30 Haziran 2009 Salı
BİR ANI…
Hışımla girdi içeri Kemal. Doğruca Anneannemin yanına gitti.
"Aşkolsun Anneanne! Namusumu iki paralık ettin."
Anneannem yine bağdaş kurmuş, kollarını önünde çapraz bağlamış oturuyordu garibim, kanepede.
" Ben ne yapmışım?" Çakır gözlerini kocaman açmış, yumuk yumuk, yumuşacık yanaklarını titreterek Kemal’e bakıyordu endişeyle. Ne yaptığından habersiz.
" Şerefimi iki paralık ettin Anneanne." dedi gene. Gayet ciddi, güya öfkeli bir sesle. Kadıncağız hala şaşkın şaşkın bakıyor.
Biz anladık tabi. Gene bir hinlik peşinde. Annem bir taraftan yalvarıyor.
"Oğlum yapma..! Ciddiye alıyor. İnanıyor zavallı."
Ben hem kıkır kıkır gülüyor hem de Anneannemi üzdüğü için kızıyorum kardeşim'e. Bir taraftan da meraktan ölüyorum, yine ne yumurtlayacak diye. Hep yapar böyle şeyler. Bayılır Anneanneme takılmaya. Her seferinde de annem yalvarır Anneanneme.
"Anneciğim şaka yapıyor işte. Bir türlü alışamadın. Hep inanıyorsun."
"Yalan mı söyleyecek koskoca oğlan..?" derdi zavallı Anneanneciğim. Bir türlü şaka yaptığına inandıramazdık.
Bu kadar yaşlanmadan önce de biri yanında bir şey söylese, en olmadık ortamda pat diye;
" Bilmem kim de sana böyle demişti... " der çıkardı işin içinden. Annem ortalığa dökülüp saçılan pirincin taşını ayıklayacağım diye epey bir uğraş verirdi.
" Niye böyle yapıyorsun Anne, onların yanında böyle konuşulur mu?" dese,
" E kız yalan mı söyleyim ?" derdi en masumane ifadesiyle, çakır gözlerini çipil çipil kırpıştırarak. Yalan söylememek demek, ne olduysa söylemek anlamına geliyordu onun mantığına göre. Yani sussa, bişiicik demese olmazdı. İşte bu düşünce sisteminden olsa gerek, Kemal’in de yalan söyleyeceği ya da şaka yapıyor olması ihtimalini hiç aklına getirmezdi.
Kemal Hala köpürüyor, "Namusum da namusum..." diye, ben meraktan çıldırıyorum, " Konu ne ola ki..? " diye. Annemse kıpkırmızı olmuş yalvarıyor oğluna, "Yapma..! Üzme..!" diye.
Anneannem; "Oolum valla bir şey yapmadım... " diye suçsuzluğu üzerine yeminler ediyor.
Kemal; " Ya sen biraz önce balkonda değil miydin..?"
Hah! Şimdi anlaşılıyor... Eve gelirken Anneannemi görmüş balkonda demek ki. Ve hemen bir senaryo hazırlamış olmalı. Beşinci kata çıkana kadar.
Anneannem; "Ee balkondaydım, noolmuş..?"
Kemal; " Hah işte! Sen öyle balkonda edalı edalı sağa sola bakınırken aşağıda bir hacı amca seni görmüş beğenmiş. Gelirken yolumu çevirdi."
" Oğlum şu balkon sizinmiş. Öyle söylediler.
" Evet ! "dedim.
"Ben orada yaşlı güzel bir kadın gördüm. Pek beğendim. Neyin olur..?"
" Anneannem..."
" Ben ona talibim oğlum. Niyetim ciddi. Evlenmek istiyorum. Sen bilirsin, ocağına düştüm. Şu işe bir önayak olsan Allah rızası için dedi."
Annemle yerlere yatıyoruz gülmekten. Annem bir taraftan da yine kıpkırmızı olmuş yalvarıyor.
"Ne olur yapma oğlum, inanacak, üzülecek diyorum! "
Anneannem bir bize, bir Kemal’e bakıyor.
" Ne diyo bu ooğlan böyle..?
Annem: " Şaka yapıyor sana Anne."
Kemel’e dönüyor. "Şaka yapıyomuşun işte, öyle diyo bak."
Kemal; " Bak şimdi! Böyle bir konuda şaka mı olurmuş? Hacı amca sana talip diyorum. Balkonda görmüş beğenmiş diyorum. Ee sen de ona bakmışsın işte."
Anneannem: "Oğlum ben bir şey yapmadım. Ne bakacam elin herifine. "
Kemal; "Ben anlamam. Hacı, Anneannen diyor başka bir şey demiyor."
Annem; " Oğlum çık git şuradan. Yeter artık! "
Bana dönüyor canım Anneanneciğim; "Doğru mu söylüyor?"
"Yalan... Şaka yapıyor Anneanne. "
"Koca oğlan niye yalan söylesin yaa?"
Ne yapsak olmuyor. Anneanne’min lügatinde yok yalan. Sonu nereye varırsa varsın dümdüz doğruyu söyler ya kendisi.
Biz yalvarırken yapma diye, Kemal hikayeye devam ediyor.
" Hacı amcanın evi, yazlığı varmış. Sen ”He!” dersen seni HACCA da götürecekmiş.
Hacca götürecek... Hacca... Eyvahh !!! Yandık. Şimdi Anneannemi ikna imkanı tamamen yok oldu.
Hayatı boyunca hacca gitmek istemiş, olmamış bir türlü. O da bunu biliyor ya, özellikle bastı bu en hassas noktaya vicdansız :)
Tabii Kemal konuyu soğutmuyor günlerce.
"Gene kesti yolumu hacı."
" Oğlum şu işimizi hayrına yapıver. Altına bir araba çekmezsem..." Biz artık Anneannemi şaka, yalan olduğuna ikna çabalarımızdan bıkıp vazgeçtik. Hacı bir kere " Hacca götüreceğim. " demişti. (güya) Yalan olduğuna inandırmak ne mümkündü.
Günlerce ara ara balkona çıkıp etrafa bakındı. Canım Anneanneciğim. " Kimimiş kız bu hacı..?" diye. Aradan epeyce bir zaman geçmesi gerekmişti konuyu unutması için.
Bu olay olduğunda 78 - 80 yaşında falandı Anneannem. Alzheimer (bunama) başlamıştı hafiften. Normal düşünemiyordu. Sanırım O sadece ömrü boyunca hep istediği ama gerçekleşmeyen 'hacca gitmek' kısmına takılmıştı. Belki bu nedenle bu şakanın gerçek olduğuna inandırmıştı kendisini. Bilemiyorum.
Belki de insan kaç yaşına gelirse gelsin sahiden de gönlü yaşlanmıyor. Kim bilir..?
Artık yoklar... Ne Annem, ne Teyzem, ne halalarım, ne Anneannem. Babaannemi zaten hiç tanıyamadım, ben bebekken ölmüş. Bazen özlemleri dayanılmaz oluyor bırakıp gidenlerin ve öyle zamanlarda gülümseten anılara sığınıyorum… Avunuyorum.
n y tartaç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
37 yorum:
Selam Çınarcığım,
Babamın ölümünden sonra, İstanbula geri döndüğümüzde, annem anneannemi yanımıza getirmişti. Annemin vefatına kadar birlikte oturduk. Benzer şeyler bizde de çok yaşandı.Çok iyi bilirsin. Bayram ilk günleri çok şenlikli olur anneanne ya da babaanne olunca. Gelen şekerleri çocuk gibi dolabına saklar, bayatlayınca çıkarırdı. Rahmetli ağabeyim de çok üstüne giderdi.
Ne hoş anılar. Allah hepsine rahmet eylesin.Nur içinde yatsınlar...
Sevgiyle kal...
Merhaba Çınar hanım,
Olayı çok akıcı bir dille sunmuş ve
gerçekleri yansıtmışsınız.Gerçekten
insanlar yaşlandıkça daha da çocuk
oluyorlar.Rahmetli annem ve babamı
bizim çocuklar da çok işletirdi.
Hepsinin ruhu şad olsun,huzur içinde uyusunlar.
Sevgi ve dostlukla...
Sevgili Çınar,
Önce bir yorum yazdım çıkmadı, eğer sorundan aynı 2.si olursa özür dilerim.
Yazını imrenerek okudum, çünkü benim hiç ananem, babaannem olmadı, çok severim nesiller arası kalabalığı, belki torunlarıma düşkünlüğüm bu yüzdendir.
Evet nurlar içinde yatsınlar.
Yazılarınızı geriye doğru vakit buldukça okuyorum, aradaki boşluğu kapamak için.
Boyun fıtığın için geçmiş olsun, boynu değil ama beli çok iyi bilirim ve bel korsesi ile geçirdiğim bir yaz o üç ayı, çok sıkıcıydı.
Oğluna da başarılar dilerim.
Sevgi ile kal
Asuman; Evet canım, bayramlar büyüklerle çok daha güzeldi. Ne yazık ki çok az büyük kaldı ailde. artık onların yerini yavaş yavaş bizler alıyoruz.
Sevgiler...
Aslan Bey, Bu torunların elinden nedir bu anneanne babaannelerin çektikleri:)
Hepsi de huzur içinde uyusunlar.
Sevgiler
Nur Hanım; Senden gelen 2 yorum aynısı da olsa çok değerli:)
Çocukluğum ve gençliğim kalabalık akrabalar arasında geçti ama ne yazık ki artık nerdeyse hiç büyük kalmadı.
Sana da geçmiş olsun. Bel fıtığı da çok kötü bir rahatsızlık.
Yazılarımı okumandan mutlu olurum. Oğlum için iyi dileklerine çok teşekkürler.
Sevgiler...
Anıların tertemiz, duyguların da öyle. O pırlanta kadınları sevgiyle anıyorum. İyi geceler.
Hayalbemol; Ne kadar zarifsin. Çok teşekkürler...
Sevgi ile kalın
Sevgili Çınar abla,Trabzon Of'daki dedemi son ziyaretimde,kulakları ağır işittiğinden yeğenlerim konuşur gibi dudak hareketi yapıp işletiyordu.Her seferinde,hızlı konuşun ula uşaklar diyordu:)Dedem geçmişi çok iyi hatırlıyor,ancak öğlen ne yediğini
unutuyor.Kırsal kesim yaşantısından olsa gerek,sağlığı çok iyi.Günde 2 paket sarma sigara içer,sanamısın demez.Dört hanım
eskitti,gözü hala yenilerinde:))Yazdığınız gibi,ben 20 yaşında ki delikanlıyı bir cebimden alıp öbürüne koyarın diyor,ruhu hep
genç.
Sevgi ve Saygılarımla,Cenk
Merhaba Canım,
Kemalide senide çok özledim.Rahmetli Hatice teyzem gerçektende 18 yaş ruhuna sahip bir kadındı nur içinde yatsın.Anneannende çok şirinmiş.:)Herkese selamlar.
sevgiler*
Cenk'ciğim; Deden tam bir karadeniz uşağu imiş:)) Allah ömür versin. İyi ki büyükler var. Hayat onlarla daha güzel.
Sevgiler
Canım arkadaşım; Adresim aynı:) Bekliyorum. Ben de özledim.
Sevgiler
Ben anneannesini tanıyan şanslı çocuklardan değilim..Annem 13ündeyken anneannem 37sinde gitmiş buralardan..Bu tür anılarım yok ne yazıkki :(
Gidenlerimizle bir gün kavuşacağız, o güne kadar nurla dolsun asıl yerleri..
Bir önceki yazıdaki kelebekimsilerden bizde de mevcut..
Uçuşup duruyorlar..
Sevgili Gülen; Ben de, Babaannemi tanımadım. Annem hep anlatırdı. Mükemmel bir insandı diye. Keşke tanıyabilseydim. Aile büyükleriyle yaşam çok daha güzeldi. Şimdi nerdeyse kimse kalmadı:(
Neyse Kelebekimsiler dün yoktular:)
Sevgiler
:)))))
çok şekerdiii.....
NURLAR İÇİNDE YATSINLAR, SEVGİLİ ÇINAR :(
Birdutmasalı; çok teşekkür ederim canım...
Sevgiler
Bende inanıyorum artık beden yaşlanıyor ama ruh asla.. Ne yazık ki ruhu ikna eden de beden:))
Fıkra Sevenlere; Ruhun yaşlanmadığına ben de inanıyorum. Vücudumuzda, Orda burda baş gösteren aksaklıklar olmasa yaşımıza da inanmayacağız:)
Sevgiler
Çok gülünesi bir yazı bu ama tam tersine benim içim buruk buruk...
Hoşgeldin Elif; Canım benim neden öyle hissettin?
Sevgiler
Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.
Çok teşekkürler Adsız
Facebook sayfam var ama facebookla ilgili pek bir bilgim yok. Sadece yayınlanan haberleri takip ediyorum.
Sevgiler
Ay inanmıyorum yazık yaaa kadıncağızı nasıl da işletmiş kardeşin:))))kıyamam canım benim:(((hayatta mı sormaya korkuyorum? Hayattaysa sağlıklar, güzel ömürler versin Allah ,değilse mekanı cennet olsun...:(
sevgilerimle
bücürükveben, Anneannemi kaybedeli otuz yılı geçti. Ve hala özlerim :( Çok gençken olmuştu bu olay, lisedeydik sanırım. Tüm gidenlerimizin mekanı cennet olsun :(
Sevgiler
Oyyyy kiyamam ben ona...kardesin de az degilmis yani:))
Bayildim hikayeye... nurlar icinde yatsin anneannecigin. Ahh ahhh.. ne cok özlüyoruz onlari degil mi. Cocuktuk ozamanlar diyorum bazen (ben 13-14 yaslarindayken kaybetmistim anneannemi, babaannemi) , keske simdi yasiyor olsalardi hala, onlara daha iyi davranabilseydim, daha iyi bakabilseydim diyorum... Mekanlari cennet olsun hepisinin. Bak aklima geldi simdi yine...burnumun diregi sizladi:(
Ömer Seyfettin tadında bir öykü okuyormuşum gibi geldi. Güldüm, üzüldüm, ah dedim bir yandan... Anneanneniz nurlar içinde yatsın inşallah. Okuduklarım kendisini sevmeme yetti de arttı bile.
Neyse ki hatıraları hep bizimle... Allah rahmet eylesin anneanneciğin ve diğer tüm vefat etmiş sevdiklerine..
Biliyor musun benim anneannemi de kardeşim kandırırdı son günlerinde. O da alzheimer olmuştu, ilerlemişti de bayağı. Hiçbirimizi tanımıyordu ama kardeşimin küçük olduğunu biliyordu. Kardeşim onu kızdırırdı o da söylene söylene sohbet ederdi :)
EQ , sanki Anneannem çok üzülüyormuş gibi olmuş yazı ama O da çok severdi bizim onunla yumuş yumuş oynamamızı. Biraz geç kalsak gözleri yolda dört dönermiş evde nerede kaldılar diye. :) Ah! keşke büyüklerimizle yaşıyor olsaydık. Özel zamanlarmış o zamanlar. Karşılıksız sevgiyle sarmalandığımız, güven içinde yaşadığımız... Mekanları cennet olsun.
Sevgiler
Kalemderi , biz O'nu çok severdik böyle şakalar yapsak da. O da bizi... (biz değil aslında kardeşim yapardı böyle şakalar)En çok da Kemal'i severdi. O'nun yeri apayrıydı Anneannemin gözünde:)
Amin canım
Sevgiler
Biliyorum yanlış anlaşılma olmasın aramızda :) Birbirinize olan sevginizi yazıyı okurken hissetmemek mümkün değil. Ben de sevdim onu diye düzelteyim cümlemi :)
Kalemderi, Canıım yok olur mu yanlış anlamadım tabii ki seni. :) Ben yazıyı geri dönüp tekrar okuduğumda öyle hissettim. Sanki Anneannem üzülürmüş gibi yazmışım. Onun için, O da mutlu olurdu bizimleyken demek istedim. :)
Seninle ilgisi yok kuzucuum <3
Sevgiler
Handan , mutlu olurmuş demek ki, kardeşinin küçük oyunlarıyla :)
Amin canım, tüm gidenlerimiz nur içinde yatsınlar.
Sevgiler
Ayyy ne tatlılar yaaa. Allah rahmet eylesin. Kızkardeşim de babanneme yapardı şakalar ama ben de derdim ki "yapm ane olur gerçek sanıp üzülüyor".
kadriye , Evet keşke daha uzun zaman birlikte olabilseydik büyüklerimizle. Ben de kıyamazdım hiç ama kardeşim çok severdi O'na takılmayı :)
Sevgiler
hahaha çok şeker yazı :)
Allahrahmet eylesin:)
Yorum Gönder