8 Aralık 2010 Çarşamba
BİR RÜYAYMIŞ SANKİ
Henüz beton binalar dikilmemişken boy boy...
Allı morlu... Çirkin.
Yerlerinde yaban gülleri boy verirdi baharlarda.
Mis kokulu yaban gülleri...
Batardı dikenleri acıtırdı gerçi
ama olsun...
Dibinde poz verirdik neşeyle, kıkır kıkır.
Yüzümüzde en çocuk gülüşümüz, en masum duygularımızla.
Kavak yellerine bırakırdık saçlarımızı,
kavak yelleri eserken başımızda.
Gözlerimiz kapalı, hülyalı ve kim bilir hangi yüreğe sevdalı.
Henüz o gaddar devin elleri uzanmamış, ayakları ezmemişken,
yemyeşilken henüz vadi;
bir yanı bağ, bir yanı dut ağaçları,
ortasında incecik akan şırıl şırıl deresi
ve biz...
Mahallenin gençleri.
Koşardık yarışarak...
Taşlardan hoplaya zıplaya, yokuştan kaya kaya.
Hep aynı ceviz ağacına kurardık salıncağımızı.
Geniş düzlüğü biz kapmalıydık,
erkekler maça başlamadan önce...
Ahh!
Sanki bir rüyaymış geçen yıllar.
Hiç yaşanmamış.
Öyle bir yer hiç olmamış.
Hep böyle soğuk, böyle taştanmış...
..........
Bugün oradaydım. İlk gençlik yıllarımın geçtiği mahallemde. Boğucu itici tıkış tıkıştı.
Her yer yüksek binalarla dolmuş. Ne kavaklar, ne meyve ağaçları, ne yaban gülleri kalmış.
Kızlı erkekli oyunlar oynadığımız yeşil düzlükleri aradı gözlerim, taş binaları yıkmak istercesine.
Arkadaşlarımı; Adalet, Nesrin, Nijat, Kemal, Melek, Makbule, Bekir, Nalan, Nur, Güner ve diğerlerini aradım umutsuzca... Özlemle.
Kulak kabarttım, çığlık çığlığa kahkahalarını duymak için ...
Hatice Teyze oturmuyordu köşe başındaki taşın üstünde.Yerine şık bir araba park etmişti.
nurten y tartaç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
17 yorum:
Canım nasıl içim buruldu:(Çok güzel ifade etmişsin duygularını.Bende ararım eski günleri.Şimdi yapılan binaların en azı 10 kat olmaya başladı.Sevmediğim asansörler:(insanlar birbirini apartman içinde görürdü eskiden Kapı önü sohbetleri olurdu şen kahkahalarla.Asansörler oldu olalı kimse birbirini görmez oldu.Daha bir kolay yaşam uğruna kaybettik değerlerimizi:(
Yüreğine sağlık.
Hayırlı sabahlar:)
Çınar, çok sinir bozucu gerçekten. Sanki orada yaşamamışız gibi, oraları başka bir yerdi sanki. Annemler, hala doğduğum mahallede bahçeli evimizin yerine yapılan apt.da oturuyor. Sadece bizimki değil, tüm bahçeli evler apt.a dönüştü. Anneme her gidişimde sanki bambaşka bir mahalleye gitmişim, sanki ben orada yaşamamış, büyümemişim gibi geliyor. Orası anılarda kalmış, zamanın bir yerinde yitip gitmiş gibi. Ben de çok özlüyorum o bahçeli, çiçekli, ağaçlı evleri, candan komşuları:(( Seni çok iyi anlıyorum.
Duygu yüklü, hüzünlü ve ah çektiren şiirsel bir posttu yine.Bana Mary Hopking'in bir şarkısını hatırlattı:
"Once upon a time there was a tavern
Where we used to raise a glass or two
Remember how we laughed away the hours
And dreamed of all the great things we would do
Those were the days my friend
We thought they'd never end
We'd sing and dance forever and a day
We'd live the life we choose
We'd fight and never lose
For we were young and sure to have our way. "
Sevgiler Çınar'ım.Tontini.
"Eskilerden ne kaldı, duygulardan başka", diye bir söz kalmış aklımda.
Özlemler geride kaldı. Artık taşlaştı dünya. Sadece ticari amaçla bakınca dünyaya, herşey kazanma amaçlı olunca, sevgiyle bakan gözler kayboldu. Güzelliklerin de bir değeri olduğu, aslında bunların bir gün istesek da parayla satın alınamayacağı görülecek( yazınızda anlatıldığı gibi,görülmeye başladı işte) ama o zaman çok geç olmuş olacak.
Gönlünüze sağlık.
ŞANSLI'm;
Senin de dediğin gibi en kötüsü asansörler odu. Bir alt komşumuzu tanımaz olduk artık merdivenlerde de karşılaşmadığımız için.
Daha dün gibi oysa, çiçekli ağaçlı bahçeli evlerde yaşadığımız çocukluğumuz.
Sevgiler
cenebaz'ım; daha iyi daha kolay bir yaşam uğruna, betonla çevirdik etrafımızı. Doğayla toprakla içiçe yaşamayı unuttuk:(
Sevgiler
sufi'm;
Mary Hopking'in yumuşacık kadife sesinden,
Those were the days my friend - neydi o günler dostum(arkadaşım)
Ahh, unutulur mu hiç. Nerelere aldı götürdü kulağıma kadar gelen melodisi.
Türkçe şarkısı, _üzüntüyü bırak, sen yaşamaya bak... - tı sanırım ama kim söylüyordu hatırlayamadım:)
Sevgiler
ramazan bey; çok haklısınız sadece ticari kaygıyla bakılır oldu herşeye. Duyguya yer yok, duygusallıksa, acizlik gibi görülüyor. Etrafımızı beton duvarlarla çevreledikçe yüreklerimiz de betonlaştı sanki.
Gerçeği gördüğümüzde geri dönüş mümkün olmayacak:(
Sevgiler
hani bizim zamanlarımızdan ,
güzel bir bir şarkı derya hani..
anladım gelmez geri,
o çocukluk günleri,
sanki içimde yanar,
ilk aşkımın günleri
gelmez o günler,
dönmez o günler
mazide kaldı hep.......
her sabah işe giderken Nev dinlerim bu günlerde...
''O'' bu şarkıyı söylerken hep seni anarım artık :)
sende kuağımı çınlat komşum...
gelmesede o günler !
Şimdiki gençlerin yaşayamadığı ve anlayamadığı; göz açıp kapayıncaya kadar gördüğümüz bir rüya idi bu anlattıklarınız sevgili Çınar . Ancak sabaha yakın görülen rüyalar insanın aklında bu kadar net kalır ve bu kadar güzel anlatılır sizin kaleminizden. Yine geçmişe çok güzel bir yolculuk yaptırdınız, teşekkürler, sevgiler..
birdutmasali'm :))) çok tatlısın.
O şarkıyı dinledikçe kulağını çınlatacağımdan emin olabilirsin:)
Sevgiler
Ah be canım benim, söylediklerine katılacak yaşta olmamayı dilerdim ama çok güzel ifade etmişsin... Çok geç kalmış olacaklar ama başka bir yerden bakmayı becermeli, çok erken yaşadık belki de biz bazı şeyleri, bir ton güzellikleri...
Öperim Çınarcım...
Ah cok severim ben seni benim canim ablacim.bak ama neler neler yasamıssın cocukken valla. Annecik hep anlatir babannecikin orman icinde dogal havuzlu kucuk evcigi varmis,icinde siyah beyaz,kirmizi baliklar yasarmis.Bahcesinde dut agaclari varmis,salincak kurarlarmis ;-)) Simdi oralar hep betonlasmis.
Cokcana öpuyorum ablacim.Isvecten sevgilerrr
JİVAGO; iyi ki görmüşüz biz bu rüyayı Sevgili Jivago.
Hımm, öyle midir gerçekten,sabaha karşı görülen rüyalar daha mı net hatırlanır..?
Ne kadar şanslıymışız biz, gönlümüzce koşa oynaya doğayla içiçe geçtiği için çocukluğumuz, geçliğimiz.
Çok teşekkürler.
Sevgiler
Sıradan Bir Sazan;
:)) ama ne güzel yaşadık biz o yılları Sazancım, gece yarılarına kadar sokaklarda oyunlar oynayarak, kendi yaşıtımız arkadaşlarla güle oynaya, bazen kavga edip, bazen küserek, ama birlikte ve paylaşarak. Şimdiki çocuklar gibi güneşe hasret kapalı odalarda pc başında, sanal bir dünyada yaşamadık tüm duygularımızı.
Haklısın, çok geç olmadan başka bir yerden bakmayı becermeliyiz artık. Belki henüz kurtarılacak birşeyler vardır insanlık ve dünya adına...
Sevgiler
ayşegül'; canım kızım, bak, masal gibi anlatıyorsun "varmış..." diye. Oysa Anneciğin ve bizler işte öyle bir dünyada yaşadık ve bu o kadar da eski değil aslında. Düşün artık ne kadar değişmiş dünya bu kısa sürede. Daha doğrusu katledilmiş... Bu gidişle, eğer acilen birşeyler yapılmazsa, dünyanın, bir otuz yıl sonrasını düşünmek kabus gibi.
Öptüm canım, sevgiler Anneciğine
En çok da binalar yoruyor beni, yeşilin yerine soğuk soğuk binalar.
Sanki hiç olmamış gibi sanki hiç toprak yeşermemiş gibi kaskatı duruşları ne kadar iç acıtıcı.
Ne güzel dile getirmişsin özlemlerini ama yine de iyi ki varmış iyi ki yaşamışız o güzellikleri di mi? canım.
Yorum Gönder