Bak Çanakkale ! Aramızdaki tüm sevgi bağlarını koparmak üzeresin söyliim sana... Bu ne fırtına bu ne ayaz böyle..? İliklerime kadar üşüttün. Ankara yapmadı senin bu yaptığını bana, adı çıkmış soğuk diye. Sarınırsın kabanına berene kaşkoluna çıkarsın dışarı, Ayaz mayaz işlemez. Belki burnun donar birazcık, alnın hissizleşir ama e olur o kadar, Ankara burası dersin.
Ya sana ne demeli Çanakkale hıı..? Amann sen de noolcek ki Çanakkale'nin soğuğundan demişim, çıkmış gelmişim taa buralara. Bu bana yapılır mı hiç? Ben seni bu kadar sevmişken, neredeyse evimi yurdumu bırakıp burada yaşamaya niyetlenmişken böyle mi karşılanır insan.
Bi sokağa çıkıyorum "A" noktasına gidecekken kendimi "B" noktasında buluveriyorum. Gözlerimi ağzımı açmak ne mümkün, burnum akıyor ha bire, saçlarım çorba gibi karışmış her teli başka havadan çalıyor.
Hayır yani, anlamadığım birşey var... Şu karşı yoldan gelen kadınlara neden birşey yapmıyorsun ki..? Tombul, mavi bereli olanının üstünde sadece bir hırka var. Ve gayet rahat sohbet ederek yürümekte yanındaki kısa saçlı kadınla. O da montunun önünü bile kapatmamış, saçları da dağılmıyor... Nasıl olur anlamadım ki..? Rüzgarın fırtınan yalnızca bana işliyor da buralıları okşayıp geçiyor mu acep..? Alper de öyle diyor, ben yeni geldiğim için bu kadar etkilenmişim. Yani ortada rüzgar fırtına yok, yeniyim diye yamuluyor ağzım gözüm. Peki, martılar neden savruluyor ordan oraya da bir türlü uçmak istedikleri rotayı tutturamıyorlar.
Bilirsin seni çok severim Çanakkale. Sen değil yalnızca, herkes öğrendi artık benim Çanakkale tutkumu; darbuka daha "tıp" deyince oynamaya başlayıveren canlı kanlı sıcacık insanına sevgimi, taşına toprağına, altında kefensiz yatanına aşkımı. Güldür artık yüzünü, güldür ki; doya doya içime çekeyim deniz kokunu. Hıı olur mu..?
Oysa İzmir böyle mi yapmıştı ..?
Bu sene atladım bir leyleğin sırtına, uçurdu beni ordan oraya. Nerde bıraktıysa orda indim, gezdim dolaştım. Şubatta İstanbul'la başlamıştı gezim. (Eve de uğradım tabii ki ara ara :)) Çanakkale'den bir önceki durağım/ız ise İzmir'di. Tam da kış moduna girmişken Ankara'da, İzmir'in sıcacık havası karşıladı bizi. Şahane bir havada bayram süresince gönlümüzce gezip dinlendik.
İzmir'in bana en güzel sürpriziydi, Sufi 'mle tanışmak. Aramaya çekindim önce, rahatsızlık verir miyim diye. Tedavi süreci hangi aşamada ve sağlığı nasıl bilmediğim için. "Hadi gelsene ..." diyen cıvıl cıvıl sesini duymamla, kendimi O'nun evinde bulmam arasından iki saat geçmemişti sanırım.
Mitolojik, felsefi derin anlamlar taşıyan güzel yazılarıyla tanıyıp sevdiğimiz Sufi'miz, aynı sayfada yazan sevgili Cem ve diğer iki blog dostumuzla ( adlarınızı unutmuş olmaktan utanç duyuyorum. Bu benim isim hafızamın çok zayıf olması ve takip ettiğim bloglar arasında olmamanızla:( ilgili. Lütfen beni bağışlayın... ) doyumsuz birkaç saat geçirdim. Sufi'nin - Tontini - sohbeti, saçtığı sıcacık ışık beni hayran bıraktı. Sağlığının gayet iyi olduğunu görmektense çok çok mutlu oldum. Kendisinin de söylediği gibi Cem ve diğer yakınlarının O'nu sevgiyle sarıp sarmalayan desteklerinin bunda rolünün büyük olduğuna, ben de görerek inandım. Ve yine inandım ki; Sevgili Tontini /Sufi'm, güzel yazıları ve sevgili dolu ışığıyla uzun yıllar bizimle olacak...
Seni tanımak güzeldi Tontini'm. Umarım sohbetimize kaldığımız yerden ve uzun uzun devam etme şansını yakalarım birgün...
15 yorum:
eşimde lise yıllarını geçirdiği Çanakkale için''Bir rüzgarı var dır ki öyle böyle değil''der hep.Ama özlemle anar yine de.
Çınarcığım İzmir'inde hava durumlarında İstanbul ile kıyaslandığında beş derecelik farka rağmen ayazı çok fenadır ;göğsünden girip sırtında çıkar,burun damarların acıyla yanar.Üniversiteye şapkasızbir gün bile gitmişliğim olmamıştır :))
İzmir seyehatinin güzel geçtiğine sevindim.Sevgilerimle!
Sevgili Çınar,
Bir süredir o kadar yoğunum ki yazamıyorum, bazen kısaca girip bakıyorum bloglara, şimdi de öyle oldu. Benim isteyip de zamansızlıktan,yapamadığımı sen yapmışsın; can Sufi'mizle buluşmuşsun. Çok mutlu oldum. İkinizi de okumak özel benim için.
Leylek beni bir sırtladı, bir daha bırakmadı bu yıl.Yazacak ne çok şey birikti aslında.
Sevgiler.
çanakkalenin havasınada ...... da güven olmazmış.:)))(boşluğu herkes kendi kafasına göre doldurur)gerçekten 2 gündür soğuk yaptı korkutmasın sizi.mis gibi elmalı kek yanında mis gibi rize çayı ısıtmazmı içimizi, affettirmezmi bizi ne dersin?
Sevgili Çınar'ım;
Çiçeklerin masamda şu anda ve ısrarla dimdik fire vermeden boyun bükmeden içime bahar ve renklerin armonisini ekliyorlar.Sohbetimiz ve o güzel ses tonunsa kulaklarımdan hiç silinmiyor inan. İyi ki varsın ve iyi ki bir iki saatini ayırıp da bana gelebildin.Seni tanımak çok güzeldi, teşekkür ederim güzel dostum, kocaman sevgilerimle tontini.
mehtap'cım; rüzgarı baş döndürüyor ama Çanakkale bir tutkuya dönüşüyor geçekten de bir süre sonra.
Sevgiler
ÇOBAN YILDIZI'm; ahh bilmez miyim çok duydum İzmir'in insanın içine işleyen rüzgarının methini (!):) Ama bana çok güzel davrandı bu kez İzmir. Acısı Çanakkale'de çıktı :( :)
Teşekkürler canım
Sevgiler
aysema'm; sohbetimizde birçok blog arkadaşımız gibi senin de bahsin geçti. O güzel cesur gözünü budaktan sakınmaz yazıların da vardı sohbetimizde:)
Ben de eskisi gibi sık giremiyorum bloguma, şimdi de Alper'in yanındayım. O'nun dersi olmadığı zamanlarda pc ye el koyabiliyorum. Bu nedenle de pek çok arkadaşımı istemeyerek ihmal ediyorum ne yazık ki.
Teşekkürler canım inan seni okumak ta çok özel.
Sevgiler
Sevgili Adsız; ahh ben Çanakkale ve Çanakkale'lileri affetmeye dünden hazırım. Hem alıştım galiba; dün rüzgara yağmura adırmadan çıktım sokağa gezdim dolaştım, gittim Donanma'da oturdum gazetemi okuyup çayımı içtim ve de en önemlisi bana hoşgeldin diyen martı sürüsünün şölen gibi balık avını izledim. Öyle keyif aldım ki unuttum gitti rüzgarı soğuğu, bir martılar var şimdi akımda bir de dalga dalga kabaran deniziyle eşsiz boğaz manzarası...
Sevgiler
sufi'm; daha kapıdan girer girmez başladın sen onlarla sohbete, nasıl solsunlar ki. Bu sevgiye ilgiye karşılık hiç solmasalar yeridir :)
Bana yaşattığın/ız o özel gün için ben teşekkür ediyorum. İyi ki gel dedin de tanıdım seni ve diğer dostları.
Sevgiler
Hayatımda en çok üşüdüğüm yerlerden biridir Çanakkale, "it bağlasan durmaz" diye tepesi olan duyduğum tek yerde orasıdr ayrıca,soğuktan durmazmış bu arada :))
ne mutlu sana çınarım..
şu memleketimizde izmir'imizin yeri çok başka çok !!
allah içine sindirsin..
tekrarlarını yaşayasın canım benim..
çok sevgiler..
Ha gayret Cinarim, degilmi ki Canakkalenin rüzgarinida tattin hatta hatta kelimenin tam manasiyla gögüs gerdin:) Rüzgara ragmen vazgecmedin. Donanmada ictigin bir cay bile yetti Canakkaleyi affetmene. Tamamdir bu is sen artik tam bir Canakkaleli oldun:))
Ama ben niye yoktumki orda seninle birlikte A noktasi B noktasi demez, rüzgar nereye savurursa oraya giderdik ne güzel olurdu....Alperin okulu bitecek ve sininde ayagin Canakkaleden kesilecek diye hic istemiyorum o okulun bitmesini..Evet biraz bencilim:)
Izmir Canakkelenin ablasidir kücük kardesinin yaramazligindan dolayi iliman davranmis sana:)
Ayrica adindan hep sevgiyle bahsetttigin Sufiyle tanismis olmana cok sevindim....
Seni özledim ben:(
E diyorum ya zaten ben senden daha çok Çanakkale'liyim :))) Şimdi rüzgarını da yemişim ki iliklerime kadar artık değme Çanakkale'liye taş çıkartırım valla.
Ahh sen niye yoktun ki burada, ne güzel olurdu rüzgar ne yöne eserse o yöne savrulmak birlikte.
Yok yok bencil değilsin yorumunu Alper'le okuduk; ben de istemiyorum okulun bitmesini burdan sonra Ankara çekilmez diyor. O hepten Çanakkale'li olup çıktı:))
İzmir gerçekten de Çanakkale'nin ablası gibi geldi bana da:) Orada da rüzgar pek bi ünlüymüş ama bana sevimli yüzünü göstedi.
Ben de seni özledim canım
Öptüm
Yorum Gönder