Sevgili blog arkadaşlarım YAŞAMIN KIYISINDA ve HÜSEYİN USTA mimlemişler beni. Zevkle cevaplıyorum, teşekkürler.
"sizden anılarınızla,anılarınızın değeriyle ve onları yüklediğiniz eşyalarla ilgili bir yazı yazmanızı istiyorum"
Kurgulayarak öyküleştirdiğim ya da değiştirmeden, olduğu gibi yazdığım anılarımı blogumda okuyorsunuzdur zaman zaman.
Anılarım; yaşanmışlıklarım yani geçmişim. Her birisi ayrı değere sahip hayatımda. Hatırladıkça, ister üzüntü ister mutluluk versinler, üst üste birikip beni ben yaptıkları için önemli anılarım.
Yaşattıklarıyla, bazen benden bir şeyler götürürken, kişiliğimi, hayata karşı duruşumu oluşturdukları için değerli tüm anılarım.
En iyisi; bizim için çok önemli olan, ondan sonraki hiçbir arabamızın onun yerini dolduramadığı ilk arabamız - hörby- ile bir iki anımızı anlatayım. (arabayı eşya kabul edebiliriz di mi?:)
Daha çocuklarımız küçücüktü Alper bebekti hatta, eski model Kırmızı Opel Ascona marka arabamızı aldığımızda. Yıllarca kullandık. Öyle ki artık her yeri dökülüyordu ama sevgiyle bağlıydık tıpkı aileden biri gibi. "Hadi kızım derdik" bindiğimizde "uçur bizi" Türkiye'nin hemen her yerini gezdik onunla bizi hiç yolda bırakmadı.
Çok ta hız yapardı. Bir yolculuğumuzda; mersedes bir arabanın sürücüsü, onu geçiyor olmamızı onuruna yedirememişti de yarışa tutuşmuştu bizimle. E serde gençlik var, biz de altta kalır mıyız, bastık gaza. Sonunda bir benzincide yakaladı bizi mersedesin sürücüsü. Sağını solunu döne döne inceledi arabamızın. Bir haline baktı bir yaptığı hıza, sonunda dayanamadı geldi yanımıza, bu arabayla nasıl bu hıza ulaşabildiğimize hayret etiğini söyledi.
Engebeli dağ yollarına, çamurlu toprak yollara sürdük gıkını çıkarmadı.
Bir keresinde de; uzun bir yolculuktan dönerken homurdanmaya başladı bizim hörby. Hava kararmış çocuklar küçük, yolda kalsak ne yaparız iki çocukla diye panik içindeyim. "hadi kızım yapma bunu, bırakma bize bu ıssız yerlerde" diye yalvardım yol boyunca :)) Saatlerce ıhlaya tıslaya geldi ve evimize 50 metre kala stop etti ama sonunda bizi evimize getirmişti.
Yıllar sonra sattığımızda çocukların, evden aileden biri ayrılmış gibi gözyaşı döktüklerini hatırlıyorum. Ve hiçbir arabamız onun yerini alamadı.