Ben ne çok özlemişim; şöyle aile büyüğü birini karşıma alıp uzun uzun eskilerden taa eskilerden, benim çocukluğum bebekliğim, hatta ben daha yokken, onların gençliklerinde yaşayıp unutamadıklarını anlattırıp, ağzım açık dinlemeyi. Ne çok severim yaşlılardan özellikle de kendi ailemdemki yaşlılardan, içinde ben’i de bulduğum anılar dinlemeyi. Epeydir bunu yapmıyordum. Anneannemi konuşturmayı en çok severdim. Onun, daha gençliğinden başlayan heyecanlı hikayelerini dinlemeyi. Sonra teyzem anlatırdı etrafına oturtup bizleri, o anlatır annem itiraz ederdi, ” hayır öyle değildi yanlış hatırlıyorsun işte. Şöyle şöyle olmuştu” diye.
Dün; seksen yaşında, dinç, hala kıvrak zekalı ve esprili yengemi ’kıskaca’ aldım gece geç saate kadar. “Hadi anlatsana" dedim. Çocukluğumuzu, onların gençliğini, o zamanların sevdalarını konuşup, Bir konudan diğerine atlayarak mazide doyumsuz bir gezinti yaptık.
………………………………………..
Yaz sıcağında bile dantel beyaz eldiveni, dantelli şemsiyesi elinden eksik olmayan, İstanbul hanımefendisi Hayriye Hanım Teyzeyi andık mesela. Daha biz dünyaya gelmeden öncesine dayalı bir dostlukları varmış dedemlerle ve bütün aileyle. Ben on oniki yaşlarındayken tanıdım. Ankara’ya yeni gelmiştik ve aynı mahallede oturuyorduk. Yazlık sinemaya giderdik yaz akşamlarında hep birlikte. Sinemanın tahta sandalyelerinde rahat oturalım diye, kolumuzun altına sıkıştırdığımız minderlerimizle. Daha akşam yemeğini yer yemez, bahçe kapısından, “hadi çabuk olun, film başlayacak” diyen sesini duyardık. Zaten kulağımız bu seste, tetikte beklerdik de, sanki her akşam seslenmiyormuş gibi “Aaa Hayriye Hanım Teyze geldi” diye şaşırırdık güya. Bir an evvel Onun peşine takılıp filme yetişmek için son lokmamızı zor yutardık. Babam, yemeğimizi bitirmeden kalkarsak kızacak diye de, acele etmiyormuş, pek hevesli değilmiş gibi davranarak. Sinema girişinde, buz parçalarıyla dolu kovalarda soğutulmakta olan sade gazozumuzu ve gazete kağıdından yapılmış külah içinde satılan ayçekirdeğimizi de alıp, bir tarafta boydan boya ‘aile’ diğer tarafta ‘bekarlara’ (erkeklere) ayrılmış, tahta sandalyelerin sıralandığı, zemini çakıl taşlarıyla döşeli, açık hava sinemasındaki ‘aile’ kısmında yerimizi alırdık. Her filmde bayan başrol oyuncusunu mutlaka Adalet Cimcöz’ün seslendirdiği ve yine her filmde mutlaka ‘hayır olamaz’ değil de nedense, ‘nayır nolamaz’ denilen Türk filmlerinden birini izlemeye başlardık. Zevkle mutlulukla, filmdeki artistin yerine kendimizi koyup, hayallere dalarak. Bir de, elimizde mendillerimiz olmalıydı mutlaka, sonu ayrılıkla biten ya da kavuşana kadar binbir ıstırap çeken başroldeki ‘kızla oğlana’ ağlamaktan şişen gözlerimizi silmek için.
……………………………………………….
Dedim ya, bütün gece esir aldım yengemi ve kimisi benim de hatırladığım kimisi hiç bilmediğim, o anıdan bu anıya hoş bir gezi yaptık.
……………………………………………..
“ Küçükken hiç sevmezdim seni, biliyor musun” dedi birden yengem. Yine kendimi bildim bileli ara ara söylediği gibi… Tabii ki biliyordum, bilmez miyim? ama aradan bir ömür geçmiş ve o seksen yaşına gelmişti. İçi hala sızlıyor hala kadınlık gururu inciniyor olabilir miydi hatırladıkça..?
Devamı Var…
27 yorum:
Belli ki çok hoş bir nostalji yaşamışsınız.Devamını merakla bekliyorum :)
sevgiler
Sayın Çınar yazılarınız adeta hapsediyor okuyanı kelime aralarına ve müthiş akıcılık, ne mümkün nefes almak böylesi bir anlatımla okumanın keyfini yaşattınız. Delikli ikibuçuk kuruşumuz yoktu ki sinemaya gidelim ne yaptık kapıda duran bilet kontrol eden görevlinin bacakları arasından kaçar karanlıkta sonradan orası benim yerim diye çokca kaldırıldığımız yer deyip salonun basamaklarında oturarak filmi seyrettiğimiz günler canlandı birden beynimde ne hoş bir paylaşımdı devamını sbırsızlıkla bekliyuor olacağız.
Sonsuz saygılarımla
Benim de Teyzem bana doğduğum günü anlatmıştı bende telefonuma kaydetmiştim. Ara sıra açar dinlerim :))
Çınar Hanım,bu konuşmaları bir kayıt cihazına alıp,noktasına dokunmadan yazmak lazım.Geleceğe bırakılabilecek en büyük hazine bunlar.Nasıl biz dün yaşananları merak ediyorsak,gelecekte yaşayacak olanlar da bu gün yaşananları çok merak edecekler.
Harika kayıtlar.Riyasız,ticari beklentisiz,sadece paylaşım için ve doğal.Gönlünüze sağlık.
Çınarcığım merhaba, hoş bir yazıydı zevkle okudum..Arkası Yarın'ını merak ediyorum :)) Sevgilerimle Zehr@
Çınarcığım, merakla bekliyorum devamını.Güzel bir pazar günü diliyorum.Sevgilerle..
Ne berrak
ne alımlı
ne eşi benzeri olmayan yıllarımızdır o dünde kalanlar.
ne ilahi bir tadı lezzeti vardır doyulmayan.
arsızlığına doyum olmaz bizlerin çocukluğunun !! :))))
tahta masalar, sandalyeler,
gazoz dolu şişeler :)
süsü püsü olmayan kendine has endamı olan büyükler,
farklı bir asalet, farklı bir kültür ambiansı olan O ŞAHANE ''DÜN''ler .......
BANADA NE İYİ GELDİ ÇINARcığım.
Dalgaları Aşmak; teşekkürler canım, çok hoş bir nostaljik yolculuk oldu gerçekten:)
Sevgiler
haykırış; güzel sözlerinizle şımarttınız beni çok teşekkürler.
Sevgiler size ve eşinize
Şeniz'im; aa ne güzel bir fikir. İyi ki kaydetmişsin güzel bir anı olarak kalacak.
Sevgiler canım
ramazan Bey; bundan sonraki sohbetimizde önerinizi uygulayacağım. Çok ilginç güzel bir anı olur ilerde.
Sevgiler size ve eşinize
hepsusluydum; :)) teşekkürler canım.
'Arkası yarın' olmasa da birkaç güne kadar yazacağım:)
Sevgiler
ÇOBAN YILDIZI'm; teşekkürler canım.
Sana da mutlu bir pazar dilerim
Sevgiler
birdutmasali'm; dünü, çocukluğumuzu, BİZİ ne güzel anlatmışsın. Teşekkürler
Sevgiler canım
Siz şımarıcak yapıda değilsiniz,eski
ve nostaljiyi güzel anlatıyorsunuz, devamını bekleriz.
Sevgilerimle,
Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Yine güzel bir anlatım..
Dostlukla..
Tıpkı benim rahmetli anneanneme sık sık yaptırdığım gibi..
Eskileri anlattırmaya bayılırdım. O anlatırken gözümün önüne getirmenin tadını hiçbir şey veremezdi :)
Çok güzel bir seriye başlamışsın Çınarcığım. Öyle bir zevkle okudum ki, gözümün önüne geldi her satır tek tek..
En çok da yengen seni neden sevmezdi, aklım almadı.Benim sevgili Çınarım çocuk olsa da fazla üzmem,iştir kimseyi.Kesin yanlış anlamadır..
Meraktan ölüyorum, fazla geciktirme devamını. Okey?
Sevgiler canım...
JİVAGO; :) çok teşekkürler
Sevgiler
size de çok teşekkürler Aslan Bey.
Sevgiler
Zeugma'm; hele de eskileri anlatırken, şöylee geçmişe uzanıp kendilerini, yine bir genç kız ya da bıçkın delikanlı gibi hissederek kıs kıs gülerek edalı edalı anlatmazlar mı bitiyorum o zaman:) Onları eski kıyafetler içinde gencecik salınırken hayal ediyorum. Ya, eski zamanları kafamda canlandırmak, kendimi o zamanın içinde hissetmek, harika bir duygu:))
Beni sevmeme nedeni dayımdan dolayı. Yani dolaylı olarak bana kini:))
Okey, Anlatacağım nedenini en kısa zamanda:)
Sevgiler canım
Çınar'cım,
İçimden çıkmayan geçmişi ne güzel dile getirmişsin.Hele tadına varamadan biten, koltuğumuzun altında minderlerle gidilen yazlık sinemaları.
Ne mutlu sana geçmişi anlatacak birileri var yanında. Ben 32 yaşımda suçiçeği geçirdiğim zaman "çocukluğumda geçirmedim mi?) diye soracak hiç bir büyüğüm yoktu:(
Devamını bekliyorum çok ilginç olacakmış gibi bir his var içimde.
Sevgiler...
Nur'um; canım, özlemlerimi kaybettiklerimin acısını dile getirirken, senin gibi çok genç hatta çocuk yaşta Annesini, ykınlarını kaybetmiş arkadaşlarımı düşünemediğim için çok özür diliyorum. Geçmişinle ilgili bilgi alacak birini bulamamanın ne kadar acı olduğunu tahmin etmek bile zor:((( Tekrar özür dilerim canım.
Sevgiler
sevgili çınar bende çok konuşurum büyüklerle eskileri anarız babam la çok paylaşırız genellikle çok güzel bir paylaşımdı devamını merakla bekliyorum .yorum konusunda sorun çözüldü zorlanmıyorsundur inşallah bana yazarken sevgi ve dostlukla..
bilge'cim; ne keyiftir değil mi? büyükleri konuşturup, o bilmediğimiz ama bizim geçmişimiz olan zamanlara yolculuk.
Sanırım sorun çözülmüş, yorumlarım gidiyor.
Sevgiler canım
Yok yok Çınarcım, sakın ha özür dileyecek bir şey yok üzülürüm sonra. Çok çok keyif alarak okudum canım. Bende çok yazdım ilk açtığımda blogu, bizim zamanımızda diye başlaya başlaya:))
Sevgiler...
Ben de çok severim,eskileri bir büyüğüdmen dinlemeyi.Eskiler de anlatmayı çok sever..Masal tadında,yumuşacık olmuş.Yüreğine sağlık.Diğer bölümleri merak ettim ,çıkıyorum yukarı ;)
EBRULİ'm; ne güzel anlatırlar değil mi?
Teşekkürler canım
Sevgiler
Yorum Gönder