25 Aralık 2015 Cuma
NE KADAR UMUDUM YOK DESEM DE...
Daha umut var olmak isterdim yeni yıla girerken. Oysa bu şartlar altında yeni gelecek yılın eskisini mumla aratacağı kanısındayım. Umarım yanılırım.
İnsanoğlu acilen kafasını ve kalbini değiştirmeli. Ki değişsin hem ülkemiz hem de dünya.
Ülkece dünden daha da ayrışmış bir toplum olmuşsak bugün, neyin değişeceğini bekleyebiliriz ki yeni yıl girdiğinde? Kalbimiz yumuşayacak, kafamız dank edecek ve özür mü dileyeceğiz ötekileştirdiğimiz, ötekileştiğimiz diğer yarımızdan?
"Sen benim komşumdun, arkadaşım, yoldaşımdın, akrabam, soydaşımdın, daha dün sırlarımı paylaştığım, kahve keyfimin ortağıydın, kırk yıllık dostumdun, seni öteki gibi gösterenlere nasıl oldu da kandım? Hadi gel barışalım. Bozalım şu karanlık, sinsi, kahpe oyunu. Birlik olup birlikte düşürelim kazdıkları kuyuya. Asırlardır övündüğümüz çeşitliliğimizle bir olup bozguna uğratalım bozguncuları."
Diyelim mi..?
Bunu yapabilirsek işte o zaman umut yüklü gelecek yeni yıl. Aydınlık, barış, dostluk getirecek bize kucak kucak.
Yapalım mı..?
Çıkaralım mı kumdan başımızı..?
Şöyle bir doğrulup bakalım mı uzaklara doğru..? Ülkenin bir ucu tutuşmuş yanıyor.
Görelim mi?
Tabii ki yok edilsin pkk. Kökü kazınsın. Asla taviz verilmesin. Ama yurdundan, yuvasından, okulundan, doktorundan, hastanesinden edilerek göçe zorlanan masum halk ve çocuklar var. Biz çocuklarımızın üstüne titrerken, orada uzaklarda bir yerde tek bir çocuk ölmüşse eğer; bu garip, adını koymaya, adını anmaya korktuğumuz savaşın iki ateşi arasında kalarak, bunun günahını nasıl ödeyeceğiz ?
Her gün şehit haberleri geliyor. Artık bir isimleri bile yok. Alt yazıyla geçip gidiyorlar sessizce gözlerimizin önünden. Gözlerimiz kayar da görürsek, bir - iki diye sayıyoruz sadece. Ekran başında ateş düşen evler geliyor aklımıza. Bir an acıyla sarsılıyoruz onların yerine koyup kendimizi, sonra unutuyoruz dizilerdeki yalancı hayatlarda kaybederek kendimizi...
Biz yapmadık, görmedik, bilmiyorduk dersek aklanır mıyız..?
Bozabilir miyiz suskunluğumuzu..?
Barış gelir belki o zaman. Gerçekten barış...
Rus uçağını düşürdük. Putin'in öfkesini dindirmek mümkün değil. Ne yaptıysak olmuyor. Deve kini mi vardır nedir..? Mum tutturuyor. Domatesimizi almıyor, limonumuzu alıyor. Bankalarımızı basıyor kar maskeli soyguncu tipli ajanlarıyla, yüksek topuklu ayakkabılarımızdan vazgeçemiyor. Gazı kestim keseceğim diye gözdağı veriyor, "çilekeş ulusuz biz tezek de yakarız noolcek..." modunda sırıtıyoruz.
Musul'a asker gönderdik, Irak'ı köpürttük. Adının Daiş'mi, Deaş'mı, Daeş'mi Işit'mi olduğuna hala karar veremediğimiz ama varlığını şiddetle hissettiğimiz, sınırlarımızın ötesinde değil sadece, ülkenin her yanında cirit attıkları söylenen teröristler başımıza daha ne çoraplar örecekler henüz bilmiyoruz.
Ekonomi, işsizlik, enflasyon, açlık, yokluk ( yoksulluk sınırının altında yaşayan hane halklarının oranı % 22.4 müş (int.)) bu yetmezmiş gibi iki milyon civarında olduğu söylenen Suriyeli sığınmacıların Türkiye ekonomisine bindirdiği yük düşünüldüğünde gelecek hiç de umut vermiyor.
Tüm bunları düşündüğümde yeni yılın ülkemize ve dünyaya hazırladığı sürprizler konusunda pek umutlu olamıyorum.
Ama
ne demişler "Gün doğmadan neler doğar."
"İnsan umut ettiği sürece yaşar."
Anadolu ( Anatolia ) bu toprakların adı. Güneşin doğduğu yer demek.
Çekilen bunca acının, muhteşem bir güneşin doğum sancıları olmadığını kim söyleyebilir..?
n y tartaç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Çok güzel özetlemişsiniz. İnşallah sizin de dediğiniz gibi doğum sancılarıdır bunlar. Bilhassa Doğu'da ölen, acı çeken sayısız mazluma "terörist" yaftası vurup kinini kusan ırkçı insanlardan bıktım usandım. Lafa gelince aydın, demokratik insanlar; ama söz konusu Kürtler olunca tam bir faşiste, ırkçıya, zorbaya dönüşüyorlar... Sözün özü, kaleminize sağlık. Gerçekçi bir yaklaşımla ülkemizin içinde bulunduğu vaziyeti dile getirmişsiniz. Hayırlı geceler dilerim.
Çok geç artık Nurten'ciğim:( çok geç kaldık....akp denen iblisler 14 yılda ülkenin içine ettiler o yüzden artık mümkün değil.
Sen açlık sınırından söz etmişsin. Oysa akp li Atatürk karşıtı, Yeni Osmanlı rüyalarındaki, muhafazakar (güya muhafazakar yoksa kul hakkı yemede, sınavları üçkağıtla geçmekte üstlerine yok ama sorsan yılbaşı kutlamadıkları ve başlarına süslü türbanlar geçirip 10 cm. lik seksi topuklu ayakkabılarla pek muhafazakarlar!) MİLYONERLERİN sayısının ne kadar arttığını biliyorsundur mutlaka. Sözcü geçen gün yazdı. Nasıl türüyor bu akp milyonerleri? Öyle bir sistem kurmuşlar ki, karısı kafayı örtüp, oturduğu apartmandaki konu komşuyu cuma günleri Kuran okuma günü, vs. düzenliyorsa o adam işinde hızla yükseliyor! Lise mezunu bile değilken bakan oluyor! Müşavir oluyor veya en ballı ihaleler ona veriliyor, ilkokul mezunu müteahitken tokiler sayesinde paraya para demiyor. Benim bitişiğimdeki apartmanda var mesela bir tanesi. Dandik dandik en ucuz malzemeye yaptığı apartmanlar sayesinde yükseldi seçim zamanı dev Tayyip posteri sallandırmıştı. (hatta tepem attı hemen karşılık olarak Atatürk'lü bayrak asmıştım o indirene kadar :)))
Çok uzun oldu, kusura bakma, güneydoğuda teör konusuna değinirsem kafan iyice şişecek zaten bu konuda bloğumda bolca yazım var, sadece şu kadarı söyleyeyim: Gündüz kamyon şoförü, bakkal, ev kadını ama akşam olunca ele kaleş alanları o bölgede yıllarca görev yapan doktor, öğretmen ve asker, polis biliyor, videosu vardı geçen gün başı örtülü, uzun etekli kendi halinde ev kadını sanırsın ama elinde 'keleş'tipler,yüzleri maskeli 15-16 yaşında elleri silahlı tipler (gebertince 'masum çocuk' diyorlar). akp, açılım, saçılım, çözüm süreci diyerek önce o bölgeyi pkk'ya bıraktı, şimdi de güya kandırıldı. Yersen! Libya, Irak, Suriye gibi tüm iç savaşlarda kim masum, kim gerçekten eline silah almıyor, kim değil zaten mümkün değildir sonunda tüm ülkeyi sarar, çoluk çocuk bebek nato uçakları da gelir bombalanırız...sonu bu...:((( sadece wikipedia sayfasında ölen sivil sayısı oluruz...:(( tek sebebi Osmanlı rüyası ile Kürdistan rüyası görenler olacak.
Sevgiler Nurtencim.
not: Haberlerde 'çocuk vuruldu' vs. ye tanık olduğumdan beri, kaç haftadır aynı konuda bir yazı hazırlıyordum, bugün anca bitirdim, yorumumda anlatamadıklarımı orada yazdım.
Tekrar sevgiler:)
Kalemderi, bücürükveben , çok teşekkürler değerli yorumlarınız için Sevgili Arkadaşlarım :)
Ülkemizde gelişen olaylara bakınca devletin içindeki teröristleri yok etmek için giriştiği bir harekattan ziyada bir iç savaş görüntüsü var. Terörist adı üstünde teröristtir. Acıması, vicdanı, yasası, yolu yordamı, kanun ve nizamı yoktur. Vurur kırar öldürür yok eder. Devlet teröristle mücadelesinde canım cicim, ağam paşamsın deyip pazarlığa oturur, dağdan çağırır, karşılama töreni yaparsa davullu zurnalı, güya seyyar mahkeme kurup affederse olacağı budur. (üstelik silahını bırak der bıraktıramaz, pişman mısın der, hayır değilim dediği halde pişman oldu muamelesi yapar.) Yok barış süreci, yok birlik ve beraberlik süreci gibi gibi gibi ne yaptığından kendisi bile habersiz dengesiz, tutarsız yollarla binbir taviz verirse olacağı budur. Zorlama yollarla güya analar ağlamasın başlığı altında ülke gündeminden ve gerçeğinden habersin üç-beş akil(!) adamla türlü komikliklere imza atarsa yine şımarır terörist. Zıvanadan çıkar işte böyle. Sen dağdan indirirken silahlarını alma, yıllarca şehirlerin altını cephaneye çevirmelerine ses çıkarma, görme, görmemezlikten gel sanki orada devletin valisi, askeri yok muş gibi. Sonra birden kökünü kazıyacağım diye savaşa başla. Karşında düzenli ordu varmış gibi. Bunun sonunda tabii ki olan yine gariban vatan evlatlarına oluyor. Medya duymuyor, halk bilmiyor, ağzını açan içeri tıkılıyor. Böyle bir savaşın pkk yı bitirmek için yapıldığına inanmıyorum nedense. Yine çıkar çatışmaları yaşanıyor. Anlaştıkları an her şey son bulacak gibi geliyor. Bu durumda sönen ocakların hesabı kimden sorulacak..?
Orası bizim memleketimiz değil, o insanların hepsi de terörist diye düşünürsek toplumsal barış nasıl sağlanır?
Eğer kesip atmayacaksak içindekilerle birlikte... Ve bu böyle sürüp gidemezse bu şekilde ...
Sevgiler
bücürükveben , bakıyorum :)
Sevgiler
Yorum Gönder