Çok değil, beş dakikacık geriye sarsan zaman bazen
Durdurabilsek, değiştirsek bazı anları.
Sen hep böyle sadık mısın gelecekle randevuna?
Yorulmaz, durmaz,
durdurulamaz mısın?
Koşar durur musun bir meçhule doğru;
yakıp, yıkarak,
peşine takarak ne var, ne yoksa..?
Ne güzel bir güne açmıştık gözlerimizi oysa.
Güneş daha sabahtan ateşten bir toptu gökte.
Yaz bahçelerinde erguvan kokuları,
cıvıltılı kuş sesleri vardı.
Çarşaf gibi kıpırtısızdı deniz...
mavi, masmavi...
davetkar bir edayla salınıyordu gözlerimizin önünde.
Serin, dost kollarıyla saracaktı bizi.
Güneş daha sabahtan ateşten bir toptu gökte.
Yaz bahçelerinde erguvan kokuları,
cıvıltılı kuş sesleri vardı.
Çarşaf gibi kıpırtısızdı deniz...
mavi, masmavi...
davetkar bir edayla salınıyordu gözlerimizin önünde.
Serin, dost kollarıyla saracaktı bizi.
Hava mı karardı birden..?
Ne zaman soldu gökte güneş..?
Bu şimşek, bu yağmur da ne..?
Bir beni mi savuruyor ordan oraya bu fırtına bulutu..?
Herkese yaz... Bana hazan mı geldi ?
Bu şimşek, bu yağmur da ne..?
Bir beni mi savuruyor ordan oraya bu fırtına bulutu..?
Herkese yaz... Bana hazan mı geldi ?
Yapma deniz! Ver aldığını geri.
Sokma hançerini kalbime... Yaşatma bunu bana...
Sokma hançerini kalbime... Yaşatma bunu bana...
Ah! Dayıcığım...
Kaç olursa olsun yaş, her ölüm erkenmiş ya biraz.
Yarım kaldı yine ertelediklerimiz.
Gittin...
ve seninle yitip gitti
sohbet aralarında kayıp, tarihe iz düşülesi o eşsiz anılar...
n y tartaç
Kaç olursa olsun yaş, her ölüm erkenmiş ya biraz.
Yarım kaldı yine ertelediklerimiz.
Gittin...
ve seninle yitip gitti
sohbet aralarında kayıp, tarihe iz düşülesi o eşsiz anılar...
n y tartaç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder