Çanakkale'deyim. Hava güzel deniz güzel, tatlı tatlı esen rüzgar güzel. Martılar tekneler hatta kulakları tırmalaya tırmalaya öten vapur düdüğü bile güzel. Şakır şakır, gök delinmiş gibi yağan yağmurdan, sabah başka akşam başka mevsim yaşadığınız kararsız huysuz havalardan çıkıp, bir anda yaz mevsimine düşüvermişseniz, herşey bir başka güzel görünür gözünüze.
Doğma büyüme Ankaralı olmak demek; denizi yılda bir hafta onbeş gün, yaz tatillerinde görmek demektir genelde. Sizin için deniz demek tatil demektir. Tatil demek te deniz demektir ya gerçi, her nedense..? Güneş tepenizde cayır cayır yakarken vaktinizi iyi değerlendirmek adına kumlara eni konu uzanıp, yanmayan yeriniz kalmayana kadar şekilden şekile girerek istakoz gibi kızarmaktır deniz kum ve güneş. Çünkü, tatil dönüşü diğer tatilden dönen arkadaşlarınızdan daha çok tencere dibi gibi yanmış olmalısınız ki çevrenize kapkara teninizle hava atabilesiniz. Her seferinde de bunun bedelini acılı yanıklar, su toplaması ve tatil sonuna doğru yılan gibi deri değiştirerek ödeseniz de her yaz aynıdır. Neyse ki ozon tabakası delindi de bu işkenceden kurtulduk (!) artık daha dikkatliyiz
Denize girmeden de deniz kıyısında olmanın keyfini yaşıyorum şimdilerde Çanakkale'de. Bugün de; gönlümce sahilde dolaştıktan sonra bir kafede oturdum. Çayıma eş sigaramı yaktım. -rüzgar içti yarısını- Gazetemden kafamı kaldırdığımda, burnuma dayanmış bir mikrofonla karşılaştım. "Seçim yaklaştı biliyorsunuz. Çanakkale'de seçim sonuçlarıyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?" diyordu genç bir delikanlı. Vayy !!! kaçırır mıyım ayağıma gelmiş bu fırsatı..? Bu yaşıma gelmişim hiç fikrim sorulmamış, ne düşündüğüm kimsenin umurunda bile olmamış. Kim tutar şimdi beni..? Aydınlık Türkiye hayallerimden başladım, Çanakkale'nin çağdaş halkıyla ilgili umutlarımdan, Türkiye'nin geçtiği bu karanlık dönemin sonlanması için üstümüze düşen vatandaşlık görevlerimize kadar aklıma ne geldiyse sıraladım. Kameraman ve eli mikrofonlu kibar çocuk ta en sevimli halleriyle sonuna kadar dinlediler beni.
Onlar gittikten sonra yan masada oturan bir bey; "sizin söylediklerinizi yayınlamazlar, onlar yandaş kanaldan" dedi...
Hay benim bu şansım... Kırk yılda bir, biri düşüncemi sordu diye sevinmiştim. Yine kimse duymayacak bir vatandaş olarak ne düşünüyorum, ne istiyorum, şikayetlerim, beklentilerim nelerdir...
8 yorum:
Varsın yayımlamasınlar, Biz bize yeteriz ve iyi ki demişsin...
Bir şekilde kulakları duymuş oldu bari...
Ne diyelim geçmiş olsun:(Olsun ama içini dökmüşsün.Rahatlamışsındır.
yandaş kanalın gelmesi gerçekten kötü tesadüf olmuş, fakat benimde geçen hafta orda olmam ve senin orda olmamanda kadersizlik değil de neeee :) bence mutlaka HAN'a gitmelisin :)
Sen bize yayımladın ya yeter :)
Sazan'ım evet evet iyi ki dedim:)
♥GÖNÜL ÇELEN♥ ; rahatladım valla :)
ayci'mm ya bu ne şanssızlık böylee. Bir hafta önce gelsem görüşecektik ne güzel olurduu.
HAN seninle ve Sünter'le oturduğumuz yer değil mi? gideceğim:)
Asortik Krep'im, evet onlar yayımlamasalar da, ben yayımladım ya yeter:)
Yorum Gönder