Sevmek... Nereye kadar..? Aşağılanan hırpalanıp dayak yiyen gecenin bir yarısı sokağa atılan bir kadın hala kocamı seviyorum/dum/ derse, "sevgi" bidiğimiz anlamından çıkıp başka bir anlama bürünmez mi..? Bu sapkın bir duygu olmaz mı..? Mazoşistlik gibi birşey...
Arkadaşımdaydım bugün. Mutfakta oturmuş sohbet ederken bir komşusu geldi. Oldukça üzgün görünüyordu. Konu açıldı, başladı kadın anlatmaya.
Üzüntüsünün nedeni kızının kocasından ayrılmasıymış. Çok haklı tabii... Kim ister ki bir yuva dağılsın, hele bu bir de kendi evladının yuvasıysa. Kız ihtisasını yapmış uzman bir doktor, damat bir savcı. Daha nişanlıyken başlamış tatsızlıklar, damat daha o günlerde göstermiş nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu ama derler ya; seven göz kör olurmuş, kız pek üstünde durmamış gelecekte daha büyük sorunlara neden olacağı belli tutum ve davranışların. Sevgiyle dağlar aşalır sanmış belli ki. Öyle olmamış elbette. Evliliklerinin ilk günlerinde başlamış kavga gürültü baskı kıskançlık ve dayak... Evet dayak... Hem de öyle böyle değil, adam alıp alıp duvarlara çarpıyormuş kızı. Her seferinde evden kovuyormuş üstelik. Aradan bir süre geçince de "sinirlenince gözüm birşey görmüyor" deyip yalvar yakar barışıyorlarmış ama kısa süre içinde yeniden şiddet başlıyormuş fındık kabuğunu doldurmayacak nedenlerle. Doğuda görev yaptıkları sırada gene kızı dövüp evden atmış bir gece. Etrafta teröristin kol gezdiği bu yerde kız cebindeki üç kuruşla korka korka bir minibüse atlayıp havaalanına zor atmış kendisini. Yanında parası olmadığı için ailesinin aldığı biletle Ankara'ya gelmiş. Nihayetinde de boşanmışlar.
Daha birçok şey anlattı kadıncağız ağlayarak kızının yaşadıklarına dair. Çok üzüldüm ama kızdım da aynı zamanda. Anadolu kadınının yazgısıdır erkeğinin karşısındaki ezikliği... Ama çaresizdir o. Ardında güvenebileceği kimsesi olmadığındandır. Yokluktan, yol bilmezlikten, cahillikten, parasızlıktandır çektiği... Bundandır boyun eğişi, susuşu. Bundandır "kader" deyişi yaşadıklarına ...
Okumuş, parası olan, kariyer sahibi bir kadın neden yaşasın ki bunca aşağılanmayı, tacizi..?
"Neden" dedim " neden çekti ki kızın bunca şeyi yıllardır. Boşanıp kurtulsaydı ya çok daha önceden."
"Seviyordu... Hala da unutamadı." dedi.
" Ben hiç kötülüklerini hatırlamıyorum ki, aklımda hep güzel zamanlar kaldı" diyormuş
"Ee sen niye ağlıyorsun hala..? Kızın kurtulmuş işte sevinmelisin" dedim
O sırada temizlikçi kadın geldi yanımıza içerden.
"Abla niye ağlıyorsun hayırdır..? " dedi.
Kısaca anlattı kadın durumu
Temizlikçi kadın " Gözün aydın ablam verilmiş sadakası varmış kızının. Ya benim yerimde olsa ne yapacaktınız..? Kocamın yıllarca dayağını yedim. Bir lokma yiyecek bulamadığım zamanlar oldu. Konuya komşuya gider, hal hatır sorarmış gibi yapardım, içeri çağırırlar belki de kızımın karnını doyurabilirim diye. Sonunda ne yaptı kör olasıca... Bir kadın aldı getirdi eve. Hem dayak yedim kadının yanında, hem ikisine de hizmet ettim. Baktım bu böyle gitmez; aç mezarı yok ya dedim, aldım sekiz yaşındaki kızımı çıktım evden. Şimdi azıcık aşımm ağrısız başım. Temizliğe gittiğim evlerden kazandığımla kızımı okutmaya çalışıyorum. Başım dinç en azından. Benimki sürünüyormuş şimdi. Kadın da terketmiş. Beter olsun geberesice."
İki kadın hikayesi dinledim bugün. iki kadın için de üzüldüm ama birine çok saygı duydum...
14 yorum:
Offf bu konu üzerine sonu gelmeyen bir yorum yazabilirim...Ömrüm böyle kadinlari anlamaya calisip da anlayamadan bitecek gibi.
Özellikle de kendini gecindirebilen kadinlarin israrla bu tuhaf evliligi sürdürme cabalarini anlayamiyorum...Üstelik hala seviyorum diyebilmeleri benim aklimin alabilecegi seyler degil. Galiba kisinin önce kendisini sevmesi lazim. Kendisine deger vermesi lazim. Belkide ailelerinin kizlarina ilk ögretmesi gereken seylerin basinda bu geliyor...
Neyse ikinci hanim adina sevindim ve saygi duydum..
Not: yavas yavas geri geliyorum yine buralara:))
Öpüyorum seni cinarim..
Sevgili Çınar ibretlik bir hikaye ne yazıkkı günümüzde eğitimli ve aileden desteklide olsa bazı kadınlarımız seviyorum'um arkasına sığınıp acizlikleri yüzünden hala bu insanlık dışı hale düşürüyorlar kendilerini Yahu kadın dimdik yürü yoluna ezileceğine ez! diğer hanımın alnından öpüyorum helal olsun
Sevgiler
Kadın olmak zor.Ancak kadınların çektiği yazgı kişiden kişiye değişiyor.Baş etmeler sorun çözmeler.
Çığ gibi büyüyor kadının ezikliği- caresizliği, erkeğin egemenliği.
Sevgi!!!
gerçek anlamda sadece günü var sanırım.
Ben böyle duydukça, gördükçe öfkem içime sığmıyor Çınarım.
Öyle çok dinledim ve gördüm ki buna benzer hikayeler!
En yakınım (kardeşim)yaşıyor bu durumu!
Yorum yapmak istemiyorum artık çınar.
Aklıselim olmak olmak akıl işidir, onu kullanmayansa mağdur kişidir...demek istiyorum, senin hikayede ki mağdur kıza.
İnsan nelere sahip olduğunu kendinde ararsa gerçekleri ve kendini görecektir, ama görmeyi bırak, kör bir halde ilerliyoruz.
sünter; toplum ve aile baskısıyla yetişmiş erkeğine boyun eğmenin şeref ve namus sayıldığı kesimlerde, bir de ekonomik özgürlüğü yoksa bir kadının hele de aile desteğini hissetmiyorsa arkasında anlayabiliyorum bir ölçüde. Onlar bile insanlık onurlarının ayaklar altına alınmasına karşı onurlu bir duruş ve başkaldırı seygileyebilirler bir şekilde. Kaldı ki; her türlü ortam mevcutken adına sevgi dedikleri 'şey' e sığınarak suskun kalan kadınların bu garip boyun eğişini benim de aklım almıyor.
Her ne kadar dışardan bakıldığı kadar basit olmasa da, / ki asla basit değildir bir yaşamı değiştirip yeni bir yaşam kurmak/ bir kere geliniyor dünyaya ve yaşam başkasının egolarını tatmin için harcanmayacak kadar güzel herşeye rağmen. Bir yolu olmalı, bitirip yeniden onurlu bir başlangıç yapmanın.
Hoşgeldin canım
Sevgiler
serap; yorum yazarken bile benzeri bir yaşam süren ve "uzaktan gazel okuması kolay, başına gelsin bakalım böyle konuşabilecek misin" diyenler olabileceğini düşünüyorum ve çok hak veriyorum hiçbir şey dışardan göründüğü gibi basit değildir. Birçok yan etken var olabilir bir evliliği bitirmeyi imkansız kılan, çocuklar gibi. Ama bazen uzaktan izlemek gerçekleri daha net görmeye yarayabilir.
Benim söylemek istediğim; hiç kimsenin başkasının hayatını karartmaya hakkı yoktur ve kimse de kendi hayatıyla oynanmasına izin vermemelidir.
Hele de maddi manevi her türlü gücü varken "sevgi" nin ardına sığınıp aciz bir hayat sürmek ... anlaşılmaz olan bu.
Diğer hanım evin temizlikçisiydi. Burada tamamını anlatmadım ama öyle yoksul ve tek başına ve bir kız çocuğuyla ayrılık kararı vermiş ve öyle bir dik duruş sergilemiş ki çevresine, hayata karşı, gözlerim doldu onu dinlerken. Ama o hayatından çok memnundu. Kendi kazanıp kimseye hesap vermeden özgürce kızını geleceğe hazırladığı için o kadar gururluydu ki, saygı duymamak mümkün değildi.
Sevgiler
parıldayan çiçek; haklısın yaşananlar çok benzerlikler gösterse de kişilerin karşı duruşu, olaylarla baş ediş biçimi farklı farklı oluyor. Kimbilir sessizce boyun eğiş de bir karşı koyuştur belki... Ama aciz ve suskun duruş, karşıdakinin kendisini daha da güçlü hissetmesine /sanmasına/ ve şiddetin dozunu artırmasına neden olacaktır sanırım. Ve sanırım yalnızca bilinçlenme yetmiyor bu konuda, kadınların geçmişten gelen, genlerine işlemiş yetiştirilme biçimi ve kişilikleri de davranışlarına yansıyan önemli bir etken.
Sevgiler
YAŞAMIN KIYISINDA ; evet ne yazık ki, kadına karşı şiddet okuma oranı arttıkça, azalması gerekirken hergün daha da artar oldu. Gün geçmiyor ki gazete ve tv lerde töre ve namus cinayetleri yaralamalarıyla karşılaşmayalım. Olaya bu yönden bakınca; acaba kadınlar seslerini çıkarmaya başladıkları ama güçleri yetmediği için mi bu şiddete maruz kalıyorlar diye düşünmeden edemedim şimdi. Böyle olunca konunun başka bir yüzü daha var gibi görünüyor; kadınlar artık eskisi kadar sessiz değiller ama onları koruyacak yasalar aile ya da toplum yeteri kadar destek olamadığı için kadınların kaderlerine isyanı böyle mi sonuçlanıyor..?
Sevgi= sevmek, içinde şiddet barındırabilir mi, her neye veya kime karşı hissedilirse hissedilsin..?
Sevgiler
Nar-ı Can ; canım benim kardeşin için çok üzüldüm. Amacım bu durumda olan kadınların zaten yaralı yüreklerini üzüp incitmek değil, tam tersi kendilerine sunulan ömrü, bir kendini bilmezin ayakları altında heba etmelerine gönlüm elvermediği için, çarelerinin olduğunu, isterlerse dışarda başka bir dünyanın daha varolduğunu hatırlamalarını sağlamak. Bu yazıyı da o nedenle yazdım. Benim çevremde de çok örnek var. İki türlüsü de; herşeye her davranışa körü körüne /çaresizce/ boyun eğen içindeki gücü bilmeden, seviyorum deyip oturan, "ee yeter bee" deyip adamı kolundan tuttuğu gibi kapının dışına koyuveren de.
Umarım kardeşin için de herşeyin en iyisi en güzeli olur...
Sevgiler
Yaşamda da, yaşamdan örnek alınarak yapılmış bir çok filmde de gördük ki bu tip hasta insanlar, normal zamanlarında çok romantik ve sempatik görünmeyi biliyorlar. Eminim doktor eş de kocasını hasta olarak kabul ettiği için uzun zaman tolerans göstermiş.Geç de olsa (neyse ki) kurtarabilmiş kendini. İnşallah yeni ve tüm bu kötü şeyleri unutturacak güzellikte bir hayat kurmayı başarabilir.
İyi Pazarlar Çınar' cım...
Memleketimizin 2 kesiminden iç burkan yaşanmış insan manzaraları... Üzerinde çok düşünülecek, spekülasyon yapılacak konular. Size ve diğer yorumculara katılıyorum.
Aileye iyi pazarlar...
Diyebilecek söz yok. Memlekette bir sürü sığır arabası var. Hem bu tiplerin gücü sadece evdeki savunmasız kadına yetiyor işte. Dışarıda kuzu gibi oluyorlar. Korkak tavuk boş kümeste kendini Horoz zannediyor mesele bu.
Asıl mesele, aslında kadınlar bunu kendileri seçiyor. Bile bile gidiyorlar yani. Kusura bakmasın kimse ama bunun adı aşk değil. Çok başka bir şey...
Aslında çokta kızmamak lazım ,bazen ailelerinden destek göremedikleri için bazen de mücadele etmek zor geldiği için seviyorum derler aslında nefret ederler!
bende sana bir hikaye öneriyorum canım, boş kaldıkça okumanı tavsiye ediyorum bu hikaye deki kadını dinlemeni ve anlamanı istiyorum.
http://sebebim78.blogspot.com/2012/08/golgede-acan-cicekler-1_24.html
Yorum Gönder