6 Nisan 2016 Çarşamba

Ne oldu bizim değer yargılarımıza..?



Bazen ikileme düşüyorum gerçekten, nasıl davranmam gerektiği konusunda. 

Bugün dolmuşta yaşadığım olay beni böyle bir kararsızlıkta bıraktı mesela. Ne yapılması gerektiği konusunda bir kararsızlığım yok elbette. Beni çevredekilerin tutumu duraksattı aslında.

Ön çaprazımdaki koltukta oturan 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğa arkamdaki bayan seslendi.

 " Neden uzattığım parayı şoföre vermedin..?"

"Ben para falan almadım." dedi çocuk önce.

" Sana iki kişilik para verdim ya!"

" Verdim Şoföre..." dedi bu kez.

"Vermedin. Cebine koyduğunu gördüm."

 "Ha! parayı bana verdin sandım." 

Kadın, " Neden sana para verecek mişim ki..? dedi.

Çocuk gayet pişkin kalktı, cebinden parayı çıkarıp uzattı şoföre.

Sonra sakince yerine oturdu, hiçbir şey olmamış gibi yolculuğuna devam etti. 

Yolcular da öyle... Sanki anormal bir durum yaşanmamıştı. Çocuk hırsızlık yapmamıştı. Kimse konuyla ilgilenmedi bile. Parayı uzatan kadın bile yanındakiyle başka bir sohbete daldı. 

Aklım karıştı... Hırsızlık doğallaşmaya mı başlamıştı bu ülkede. Bir ben mi yanlış düşünüyordum, ortada bir yanlışlık yoktu da...

Yoksa insanlar inanılmaz derecede hassaslaşmış, çocuk/genç/ ruhundan anlar olmuş, onu incitmek istemedikleri için mi konuyu görmemezlikten gelmişlerdi..?

Acmasızca mı düşünüyordum bilmiyorum ama içimden, " Bu bir hırsızlık olayı. Birinin ikaz etmesi gerekir. Kalk çocuğun yanına otur ve bak oğlum! Sen biraz önce çirkin bir şey yaptın. Böylesine doğal davranabildiğine göre bu ilk de değil. Belki yetiştiğin çevrede sana kimse hırsızlığın ne kadar kötü bir şey olduğunu söylemedi şimdiye kadar. Belki de seni bu yola iteleyen bir çevrede yaşamak zorundasın. Benim seni ikaz etmemin, öğüt vermemin de bir faydası olmayacak belki. Ama çok yanlış yapıyorsun çocuğum. Bir daha böyle bir şey yapma e mi..?"  demek istedim en azından. Bu konuşma çocuk için bir anlam ifade etmese bile.

 Olay doşmuştakiler tarafından sıradan, önemsiz hatta hep olagelen bir şeymiş gibi karşılandığı için, sesimi çıkaramadım. 

Ne zaman değişti bu toplumun değer yargıları..? Hırsızlığı ne zamandan beri içselleştirip, normalleştirip, kabullenir olduk..?

Oysa biz kendimizi bildik bileli, ailemizde, okulumuzda,  çevremizde, bir tek kalem ya da kasalar dolusu para çalmanın aynı olduğunu, hırsızlığın büyüğü küçüğü olmayacağını, kötü hatta adi bir davranış biçimi olduğunu, asla kimsenin malına el uzatmamız gerektiğini öğrenmiştik...


nurten y tartaç




6 yorum:

Fidan Dinç dedi ki...

Acımasız değilsiniz. Düşündüğünüz şeyi yapsaymışsınız da acımasızlık olmazmış aksine iyilik olurmuş o çocuğa -işe yaramayacak olsa da- Halden anlamak değil bence bu. Hırsızlığı kanıksamaya başlamak; çünkü zaten on numara başlık atmışsınız yazınıza... Balık baştan kokuyor. Hayırlı geceler dilerim.

Cafe Tigris dedi ki...

Ahhhhhh insanlar bana dokunmayan yılan düşüncesinde bencilleştikçe bencilleşmiş
Değerlerini yitirdiköe insanlıklarını da yitirdiklerinin farkında bile değiller
Kaldı ki olayın hırsızlık olduğunun farkında olsunlar

Handan dedi ki...

Eh baştan kokuyor tabi, çocuğa söylesen bana gelene kadaaar der büyük ihtimal.. Biz de hırsızlığı görmezden gelmeye alıştık milletçe zaten :(

Çınar dedi ki...

Söz Sanatı, aynen... balık baştan kokuyor, kime ne diyecek kime şikayet edeceğiz ki..? En korkuncu da yozlaşma ve kokuşmuşluğun sıradanlaşması, kanıksanmaya başlanması. Üstelik artık öyle çok rastlar olmaya başladık ki bu tip olaylara... Telefonda dolandırmaya kalktı mesela geçen birisi beni. Neyse ki uyanık davrandım da neye uğradığını şaşırıp, kandıramayacağını anlayınca çirkin küfürlerle kapattı telefonu. Hiçbir yerde güvende değiliz yani, evimizde bile...

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Cafe Tigris, olayın muhattabı kadın bile olayın üstüne gitmek yerine, "nasıl yani, bir şey söylemeyecek misiniz..?" dediğimde omuz silkti. Boş ver anlamında. Ne yapılabilir ki bunun üzerine. Bana necilik tüm toplumu esir aldı. En güçlü manevi değerimiz dinimiz kullanılıyor ama ya inanıyorlar, ya durumdan faydalanma yoluna gidiyorlar, ya da aman bana dokunmasın da diyorlar. Ve insanlığımızı yitiriyoruz yavaş yavaş bu boş vermişlikle.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Handan , alıştık valla. Sadece dolmuş parasını cebe indiren çocuk değil ki sorun, terbiyesini verelim. Kanuna kitaba uydurularak yapılan ne soygunlara göz yumuyoruz. Faturalarla bize dayatılan abuk subuk anlamsız vergileri, bankaların haksız dayatmalarını düşün... Hangi birine "hayır" deme gücümüz var. Hayır desek ve yargıya gitsek bile sonuç alma şansımız var mı? Korkarım yakında "Sen de becer sen de çal" a kadar gidecek durum :(

Sevgiler