DÜN... BEN
Dün küçük bir kız geldi
çat kapı.
"Buyur!" dedim,
geçti oturdu baş köşede
en rahat koltuğa.
Elinde tek kollu bebeği,
saçları iki örgü.
Umursamaz, aldırmaz
hatta arsız biraz.
"Ne istersin?" dedim...
"Kahve lütfen..." dedi
ayak ayak üstüne atarken beceriksizce.
Minicik oyuncak fincanlarda kahve, yanında iki düğme... çikolatalı kurabiye niyetine.
"Eee..." dedi "Ne var ne yok, çok değişti mi dünya?
Oyuncaklar mı değişti en çok, şekerlemeler mi?"
"Değişti...
Her şey değişti.
Her şey öyle çok ki artık..?"
Minicik ellerini çırptı neşeyle, "Yaşasınn! Ne güzell!"
"Annem-babam...
Kızıyorlar mı hala,
erken yatmadın diye..?
"Annem- babam...
Yoklar artık..." dedim.
Anlamadı ...
"Şu karşı duvardaki
kocaman şey de nedir..?"
"Televizyon o.
İçinde tüm dünya var."
"Aaa! Sahi mii?
Hadi göstersene göstersene!"
"Peki" dedim
isteksizce bastım düğmesine.
Donmuş gibi kalakaldı izledikleri karşısında.
Açtığım kanallarda savaş, şiddet, keder, kan, gözyaşı,
acı vardı.
Bazılarında vur patlasın,
çal oynasın eğlence.
Belli, kafası karıştı.
Dehşetle açıldı sonra
o masum gözleri.
"Dünya böyle bir yer mi oldu..? dedi.
"Evet..." dedim.
Sustu
Gözleri doldu.
Bebeğini tuttu tek kolundan, kalktı yürüdü
ardına bakmadan.
Seslendim arkasından...
"Dur! Dur gitme...
Kal biraz daha ne olur.
Çok özlemişim seni."
Ağladım, yalvardım...
"Bari bebeğimi bıraksan... bıraksan da öyle gitsen..."
Duymadı...
Aldırmadı...
Sessizce süzülüp,
kayboldu kapı aralığından.
nurten y tartaç