22 Kasım 2009 Pazar

KABUS GİBİ

                     


Hani bazı rüyalar vardır; gidersiniz gidersiniz ama varmak istediğiniz yere bir türlü ulaşamazsınız. Ya da kendinizi ilk okulunuzda koridorlarda görürsünüz her katı her sınıfı dolaşırsınız yok, bir türlü kendi sınıfınızı ya da arkadaşlarınızı bulamazsınız. Sizi bilmem ama ben görürüm böyle rüyalar… Bu seferki rüya değildi. Çanakkale’de kabus gibi bir on gün geçirdim. Bir saat sonra ne yaşayacağımı kestiremeden, sabah bıraktığım çantalarımı akşam nereye taşıyacağımı bilmeden, o gece nerede kalacağım önceden belli olmadan, en önemlisi oğlumu yurttan nasıl çıkaracağımı, çıkarırsam nereye yerleştireceğimi bilemeden…

Bir rüya görmüştüm bir süre önce. Alper henüz bir bebekti ve çok hastaydı. Kucağıma almış hastanede her kata inip çıkıyordum bir doktora gösterebilmek için ama bir türlü doktor bulamıyordum. Çocuk kucağımda koşuştururken bir de bakıyordum ki, her katta elinde enjektörlerle beyaz önlüklü hemşireler bizi yakalamaya çalışıyor, domuz gribi aşısı yapacağız diye. Çocuğum grip değil aşı yaptırmayacağım diye birinden kaçarken diğerine yakalanıyordum başka katta. Sonunda onların ellerinden kurtulmuştum kurtulmaya da derin dehlizlerde bulmuştum kendimi. “Hayırdır inşallah.” diye açtım gözlerimi. 

Alper “Midem ağrıyor” demişti bu rüyadan birkaç gün önce. Rüyamı ona yordum ama tedirgin de oldum doğrusu, ben bilirim rüyalarımı çünkü. Eninde sonunda çıkar…

On gün önce telefonla konuştuğumuzda mide ağrılarının geçmediğini ve ateşinin de düşmediğini söylemişti oğlum. Kaldığı yurttaki görevlilerden yardım istemiş. Ya, yüzünü yıka geçer, ya da aşağı yukarı yürü geçer cinsinden inanılmaz, insanlık dışı önerilerde bulunmuşlar. Onlardan elbette 19 yaşına gelmiş bir delikanlıya dadılık yapmalarını istemeyiz ama yabancısı olduğu bir şehirde ağrıdan kıvranan birine yardım etmek herhalde bir insanlık görevidir.

O gün eşimle akşam yemeği için tam masaya oturmuştuk ki; nasıl olduğunu öğrenmek için bir kez daha aradık Alper’i. Telefonda konuşamıyordu bile “Çok kötüyüm.” diyebildi… Artık daha önceki deneyimlerimizden biliyorduk ki, kaldığı yurt idaresinden yardım istemenin bir anlamı yoktu. Ne kadar vicdan yoksunu ve insanlıktan uzak olduklarını kanıtlamışlardı bize… Aynı odada kalan arkadaşından daha ağırlaşırsa hastaneye götürmesini rica etmiştik.  Alper'le telefonda konuştuktan hemen sonra, “Ben gidiyorum.” dedim masayı olduğu gibi bırakıp. Alelacele bir çanta hazırladım ve yarım saat sonraki otobüsle Çanakkale’ye hareket ettim.

Ben hareket ettikten sonra eşim misafirhaneden yer ayırtmıştı. İner inmez çantalarımı bırakıp, önce medikoya arkasından da hastaneye götürdüm oğlumu. Ayakta duracak hali kalmamıştı, üç gündür yediği her lokmayı çıkarıyormuş ve üzülmeyelim diye bu kadarını söylememiş bize. Hemen hastaneye yatırdılar, ağızdan beslenmeyi kesip serumla beslemeye başladılar… 

Bulantı, kusma, 38’5 derece ateş, hafif bir burun akıntısı ve vee… Bilin bakalım ne oldu..?

EVET !!! Bir anda ağzımıza maskeler taktılar odamızı ayırdılar kapımızı kapattılar. Maskesiz ve eldivensiz yanımıza yanaşmadılar… Karantinaya aldılar bizi.

Neler oluyor, durun! Biz grip rahatsızlığıyla gelmedik, midemiz rahatsız… diyecektik ama kimseyi bulamadık çünkü bu arada akşam olmuş, hafta sonu da olduğu için derdimizi anlatacağımız herkes gitmişti. Halimizi düşünebiliyor musunuz? Tam bir panik halindeyiz. Oğlum sancıdan kıvranıp duruyor, ben konuşabileceğim birilerini arıyorum. “Ben bir doktorla görüşmek istiyorum, bu işte bir yanlışlık var. Grip rahatsızlığımız yok bizim. Varsa da, o halde neden birşey yapılmıyor, böyle yatıp duracak mıyız, tahlil tetkik neden yapılmıyor?” dedim bir hemşireye. Baktım kimsede bir hareket yok, Ankara’da prof. kuzenimi aradım, durumu anlattım. Telefonda bana bir takım şeyler sordu oğlumun genel görünümüyle ve ağrısıyla ilgili. “Hiç merak etme. Domuz gribi falan değil bu ama biz de artık böyle yapıyoruz salgın olduğu için” dedi…

Ertesi gün hoca geldi ve ortada domuz gribini çağrıştıran bulgular olmadığına karar verdi de, kurtulduk bu tecrit durumundan… Kaldı ki ben domuz gribinin ciddiyetine inanmıyorum aslında ve bildiğimiz gripten farkı olduğunu da düşünmüyorum… Ama böyle ‘şüpheli durumda’ olmak bile çok rahatsız edici birşey, bundan emin olabilirsiniz.

Sonunda; akut gastrit tanısı kondu…

Alper gittiği günden beri yurdun yemeklerinden şikayetçiydi, şimdi bir de mide sorunu yaşıyor ev ortamında olsun. Yurttan çıkaralım dedik ama ille de, “Ben alacağım parayı bilirim. rahatsızlık beni ilgilendirmez. Bizim yüzümüzden hastalandığını ispatlayın vereyim senedinizi”(Toplu zehirlenme dışında bunu ispatlayamayacağımızı biliyor tabii) diyen yurt sahibini ne yaptıysak ikna edip senedimizi alamadık. Adam karabasan gibi” Dediğim dedik, elimde senedim var vermem de vermem.” diye ayak diriyor. Kalan paranın yarısını verelim dedik kabul etmedi. İnsanlığını elindeki senet karşılığında satmış. Yapacak bir şey yok dedik ve şimdilik, oğlumuzu orada bırakmaya karar verdik… Şimdilik…

NOT: Apar topar gittiğim için kimseye haber veremedim. Beni merak etmiş dostlar arkadaşlar. Bir kez daha anladım ki, siz sanal değil gerçeğin ta kendisi, gerçek dostlarsınız ve yine diyorum ki iyi varsınız…


28 yorum:

aslan dedi ki...

Çınar hanım,öncelikle geçmiş olsun.
Oğlumuz gibi,ben de talebelik hayatımı yurtta geçiriken aynı hastalığa yakalanmıştım.
O zamanlar endoskopi ile teşhis olmadığı için,zaman zaman azan ağrılarla yıllarım geçti.Kırk yaşımdan sonra ,ince bağırsakta
3 yara teşhis edildi.Sigara içtiğim için 2 aylık ilaç tedavisi uygulandı.(sigara içmeyenler için 1 ay)Verilen ilaçlar şunlardı:

Lansor(30 mg),Klacid(500 mg),
Alfoxil(2 si antibiyotik) Bunları kullandıktan sonra yaralarım kapandı,şimdi miğdem beton gibi.

Tekrar geçmiş olsun.
Dostlukla...

(Beyefendilere verdiğiniz senette
''Teminat için verilmiştir''
ibaresi yazıyor mu?Yazıyorsa,ikinci şahıslara hukuken ciro edemezler.Siz,kendi açınızdan dr.raporu kopyesi ile taksitleri ödemezseniz,yapacakları birşey yoktur!)

Leylak Dalı dedi ki...

Tekrar geçmiş olsun canım, umarım bir daha böyle şeyler yaşamazsınız. Seni çok iyi anlıyorum, ne hale geldiğini de tahmin edebiliyorum. Neyse ki geçti bitti. Hoşgeldin ve sevgiler...

Asortik Krep dedi ki...

Çok geçmiş olsun.. Bence yurdun adını yaz ve google da yurt arayanlar gelecek sene nereye başvurmayacağını görsün..
Para önemlidir ama insanlık daha da önemlidir.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çok geçmiş olsun Çınar'ım,
Ne zor, yanında değil, ha diyince uzanamıyorsun.Merak bitirmiştir seni, az bir zaman da olsa.
Evlat bu başka bir şeye de benzemez.
Neyseki atlatmış, ters bir durumda kalmamışsınız. Gerçi yurt yeterince terslik yapmış ya!
Alper'e sağlıklı günler dilerim, tez zamanda mide sorununuda atlatır inşallah.
Sevgiyle, sağlıkla kal canım...

Nedret dedi ki...

Geçmiş olsun.Allah hastalıklarını göstermesin.Hele ayrı olunca iyice zor.Aslında çocuk yetiştirmek çok zor.İçim yandı inanın.

Özgür dedi ki...

Çok çok geçmiş olsun ya. Allahtan domuz gribi muhabbetini uzatmamışlar. Bir yerlerden duydum, bundan sonra her hastalığı, her hastalığı demeyeyim de bir çok hastalığı domuz gribi kapsamında değerlendirecekler. Bunun en büyük nedeni de bence ülkemizdeki hastanelerin domuz gribini tahlil edecek teknolojiye sahip olmaması...

Neyse mesele o değil, ben o yurt müdürüne çok küfür ettim. Terbiyem buraya yazmaya da müsaade ediyor ama saygım müsaade etmiyor. O senetlerin üzerindeki yazıların mürekkebinde boğulsun inşallah...
İnsanlar 18-19 yaşındaki çocuklarını güvenip teslim ediyor size Allahsızlar, üç kuruşun hesabını yapmak hangi insanlığa sığar hangi sıfata sığar.

Yine de şunu söyleyeyim, üniversitede yurt ortamı ev ortamından daha iyidir bence. Yönetim olarak zaafiyetleri olabilir o müdürün kişiliksizliğinden kaynaklanıyor ama, gerek ortam bakımından gerek ders bakımından ben yurt ortamını desteklerim. Üniversitede bende yurtta kaldım eve çıkmadım ve çok faydasını gördüm. Çok kaliteli arkadaşlarım oldu ve ayrıca sınıf arkadaşlarımın büyük çoğunluğu yurtta kaldığından, ders çalışma mantalitesinde olan 7-8 kişi toplanıp etüt odasında ders çalışıyorduk ve faydasını da gördük fazlasıyla. Arkadaşımın birisi bölüm birincisi oldu, birisi ikinci oldu bende üçüncü oldum...
Yani diyeceğim mümknüse ve yurt ortamında mutluysa kalsın orada, ama bazı arkadaşlarıyla irtibatta olmak iyi olur...

Neyse ben kaçak internetimle yine gereğinden fazla konuştum. :D
Tekrar geçmiş olsun diyorum...

Çınar dedi ki...

aslan Bey; Geçmiş olsun. Teşhisten pek emin olamadım aslında, endoskopi yapılmadı çünkü.

Senette teminat için verilmiştir yazıyor muydu hatırlamıyoruz. Dayım avukat, ona söyleyeyim bakalım ne önerecek. Senede güvenmese bu kadar israrcı olamayacağını söylemişti.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Leylak Dalı; teşekkürler yorum ve destek telefonun için canım. Geçti mi bilmiyorum hafifte olsa ağrıları var daha:(

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Asortik Krep;teşekkürler canım. Aynı fikirdeyim, seneye birşeyler düşünüyorum peşini bırakmayacağım...

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Nur'cum; ahh anlatamam neler yaşadığımı. İnsanın çocuğundan uzakta olması yeterince zor bir de sağlık sorunu yaşanınca çok zor gerçektende.

Çok teşekkürler iyi dileklerin için.

Sevgiler canım

Çınar dedi ki...

neduk; Amin,Allah sağlık sorunu vermesin. Çok haklısın çocuk yetiştirmek her bakımdan zor. Hele de uzakta olunca...

Sevgiler canım

Çınar dedi ki...

mr_lonely; en küçük bir şüphede tecrit ediyorlar hastayı bu da öyle can sıkıcı birşey ki anlatamam.

İstediğin gibi küfredebilirsin yurt sahibine, sana benden izin:) o bunu çoktan haketti. Onun hakkını gaspetmeyi istememiştik çünkü, sadece iki tarafın da haklarını gözeten bir orta noktada anlaşalım istedik.

Yurt, ders çalışma ortamı sağlamak açısından daha iyi olabilir haklısın ve siz bunu ne güzel değerlendirmişsiniz arkadaşlarınla, tebrik ederim.

Teşekkürler yorumun için

Sevgiler

Zeugma dedi ki...

Ne kadar kötü şeyler yaşamışsınız siz öyle..
İnanmıyorum :(
Yurt sahibinin Alper için hiçbir şey yapmadığı gibi bir de senet peşine düşmesi inanılmaz gerçekten..
Asortik Krep'in söylediği çok doğru..
Bence sadece yurdun adını başlık alarak bir post hazırlayıp anlat ve nete girenler tıkladığında anında görsünler..
Çok çok geçmiş olsun..
Hepsi geçecek bunların. En kısa zamanda hem de inşallah..
Sevgilerimle..

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

sevgili Çınar
o mesafeleri nasıl sabırla aştığını tahmin edebiliyorum. hemen davranmakla çok isabetli bir karar vermişsiniz. Böylesine duyarsız, bilinçsiz yönetim görmedim duymadım dicem olmayacak. HEP DUYUYORUZ- HEP GÖRÜYORUZ :(
Evladınıza geçmişler olsun , aslan beyin yazdıklarına katılıyorum. üzerine gidin birazda araştırın. pabuç bırakmayın bu yüreği taş olmuş DUYARSIZ ADAMCIKLARA !! İyi habrleri takip etmek dileğimle.. güzel haftalar aydınlıklar diliyorum

sufi dedi ki...

Sevgili Çınar'cım;
O çıkışı olmayan,aradığımız şeyi bulamadığımız, görmek isteyip de göremediğimiz rüyalardaki kabuslarımız benzeri günler yaşamışsın canım.Sana ve tüm ailene geçmiş olsun.Domuz gribi olmadığına dair düşüncene ben de katılıyorum bu tür fantaziler uyutma politikalarının bir parçası gibi görünüyor.Yurt sahibine ise söyleyecek söz bulamıyorum canım sevgilerimle.

Çınar dedi ki...

Zeugma; çaresizlik çok kötü birşey gerçekten de. Hele yabancı bir şehirde elinde bavulunla akşam nerede kalacağına karar vermek için gelişmeleri beklemek zorunda olmak çok kötü:( Hep evsizler, sokakta yaşayanlar geldi aklıma, biz hiç düşünmezmişiz onların neler hissettiklerini, şimdi anlıyorum. Cebimde param, istediğim otelde kalma şansım varken bile akşam nerde kalacağım belirsizliği, tüm yaşadıklarımın yanında ayrıca stres yarattı bende...
Diğer arkadaşların da önerdiği gibi, yurdu deşifre etmeye (başka düşüncelerimizin(!) yanısıra) kararlıyız ama oğlumuz ordan ayrıldıktan sonra yapacağız bunu.

İyi dileklerin için teşekkürler canım, sevgiler.

Çınar dedi ki...

birdutmasali'm; üzerine gidip araştıracağız hem de her yolu deneyerek ama şu anda oğlum orda, onun tedirgin edilmemesi için erteliyoruz.

İyi dileklerine çok teşekkürler canım.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

sufi'cim; teşekkürler canım, haklısın tam bir kabustu, herşeyi yazamadım burada.

Aynen senin gibi düşünüyorum. Domuz gribi de diğerleri gibi, bir uyutma politikası sadece. Biz cambaza bakarken atı alan üsküdarı geçiyor.

Sevgiler

NALAN dedi ki...

çok geçmiş olsun,
çok üzüldüm alper için acil şifalar diliyorum..
böle insanlıktan yoksun insanlarla karşılaşmanız talihsizlik olmuş..
Çoçuğuna yaşı kaç olursa olsun anne babanın istediğin zaman ulaşamamak her daim zor olsa gerek.
tekrardan çok çok geçmiş olsun...
öpüyorum
sevgiler...

Çınar dedi ki...

NALAN;çok teşekkürler canım. Nerden de karşılaşmışız bilmem bu insanlıktan yoksun insanlarla.

Anne baba için çocuk kaç yaşında olursa olsun hiç farketmiyor. İhtiyacı olunca ulaşamamak çok zor.

Sevgiler canım

Belgin dedi ki...

Cinar ablam, cok cok gecmis olsun, cok üzüldüm okuyunca. Insallah simdi daha iyidir. Isyerindeyim, fazla uzun yazamiyorum, kusura bakma ablam..
Sevgilerimle

Çınar dedi ki...

Belgin'im; çok teşekkürler canım şimdi daha iyi ama tamamen geçmedi ağrıları:(

İyi çalışmalar canım

Sevgiler

sibel dedi ki...

Senelerce çektiğim gastritten,meyan kökü sayesinde kurtuldum ve çok kişiyede tavsiye ettim,herkes çok memnun.Bir tatlı kaşığı meyan kökünü bir kupa kaynar suya koyup onbeş dakika demleyin.Sonra süzün sabah aç karnına yarım çay bardağı,akşam yatarken yarım çay bardağı için .Üçüncü günde farklılığı hissedeceksiniz.Oğlunuza çaok geçmiş olsun .ANNELİK BÖYLE BİŞEY.sevgiler.

aysegul dedi ki...

Canım Çınar ablacığım,çok geçmiş
olsun.Hastalıkta bile bir sürü
tadsız olaylar olmuş,çok üzüldüm.
Alper'in bir an önce şifa bulmasını
diliyorum.Tıp çok ilerledi,çok iyi haberlerinizi bekliyoruz.
Sevgilerr

Çınar dedi ki...

sibel;hoşgeldiniz, meyan kökünü deneyeceğim oğlumda teşekkürler.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Ayşegül; canım benim, sanırım yanlışlıkla sildim yorumunu.
Teşekkürler iyi dileklerine.

Sevgiler canım, öpüyorum seni.

Yazmak Keyiftir dedi ki...

Sevgili Çınar Annee !
Sadece hoş geldin diyeyim dedim. Başın kalabalık.
Sevgiyle..

Çınar dedi ki...

Ali İkizkaya; hoşbuldum canım kardeşim hoşbuldum.

Ahh! bir bilsen ne kalabalıktı,daha doğrusu ne sıkıntılıydık. Neyse şimdi daha iyiyiz, en azından bayram sonuna kadar yanımızda. Gidene kadar biraz daha iyileştiririz umarım.

Sevgiler