25 Nisan 2015 Cumartesi
ALZHEİMERLI ŞEKER TEYZEMLE SOHBETİN TADI
Daha iki yıl öncesine kadar tatlı dili hoş sohbetiyle, çiçekli tokalarla arkada topladığı bembeyaz gür saçlarıyla, o buruş buruş
yüzünde uzun seyrek kirpiklerle çevrili iri gözleri, minicik burnu,
sürekli gülümseyen yüz ifadesi ve yaşına inat diriliğiyle her
seferinde hayran kaldığım, “Hah! İşte tam da böyle yaşlanmak
istiyorum... " dediğim arkadaşımın annesi ve benim 83 yaşındaki
pamuk şekeri teyzemi ziyaret ettim bugün.
Şimdi yüksek tansiyonun neden olduğu damar tıkanıklığına
alzheimer da eşlik edince, konuşması çok iyi anlaşılamadığı gibi kelimeleri de birbirinden kopuk, sıralı sırasız, rastgele serpiştiriyor, yine kopuk cümlelerine.
Birçok şeyi unuturken bazı şeylerin nasıl da insan beynine kazındığını, eskiden manevi değeri onun için yüksek olan objelerin, zihin kişiye nasıl bir oyun oynarsa oynasın önemini asla yitirmediğini, insanın sağlığı yerindeyken sevindiği, sevdiği, üzüldüğü şeylere beyin her şeyi birbirine karıştırmışken bile aynı hisleri duyduğunu gördüm, birçok kelimesini anlayamadığım güzel sohbetimizde.
O eski nezaketi ve kibarlığıyla hal hatır sorarken;
“Karın nasıl, kızlar nasıl?” derken,
“Kocan nasıl, oğlanlar nasıl? ” demek istediğini anlıyorum
Gözleri ışıl ışıl oluyor “Annemi seviyorum. ” derken. Aslında kızını sevdiğini söylemek istiyor.
“Yoğuldular” (?) deyip, eliyle gülleri işaret ediyor. Yüzündeki
üzgün çizgilerden, gözlerinden geçen buluttan, bahçedeki güllerin
sıcak geçen mevsim nedeniyle kavrulmasına, vaktinden önce
sararıp solmasına çok üzüldüğünü anlıyorum. Çok sever çünkü çiçekleri, biliyorum.
“Benim her şeyim var... ” gibi bir şeyler söylüyor yine anlaşılır
anlaşılmaz, rastgele ve olur olmaz sıraladığı kelimelerle.
Gözlerinde iki damla yaş beliriyor. Anlıyorum ki, evini, eşyalarını
çok özlemiş benim pamuk şekeri teyzem. Uzun süredir evinden uzak, kızında kalıyor çünkü.
Kahvelerimizi içtikten sonra kapatıyoruz fincanlarımızı, sağlığı
yerindeyken hep yaptığımız gibi. Ben ona, o bana fal bakıyoruz.
Bu sefer bizi çok şaşırtarak, daha anlaşılır ve mantıklı kelimelerle
fincanda gördüklerini sıralıyor bana…
Şeker Teyzemle ( bu benim O'na hitap şeklimdi) sohbet etmek,
konuşmasının bir çoğunu anlamasam da, bana eski sohbetlerimiz kadar keyif verdi…
Bir kez daha anladım ki; karşılıklı anlaşmak, kelimeleri yerli yerinde kullanıp, güzel konuşmakla olmuyor yalnızca…
***
Diye yazmıştım Şeker Teyzemle ilgili olarak. ( 13 Eylül 2010 )
Dilinden dökülen kelimeler artık iyiden iyiye birbirine karıştığı son
zamanlarda bile, yüreğinden hep sevgi döküldü anlamsız kelimelerine. Nereden mi anlıyordum? "Teyzecim! Ben geldim. Nasılsın?" der demez, gözleri parlar, o halinde yerinden fırlar (aslında heyecanla kalkmaya çalışır) sıkı sıkıya sarılır öpücüklere boğardı beni.
Bir de her seferinde gözlerinden iki damla yaş akıtırdı,
"Ben... seni... çok çok... sevgi, sevmek, seviyor... gibi kelimeleri bir yığın anlaşılmaz kelimenin arasında sırasız ve yersiz kullanırken.
O sohbet ederdi bu şekilde, ben de "Evet teyzecim... Haklısınız...
Tabii... Anlıyorum... Tabii hatırlıyorum. Aa öyle mi..?" gibi sözlerle sohbetine katılırdım, anlamadığımı düşünerek üzülmesin diye.
Şimdi yok artık Şeker Teyzem. Mekanı cennet olsun. :(
n y tartaç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
13 yorum:
Başınız sağolsun. Yattığı yer cennet olsun..
Alzheimer hastalığı hep içimi titretiyor ve bilgileri, anıları paylaşma ihtiyacı duyuruyor. Bazen hastalık sözcüğünü duymak istemeyenler de olabiliyor. Oysa anlamaya çalışmazsak nasıl baş edebiliriz?
Yaşadıklarınızı öyle güzel toparlamışsınız ki kutlarım. Bilmiyorum "Geriye Kalan" adlı kitabımı okudunuz mu? Annem Alzheimer idi. Gerçekten önem verilmiş kazanımlar (Örneğin nezaket, sevgi, düzen, dostluk ) uzun süre silinmiyor. Çaresiz bir şekilde sevdiğiniz, saydığınız insanın çöküşünü izliyorsunuz. Son dönemlerde ben de annemin annesiydim, eşim de babası.
Sevgili Teyzenizi saygıyla, rahmetle anıyorum.
Esenlikler diliyorum. Sevgiyle...
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.
mavi, amin teşekkürler
Sevgiler
Makbule Abalı ,
Arkadaşım da, "şimdiye kadar o bana annelik etti, şimdi ben onun annesiyim çünkü benim tanıdığım annem yok artık. Küçük ve kırılgan bir çocuk şimdi annem" diyordu.
Kitabının konusunu biliyorum Sevgili Makbule. Okumayı çok istedim burada aradım bulamadım. Bir süre önce Kızılay'da da bulamamıştım sonra da unuttum açıkçası. Adını not edip çıkmam gerekiyor ve tabii ki aramaya devam ediyorum. Yaşadığın duyguları ve anneciğinin yaşadıklarının izlenimlerini en yakın ve en etkili ağızdan mükemmel dile getirdiğinden eminim ben de okuyunca paylaşacağım izlenimlerimi.
Sevgiler
Handan, amin teşekkürler
Sevgiler
Ölüm hepimizin başında. Allah hayırla ihtiyarlayıp ölmeyi nasip etsin ve en önemlisi de sıralı ölüm versin. Analar babalar evlatlarının acısını görmesin. Başınız sağ olsun...
Tekrar dönüş yaptım. Kitabı bulamazsanız lütfen bloğa bir not bırakın. Ben mail adresimi gönderirim, iletişim kurarız.
Sevgiler...
Söz Sanatı , amin canım teşekkürler
Sevgiler
Makbule Abalı , Tamam canım biraz daha arayayım büyük kitabevlerinde bulamazsam dönerim sana.
Sevgiler
bir roman tadındaydı yazın.bitmesin istedim anlattıkların. Allah rahmet eylesin...nurlar içinde yatsın inşallah.her hastanın etrafında onu böyle anlayabilen,değer verip önemseyen insanlar olması umuduyla...
Allah rahmet eylesin, onu dinleyen, anlayan birileriyle yaşamış :) Allah sizlerden razı olsun. Bazen geçmişi çok net hatırlıyorlar. Arkadaşımın annesi de hasta bazen kızını tanımıyormuş annenler nasıl diyormuş...
Daha bugün böyle bi şekerle ben de vakit geçirdiğim için gülümseyerek okudum yazınızı. Melek gibi biri o da. Ama yazının sonunu görünce bir gün ben de mi böyle hissedeceğim, bir gün aniden yok mu olacak diye hüzünlendim açıkçası... Her günün, anın kıymetini bilmek lazım sevdiklerle...
Teşekkürler güzel paylaşım için. Sevgiler... :)
Yorum Gönder