Takas usulü alışverişlerin yapıldığı, paranın henüz icat edilmediği, bir çuval un verip karşılığında, mesela bir sepet üzüm alındığı yıllarda, sözler verilirmiş karşılıklı. İnsanlar el sıkışırmış ve bu yetermiş. Söz ağızdan bir kez çıkarmış. İnanırlarmış birbirlerine. Yazılı akitler senetler yerine geçermiş karşılıklı verilen sözler. Güven varmış… İnsanlar birbirlerine inanır güvenirlermiş.
Ya şimdi..? Güven duyabiliyor muyuz karşımızdaki insanlara..? Hele de arada bir çıkar ilişkisi bir alacak verecek durumu varsa. Ne kadar güven duyarsınız siz..?
……………………………………
Alper’e, öğrenciye uygun bir ev kiralamak için Çanakkele’deydik. Tabanlarımız şişti gezmekten, pencerelerde kiralık ev ilanlarına bakmaktan boynumuz tutuldu,şehrin bütün emlakçılarıyla akraba olduk. Bizim beğendiğimiz kesemize uymadı kesemize uyanı gözümüz tutmadı.
İnternetteki kiralık ev ilanlarından gözümüze kestirip aradığımız onlarca telefondan birini daha aradık o gün. Telefonu açan bayan; yumuşak ses tonuyla evinin özelliklerini anlattı son derece nazikçe.
“Eşyalı 2+1 bakımlı herhangi bir temizlik gerekmez ama bir beye söz verdim, evi iki aylığına kiralayacak, tayini çıkmış, bu akşam kesin kararını bildirecek. O aramazsa ev sizindir akşam görüşelim” dedi.
Bayanın tarifine göre, evi dışardan gördük ve beğendik. Üstelik kirası da çok uygundu bulunduğu yer bakımından düşünüldüğünde.
Akşam tekrar telefonla görüştüğümüzde ‘o’ beyin evi kiraladığını söyledi.
E bu daha iyiydi, öyle ya okul zaten iki ay sonra açılmıyor muydu ? Ne güzel işte iki ay önceden kira ödemeye başlamak zorunda kalmayacaktık. “ Tamam” dedik. “ Kiracınız evi boşalttığında başkasına söz vermeyin biz tutalım”
“iki ay sonra evim sizindir. “Yarın buluşalım” dedi evin içini ve eşyaları da görmemiz için.
Bu arada; dördüncü telefon konuşmamız iki arkadaşın samimi sohbeti kıvamında geçti.
Ertesi gün; bayandan, İzmir’de üniversitede okuyan oğlunun kalbinde bir sorun çıktığı, durumun ciddiyetinden endişe ettiği, hemen İzmir’e hareket ettiği ve çok üzgün olduğu için bizimle ilgilenemediği ama ev konusunda kesinlikle tereddütümüz olmamasını yazan bir mesaj geldi…
O akşam yemek yiyeceğimiz lokantaya gitmek için evin önünden geçerken “aman da oğlumun da eviymiş de” diye şımara şımara başımı yukarı kaldırdığımda balkonda uzun saçlı sakallı bir delikanlının oturmuş keyif yaptığını gördüm.
Nasıl yani ? Ee hani devlet memuruydu bu evi tutan ? ( iki ay sonra tayini çıktığı için gidecekti) Böyle saçı sakalına karışmış devlet memuru mu olur.. ?
“Çıkıp görüşelim” dedim. “Olmaz” dedi Merih “ Ne vasıfla çalacaksın kapısını ?”
“Aman ne var ki canım, benim oğullarım gibi bir tip. Ev sahibinin o çıktıktan sonra evi bana söz verdiğini, evi gezdirmek istediğini ama oğlu hasta olduğu için ona ulaşamadığımı söyler, sizi rahatsız etmeden şöyle bir bakmamda bir sakınca var mı ? derim en kibar tavrımı takınıp.” dedim.
Neyse efendim çok uzattım:)
Yukarı çıktığımızda o saçlı sakallı genç çocuk dışında ki o hiç konuşmadı bizimle sadece başını şöyle bir oda kapısından uzattı ve bir daha hiç görünmedi, evde üç bey ve iki bayan daha vardı. Bizimle muhatap olan ve bize dört kat çıkıp yorulduğumuz için nazikçe soğuk meyve suyu ikram eden bey dışında diğerleri mutfakta bekleştiler yanımıza gelmediler.
Bizimle konuşan beyse iki yıldır orda oturduğunu daha da oturacağını çıkmayı düşünmediğini, sakallı gencin ise saat kulesi restorasyonu için orda olduğunu işi iki ay sonra biteceği için sadece onun gideceğini söyledi.
……………………………………….
Ev sahibinin bize yalan söylediğini pek sanmıyoruz, en azından bunun için bir nedeni yok. Sadece bize verilen bir söz var. Ne para ne sözleşme söz konusu olmadı aramızda…
Evde birden çok kişinin kaldığı açık. Oysa, oğlumuzun yalnız kalmak istediğini söylediğimizde ev sahibi bayan, daha çok kira geliri elde etmek için evi birkaç öğrenciye birden kiralamak yerine, eşyalarını ve evini temiz kullanacak tek kişiyi tercih ettiğini söylemişti.
8 yorum:
HAklısın Çınarcığım, söz namustu bir zamanlar.Ama şimdi insanların ne için niye yalan söylediklerini anlamak mümkün değil malesef.Bu ürkütücü ve çok tuhaf durum giderek yaygınlaşıyor ve bizleri etrafımıza yabancılaşmak zorunda bırakıyor.
Ne kadar acayip bir durum yaşamışsın Çınarcığım..
Kadının amacı ne o zaman? Diğerlerinin yanına Alper'i eklemek mi? Allah Allaaah?????
Eee? Nasıl başaracak bunu, anladığınız zaman itiraz edip vazgeçmeyecek misiniz o evden?
Bence akıl sağlığı yerinde değilmiş o kadının.. Size söylediği şeyin tam tersini yapıyor baksana !!!
ÇOBAN YILDIZI'm; güven duygusunu kaybetmek çok acı. En korkuncu da giderek kendi kabuğumuza çekilip insanlara kuşkulu yaklaşmak olmalı gerçekten de.
Sevgiler
Zeugma'm; onu da düşündük ama anlamsız geldi çünkü hem Alper'in yalnız başına ev tutmak istediğini söyledik başta, hem de kadın, çok kişiye ev kiralamak yerine evini temiz kullanacak tek bir kişiyi tercih ettiğini söyledi. Ayrıca dediğin gibi, evde başka kişilerin de kaldığını gördüğümüzde vazgeçeceğimiz belli birşeydi.
Biz daha çok, kadının evi kiralayanlar tarafından kandırıldığını düşündük. Evinde tek kişinin kaldığını sanıyor belki. Evde konuştuğumuz bey, biz vazgeçelim diye öyle konuşmuş olabilir.
Ya da hiç aklımıza gelmeyen başka şeyler var anlayamadık.
Çınar Hanım,bence de akıl sağlığında bir problem var bu bayanın. Birbirini tutmayan davranışlar sergilemiş.
Hiç anlamadık ramazan bey haklısınız belki de
Sevgiler
çanakkalede evler öğrenciler arasında devir teslim ediliyor siz ahmete kiralıyorsunuz ama bakıyorsunuz mehmet oturuyor bir kişiye veriyorsunuz evi apartmandan şikayet geliyor bakıyorsunuz 10 kişi oturuyor.siz o evden vazgeçin başka ev bakın zaten içindekileri çıkaramaz ev sahibi mahkeme falan da olsa 2 sene garanti sürer.
Adsız; evet haklısınız bunun farkındayız ve çoktan vazgeçtik o evden.
Sevgiler
Yorum Gönder