27 Temmuz 2011 Çarşamba

YAŞLI GİTTİM GENÇ GELDİM

Yaşlı beyler ve bayanların - yaş almış, deneyim biriktirmiş, görmüş geçirmiş  - oldukça çok olduğu Kuşadası'nda bir sitede,  kuzen eşi arkadaşım ve oğullarımızla birlikte hem eğlenip hem hayat dersi aldığım bir tatil geçirdim. Baharda da İstanbul'un altını üstüne getirmiştik yine aynı kadro.  Bu kez de eşlerimiz işleri nedeniyle ancak hafta sonları katılabildiler bize.

Hayat dersi aldım diyorum çünkü;  biz alışmışız toplum olarak yaşlıların tonton tonton bir köşede oturup suyunu bile ayağına istemelerine, kendilerini ikinci plana çekip hayatın akışını geriden izlemelerine. Burada böyle değildi.  Yaş ortalaması seksenin üstündeki gençler (!) hayatın tam da merkezinde ve gayet enerjiktiler. Hala hayalleri, geleceğe ait planları, umutları vardı yarına dair.

92 yaşındaki Robert Koleji'nde okumuş ömrünün yarısı Amerika'da geçmiş eski yüzme hocası amcayla ( hayatının yarısını anlattı :))  deniz içi sohbetimiz ilginçti mesela.  Yüzerek açılmak istediğini ama genç karısının (!) ( 83 yaşındaymış karısı ve  O'nunla yüzmek yerine arkadaşlarıyla briç oynamayı tercih ediyormuş)  kendisine refakat etmediği için kızgın olduğunu ve O açılırken bizim O'nu gözetmemizi rica etti ama bizim gözetemeyeceğimiz kadar açılması epeyce telaşlanmamıza neden oldu.

83 yaşındaki Hadiye teyze tam bir fıstıktı :)  Ruhunun tazeliğine ihanet edip yıllara boyun eğmiş cildini saymazsak, mini şortuyla genç kızlara taş çıkartıyordu valla.  Sabah yedide kalkıp,  bikinisini giyip bir saat yüzüyor, kahvaltısının ardından güzellik uykusunu da alıp, akşama doğru çay bahçesine geliyordu okey partisine katılmak üzere.  İki dirhem bir çekirdek giyinmiş ve oyunu kaçırma telaşıyla gözlerimin faltaşı gibi açılmasına neden olan o kıvrak yürüyüşüyle.

84 ve 82 yaşlarındaki iki kızkardeşin paşayı paylaşamamaktan kaynaklanan kavgalarının detayını özellerine saygısızlık olmasın diye anlatamıyorum :))

Ahh! bir de Atatürk Amca vardı ki hayran bıraktı beni kendine. Tıpatıp Atatürk.  O kadar benziyor yani.  Profilden, önden sürekli inceledik ( umarım farkına varmamıştır :))  Sanırım O da 90 yaşının üstündeydi.   Ayaklarını sürükleye sürükleye çay bahçesine geliyor ve hep aynı masaya oturuyordu.  Tek başına, gözlerini uzak bir noktaya kilitlemiş öylece hareketsiz oturuyordu uzun süre ve arada uyuklayarak.  Ne zaman ki masasına arkadaşları geliyor - bir süre sonra mutlaka birileri geliyordu. -  Atatürk Amcanın denetiminde doyumsuz bir sohbet başlıyordu.  Kurtuluş savaşı hikayelerinden tutun,  Ergenekon davasıyla ilgili siyasilerin gerçek amacına,  Deniz Feneri davasının  suni gündem yaratılarak nasıl örtbas edildiğine, üst düzey subayların neden teker teker tutuklandığına varıncaya kadar her konuda  bilgisi vardı ve etrafındakiler de arada kendi fikirlerini anlatarak saygıyla dinliyorlardı O'nu. Sanırım saygın bir konumu vardı arkadaşları arasında.  O'nunla tanışmayı ve derin bilgilerinden faydalanmayı, sohbetini dinlemeyi çok istedim ama  ayıp olur diye frenlediler beni yanımdakiler. :(   ( Sanki yan masadan kulak misafiri olmak daha az ayıp olmuş gibi :))

Benzeri diğer örneklerle de bir kez daha anladım ki;  İnsan,  ruhu yaşlandığında yaşlanıyor ve umutlarımız hayallerimiz öldüğünde ölüyoruz ancak.  Gelecekle ilgili planlarımız bittiğinde biz de bitiyoruz bir anlamda. İşte bu nedenle sıkı sıkı sarılmak gerek hayata. Sevmeliyiz hayatı ki, sevsin hayat ta bizi.

9 yorum:

hepsusluydum dedi ki...

Çınar'cım merhaba..Ne güzel bir tatil yaşamışsın.Çok hoşuma gitti anlattığın gençlik:))Tabi ya gençliğimiz böyle olmalı işte:) Sevgilerimle Zehr@

sünter dedi ki...

Canim cinarim,
gercektende güzel bir tatil olmus ayni zamanda da güzel bir hayat dersi.
Galiba artik kafamizdaki kaliplari kirmak gerekiyor.
Yasalmakla yaslanmak bir degilmis demek..

Öpüyorum seni.

NzlGl dedi ki...

Sevgili Çınar hanım

anlattığınız gençlerin ! yanında kendimi fosil gibi hissettim.:))))

sufi dedi ki...

Çınarcım tabi ki yaşlı gider genç dönersin böylesi gençlerin arasından.Allah hepimize örnek alacağımız ve bizi kendimize getirecek, alıp külahımızı önümüze bizi düşündürecek dostlar nasip etsin.sevgilerimle tontini.

Çınar dedi ki...

hepsusluydum; merhaba canım. Evet, gençler ve daima genç kalanlar hep böyle dinamik mutlu ve gelecekten umutlu olmalı :)

Sevgiler

Çınar dedi ki...

sünter'im çok doğru yaşlanmakla yaş almak farklı şeyler. Hayata bağlı, umudunu yitirmemiş, kendini hayatın önemli bir parçası görmeye devam edenler anladım ki yaşlanmıyorlar.

Öptüm

Çınar dedi ki...

NzlGl'üm; ahh sakın haa ! Daha çook uzun yıllar var genç ve mutlu yaşayacağın :)) Bu yazımı biraz da bizlere örnek olsun diye yazdım.:)

Sevgiler

Çınar dedi ki...

sufi'im canım arkadaşım benim seni her burada gördüğümde nasıl seviniyor nasıl mutlu oluyorum anlatamam. Çünkü telefon edersem rahatsız eder miyim düşüncesiyle arayamıyorum seni. Hep burada ol ve arada bana uğra olur mu :) ki, bileyim herşey yolunda.

Evet Tontini'm bizi kendimize getirecek hayatın anlamını yeniden düşünmemizi ve umutlarımızın heyecanlarımızın devam etmesini sağlayacak, hayata sıkı sıkıya sarılmamıza yardımcı dostlar nasip etsin Yaradan.

Seni Seviyorum Canım

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Çınarcığım anlattığın gençlere(!) bayıldım :))) Ben de denk geldiğimde mutlaka yanlarına sokulup muhabbet kurmaya çalışıyorum.Umut yaşamanın ve yaşadığnı anlamanın en başkoşulu. Hepimizin umudu,umutları bol olsun!

Sevgilerle Çınarcığım!