18 Mart Çanakkale Deniz zaferinin 95. yıldönümü ve şehitleri anma günü.
3 Kasım 1914 - 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.
Çanakkale Zaferi, Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.
Çanakkale Savaşları, 1. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren, tarihe “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” sözünü yazdıran büyük bir destandır.
1. Dünya Savaşı’nın başlarında İngilizler ve Fransızlar, İtilaf Devletlerinin üçüncüsü olan Ruslara yardım etmek için Çanakkale Boğazı’ndan geçip Karadeniz’e ulaşmayı planlamışlardı. Amaçlarından biri de İstanbul’u ve boğazları ele geçirmek, bu yolla Osmanlı Devleti’ni etkisiz hale getirmekti.
İngiliz ve Fransızlar bu düşünceyi gerçekleştirmek için kurdukları güçlü donanma ile Çanakkale Boğazı önlerine geldiler. ( 18 Mart 1915) Ne var ki Türk topçusunun düşman gemilerini bulan isabetli atışları ve Nusrat Mayın Gemisi’nin boğaza yerleştirdiği mayınlar, düşman filosunu geri çekilmek zorunda bıraktı.
Düşman, Çanakkale Boğazı’ndan geçemeyeceğini anlayınca, Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na asker çıkardı. Amaçları, yarımadadaki Türk gücünü yok etmek ve boğazı denetimi altına almaktı. İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelenda askerlerinden oluşan 70 bin kişilik bir kuvvet, asker ve silah sayısı bakımından az, fakat kahramanlıkta eşsiz askerlerimize saldırdılar. Mustafa Kemal komutasında 19. Kolordu, bu güçlü orduyu Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda dize getirdi. Çanakkale’nin geçilmez olduğunu anlayan düşman, Gelibolu Yarımadası’nı boşaltmak zorunda kaldı (1916). Askerlerimizin, kendilerinden kat kat güçlü düşmana karşı hem karada hem de denizde kazandığı bu zafer karşısında bütün dünya, Hayranlığını dile getirmiştir.
( alıntı)
Turhan OLCAYTU * E.Tümgeneral
DUR YOLCU
Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir!
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!...
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!...
NECMETTİN HALİL ONAN
22 yorum:
Çanakkale gezimizde,toprağa basmak bana çok ağır gelmişti.İçim titredi.Şimdi üstünde gezdiğim bu toprakların altında ne kadar şehit kanı var diye.
Gönlünüze sağlık.
Geldikleri gibi gidecekler Sevgili Çınar. Dün öyleydi bugün de öyle olsun. Sevgilerimle...
Ramazan Bey: Aynı şekilde her iki Gelibolu ziyaretimizde de yere basmaktan ürkmüştük altında yatanları 'rahatsız' edeceğiz diye.
Teşekkürler
Sevgiler
aysema; şartlar o günkünden daha ağır değil, neden olmasın, değil mi? Aydınlık günler dileğimle
Sevgiler canım
Çınar' cım, ülke şartları açısından öyla ama, şimdi düşman o kadar çeşitli ve gizli ki göğsümüzü nereye siper edeceğimizi bilmediğimiz gibi bizi kurtaracak bir önderimiz de yok.
Şehitlerimiz nur içinde yatsınlar...
Asu'cum; ne diyebilirim ki çok haklısın, ne yazık ki asıl düşmanlar içimizde ve en önemli noktaları tutmuş vaziyetteler. Kime güvenip sırtımızı kime yaslayacağız. 'Gak' diyenin boynunu sıkıp tıktılar içeri:(( bırak önder olacak, ağzını açacak hali kalmadı kimsenin.
Yine de 'karanlığın en koyu olduğu an aydınlığa en yakın andır' deyip, bu topraklar bağrında ne gizli cevherler barındırmıştır tarih boyunca, şimdi neden olmasın diye umut etmek istiyorum...
Sevgiler canım
Bugün hepimiz aynı duygular içindeyiz sevgili Çınar.
Dünya tarihinin kuşkusuz en büyük en kutsal direnişidir Çanakkale 1915. Emperyalizme, işgale, sömürüye karşı direnen anadolu insanının destanıdır bu...
Sevgiler
Sevgili Çınar Abla,Çanakkale Savaşları'nın yıl dönümünü kutlar,
şehitlerimize rahmet dilerim.
Sevgiler
Dedelerimin ve amcalarımın sekiz, on yıl askere gitmiler.Hangi cephede (Çanakkale,Arap çölleri, vb.) kaldıklarını bilmiyoruz.Bir vatan kurtulurken isimsiz binlerce kahramanların mezarları belli değil.Babam,babasını hergün tren istasyona giderek cepheden gelen askere sorarmış.
Dostlukla...
"En şanlı erleriydi muzaffer ordumuzun
Alın makberlerini cennete koyun
Onları şâd etmeye olur mu doyum
Geçilmez Çanakkale,Verilmez Çanakkale.." şair böyle demiş.
Çanakkale verilmez de ya bu güzel Vatan verilir mi dostum?
Dalgaları Aşmak; Öyle bir direniştir ki bu, cephede çocuk yaşında askeriyle, kadınıyla kızıyla, anasının sırtına bağlı bebesiyle, ya yok olma ya özgür yaşama direnişidir. Öyle bir direniştir ki bu, baştaki komutan Atatürk'tür ve askerine "sana savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum" demiştir. Onun askeri birkaç dakika sonra öleceğini bilirken,ileri atılmak için bir saniye bile tereddüt etmemiş, şanla şerefle ermiştir şehadet mertebesine. Ve bu ülke böyle işte böyle kazanılmıştır...
Nurlar içinde yatsınlar
Sevgiler canım
MELİS'im; amin canım, nurlar içinde yatsınlar
Sevgiler
Aslan Bey; evet, bir ülke ne bedeller, ne isimsiz kahramanlarının hayatları pahasına kurtuluyor. Oysa masa başında peşkeş çekmek ne kolay.
Askerlik eskiden yıllarca sürermiş.
Babasını tren istasyonunda aramak başka askerlere sormak, bir çocuk için ne büyük acı ne kapanmaz yaradır kimbilir.
Sevgiler
sufi'm; ahh, verilir mi bu vatan verilir mi bir tek taşı bir zerresi, verilmez elbette... Başa düşman geçmedikçe, başa geçen düşman emrinde olmadıkça... Öyle de olsa verilir mi hiç..? Verilirse, toprağın altında yatan binlerce ana kuzusu kalkmaz mı ayağa, kalkıp ta bizi sokmaz mı o toprağa...
Sevgiler
Her 18 Mart'ta boğazım düğümlenir.
Binlerce isimsiz kahramanın,kınalı
kuzunun ve önderimizin emperyalistlere attığı şamar ve büyük diriliş aklıma gelir.
Hepsini saygıyla, minnetle anıyoruz!
Sevgilerimle
Yokluklar içinde ve el ele verilip kazanılmış zaferimiz. Tarihe kanla yazılmış ve dediğin gibi bütün dünyada şaşkınlık ve hayranlık uyandırmış bir destan bu Çınarcığım..
Şimdi o düşmanlarımızın torunları gelip dedelerinin mezarı başında ''Şafak ayini'' yaparak ağlıyorlar...
Çanakkale'nin ''Geçilmez'' olduğunu görüp, iliklerine kadar hissederek..
Ellerine sağlık bu güzel post için..
Sevgilerimle...
Bie daha böyle bir destan yazılmaz, çünkü önderimiz yok!
Şimdi o kadar değişik kuşatma altındayız ki!!!
Ruhları şadolsun mehmetciklerimizin...
JİVAGO; büyük bir önder ve aç yoksul bir ulus dünyaya karşı durdular ve bir karış vatan toprağı vermemek için bir destan yazdılar kanlarıyla... Peki nerde o ulusun torunları....
Sevgiler
Zeugma'm; Anzak'lar şafak ayini yapıp ağlıyorlar nerdeyse bir asır önceki yenilgileri ve ataları için. Peki bizim kahramanlarımızın torunları ne yapıyor..? Binlerce çocuk yaştaki fidanın kanıyla kazanılmış bu topraklar için... Şimdi de akarsularımız satılıyor...
Sevgiler
Nur'um; yanılıyorsun demek isterdim, çıkacak bir önder demek isterdim ama gün geçtikçe umudum azalıyor. yine de kim bilir, bu topraklar hep destanlar yazmadı mı,hep en umutsuz zamanlarda...
Sevgiler
Çanakkale geçilmez benim canım Canım Çınar ablacığım.
Emperyalistleri o zaman
cezalandıran bir millet şimdi
ödüllendiriyo..çok ama çok yazık.
Öpüyorum,Sevgilerrr
VATAN HAİNİ
“Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson´un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
28.7.1962
Ruhları şad olsun..
Yorum Gönder