9 Ağustos 2010 Pazartesi

YAZ YAĞMURU


bir yaz yağmurudur gençlik

birden iner

birden diner





Diyordu tv deki huzurevinde bir bayan. Yaşlı ama dinç ama bakımlı, eğitimli ve görgülü. Bunu konuşmasıyla, ayak ayak üstüne atarak oturmuş, ellerini dizinin üstünde zarifçe birbirinin üstünde tutuşuyla, kırmızı ojeli ince titrek parmaklarını konuşmasını destekleyen uyumlu, küçük hareketlerle sallayışıyla kanıtlıyordu.

Bizim zamanımızda diye başladı...

Sevgi saygı komşuluk ilişkileri aile bağları... dedi... çok güçlüydü.

Şimdi..? yok

Kimse kendini zora sokmuyor, kimse başkasını düşünmüyor, manevi değerler anlamını yitirmiş...

Şimdi... dedi sonra. Şimdi onsekizimde olsaydım..?

Yok dedi istemezdim. Benim zamanım başkaydı. Başkaydı benim zamanımda genç olmak...

...............................

17. yaşımı bitirip 18 yaşıma girdiğim gün geldi gözlerimin önüne.

Başkaydı bambaşka

Babam karşısına almış "Bugünden itibaren tam bir genç kız oluyorsun..." demişti. Daha önce olduğundan sanki daha farklı bir tonda ve daha farklı bir ifadeyle yüzüme bakarak. Artık çocuk olmadığımı anlatıyordu konuşmasındaki ifade.

" Bir genç kıza yaraşır bir doğum günü yapalım sana bu sefer. İstediğin arkadaşını çağır kız erkek." demişti. (Tabii bu erkek arkadaş kısmı, komşu akraba ve kardeşlik ilişkileriyle sınırlı kişileri kapsıyordu.:) ) ama olsun beni erkek sinekten bile kıskanan bir yaş küçük erkek kardeşime rağmen eve erkek arkadaşlarım da gelebilecekti.

Kuzenim ilk makyajımı yapmış, saçlarıma fön çekmişti o gün. Abiye elbisem, yüksek topuklu ayakkabılarımla bir genç kız olarak babamın karşısına çıktığımda ağlamıştı beni öperken babacığım.

Şimdi; kimilerine göre orta yaşta, kimilerine göre çoktaan onu da devirmiş biri olarak ağır ağır değil, merdivenleri üçer beşer tırmanmış, eteklerimde güneş rengi bir yığın yaprak bırakmış,
yüzüm perde perde solmakta

ve akşam olmaktayken

Anlamıyorum...

O yaz yağmuru ne zaman yağmıştı da

Ne zaman dinivermiş...


TÜM YAŞLILARIMIZA SEVGİ VE SAYGILARIMLA




11 yorum:

ramazan dedi ki...

Babalar da ağlar bazan...

Çınar dedi ki...

ramazan bey :))) ağlamalılar tabii en güzel en doğal en insancıl duygudur ağlamak değil mi?

Sevgiler

Bugday Tanesi dedi ki...

Çok duygusal bir yazı.Çok beğendim.Genç olduğuma sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim :)

Çınar dedi ki...

Bugday Tanem; genç olduğuna sevin ama ellerinin arasından sabun gibi kayıp gideceğini ve o gittikten sonra ancak farkına varacağını bilerek 'o'na gereken özeni göster. :)

Sevgiler

Zeugma dedi ki...

Çocukken ne kadar uzun gelirdi yıllar..
Bir an önce büyümek,gittiğim okulları bitirmek, mezun olmak asırlar sürmüştü sanki..
Oysa şimdi bir bakıyorsun yıllar, yıl değil de aymış gibi beşer onar hiç farketmeden geçip gidiyor..
Geriye dönüş yok...
Ne duygusal bir yazı bu böyle..
İnsanın içi burkuluyor...

Kalemine sağlık...
Teşekkürler, sevgiler...

Sittirella dedi ki...

Benim babam ise bana;
''Kızım, bu akıl, bu beden ve bu hayat senin.
Şimdi git, istediğin gibi kullan.
Kötüye kullanırsan, başım öne eğilir ama hep arkandayım.
İyiye kullanırsan, başım dimdik durur, seninle gurur duyarım''
demişti.
Yıllar ne çabuk geçiyor.
Devir hep kötüye değişiyor.
Şimdi o 'değerler' ne çabuk harcanıp, tüketiliyor.
Üzülüyorum Çınar ablam şimdiki gençliğe :(

Zeugma dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Bugday Tanesi dedi ki...

bBu tavsiyeni dikkate alacağım.
Teşekkür ederim :)

Çınar dedi ki...

Zeugma'm; evet artık yıllar ay gibi geçip gidiyor ne olduğunu anlamadan bir de bakıyoruz ki gençlik sisli bir hayal gibi kalmış geride.

Hızlı da geçse sağlıklı güzel yıllar dileğiyle

Sevgiler canım

Çınar dedi ki...

Sittirella'm; baban ne güzel bir öğüt vermiş aslında sana, onurlu bir yaşam adına.

Çok haklısın hayat kötüye gidiyor ve ben de çocuklarım ve tüm gençlik adına üzgünüm.:(

Sevgiler canım

Çınar dedi ki...

Bugday Tane'm; ben teşekkür ederim tavsiyemi dikkate aldığın için:)

Sevgiler canım