9 Haziran 2010 Çarşamba
HASAN ÖĞRETMEN ( 2. Bölüm )
At arabasının yaşlı sürücüsü alnından süzülen ve yüzündeki derin kıvrımlardan yol bulup akan terleri sildi elinin tersiyle. Son bir kez daha asıldı dizginlere. Elindeki kırbacı şaklattı havada “Dehaa” diye bağırarak. Atlar adamın sesinden mi, havada yankılanan kırbaç sesinden mi ürkmüşlerdi bilinmez... Hızla atıldılar ileri doğru. Aynı dizginle bağlı olduklarından habersiz birbirleriyle yarışarak, hırlaya hırlaya koşturmaya başladılar. Hasan arkada daha bir sıkı yapıştı tahta bavuluna ve at arabasının tahta korkuluklarına…
***
Muhtarın okul diye gösterdiği kerpiç binanın içinde ne sıra, ne kara tahta, ne de burasının okul olduğunu düşündürecek herhangi bir şey vardı. Bırakın sırayı, tahtayı, yıkık dökük bu harabenin bir kapısı bile yoktu… Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu Hasan öğretmen, büyük umutlarla geldiği bu yabancı köyde…
Dilekçeler yazdı ilgili makamlara durumu anlatan. Okullar açılmak üzereydi ve henüz olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Sonunda iş başa düştü. Muhtara köydeki gençleri toplayıp okula getirmesini söyledi. Köy enstitüsü mevzunu olduğu için elinden her iş geliyordu Allah'tan. Kolları sıvadı. Önce ahırı andıran bu kerpiç yapıyı onardı... Zeminini toprak ve saman karışımından hazırladığı çamurla sıvadı ve duvarları bembeyaz kireç boyayla badana yaptı köy delikanlılarının da yardımıyla. Sonra okulun etrafını taş bir duvarla çevirdiler. Kasabaya giderek eşyaları yenilenen bir okulun kırık dökük masa ve sıralarını at arabasına yükledi köye getirdi. Önce getirdiklerini bir güzel tamir edip cilaladı. Bir odayı, kara tahtası, sıraları, öğretmen masası, masanın tam arkasında duvara astığı kocaman Atatürk resmiyle sınıf haline getirdi. İkinci odayı masa - sandalye ve tam karşı duvara ansiklopedi ve kitaplarla doldurmaya çalıştığı bir kitaplık yerleştirerek kendisi için müdür odası yaptı. Okulun hem tek öğretmeni hem müdürüydü artık. Birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar bütün öğrencilere aynı sınıfta ders verecekti.
***
Hasan üçüncü odasını da evi olarak kullandığı okuldan, kasabaya gitmek için özenle hazırlanarak çıktı. Çeşmenin başında su doldurmak için bekleşen kızların hayranlık dolu kaçamak bakışlarını, kıkırdaşarak kendisiyle ilgili konuştuklarını duymamış, onları hiç görmemişçesine kendinden emin, köy çeşmesinin önündeki su birikintisini taşlara basa basa sekerek geçerken, dudağının kenarında çapkın bir gülümseme belirdi. Gördüğü ilgiden oldukça memnundu...
Herhangi bir araç bulmaktan umudunu kesince köyün çıkışına kadar yürüyüp, Kızılırmak’ı kayıkla geçmiş, sonrasında da kasabaya kadar da yürümeye karar vermişti. Yazın bu son günlerinde hava oldukça sıcak ve bunaltıcıydı ama Hasan’ın umurunda bile değildi. O mutluydu. Ve biraz da heyecanlı… Ellerini cebine soktu keyifle. Ayağının ucuyla bir taş fırlattı toprak yolun tozunu savurtarak… Memleketinin yaylalarından yanık bir türkü düştü diline…
DEVAMI VAR
nurten y tartaç
Binlerce öğretmenden biri Hasan öğretmen ve çok güzel anlatım senin elinden.
YanıtlaSilDevamını merakla bekliyorum canım arkadaşım.
Sevgiyle....
Canim cinarim,
YanıtlaSilben cok sabirsiz oldugum icin ilk bölümünü okumamistim hikayenin."Bitirsin öyle okuyayim" dedim. Ama bu gece dayanamadim, ikisini birden okudum. Hay okumaz olaydim:)Simdi bekle dur o tozlu köy yolunda, Hasan ögretmen gelsin diye:)
Canim öyle güzel yaziyorsun ki insan kendini oracikta hissediyor.
Bütün hikayelerin güzel zaten ama bu hikayen beni bir baska sardi.
Belkide ilk egitimimi o degerli köy ögretmenlerinden aldigimdandir.
Kendimi birebir icinde buldugumdandir.
Merakla bekliyorum.
Senide kocamaaaan öpüyorum.
Birde iyiki seni tanidim ben. Cok mutluyum.
Du bali nolcek...
YanıtlaSilDevamını heyecanla beklediğim arkası yarınlar gibi.Tadı damağımda,bekliyorum.Çok keyifli.Sevgilerimle..
YanıtlaSilÇınar ablacım,
YanıtlaSilböyle devamı var, arkası yarın diye diye... kandırıyorsun biraz bizi.
Çok bekliyoruz, merak ediyoruz ama :)
Sevgilerimle.
Nur; gezi bitti ve evine döndün sanırım, hoşgeldin.
YanıtlaSilTeşekkürler canım
Sevgiler
sünter'im; nerelerdesin sen canım benim özlettin kendini. Birkaç kez telefon ettim ulaşamadım. Ayci Almanya'ya döndüğünüzü söyledi. Umarım bir parça olsun alışabilmişsindir Ayci'nin yokluğuna.
YanıtlaSilBu kez çok bekletmeyeceğimi sanıyorum:)) Ne de olsa tozlu yollarda yürüyüp durmak Hasan Öğretmeni de sıkacaktır, bir an önce gideceği yere ulaştırmak gerek:))
Ben de; hem seni hem de güleryüzlü sıcacık aileni iyi ki tanıdım. Hepinizi çok sevdim.
Kucak dolusu sevgiler herkese
Ramazan Bey; :)) olcek olcek te du bali noolcek. Ben de bilmeyon daha:))
YanıtlaSilSevgiler size ve eşinize
EBRULİ'm; teşekkürler canım benim.
YanıtlaSilSevgiler
Sittirella'm; :))) canım benim, gözüm rahatsızlandı o nedenle biraz uzadı arası. Bu kez çok bekletmemeye çalışacağım :)
YanıtlaSilSevgiler
MERHABALALR ÇINARcığım,
YanıtlaSilben bu dönemler içinde pek sabırsız bir karakter oldum sanırım !!!!!
en çok özlediğim sayfalardan olduğundan merkla bekleyenlerdenim :))))
unutma lütfen.
sevgiler güzelliklerr....
Hadi o zaman...
YanıtlaSilCanım Cınar ablacım, her ıkısını
YanıtlaSilbırlestırıp tekrar okudum. Harrrıka
gıdıo..sonucu merakla beklıycem.
opuyorum...sevgılerrr
Herkes gibi akıcı öykünün devamını büyük bir merakla bekliyorum Çınar hanım. Sevgilerimle..
YanıtlaSilbirdutmasali'm; duygular karşılıklı yokluğunda ben de seni çok özledim ve o rengarenk şahane sofralarını. Gerçi gecenin bir yarısında kendimi mutfakta buzdolabını karıştırken bulmama neden oluyordu ama değer :))
YanıtlaSilSevgiler
aysema'm; :)))) du bakem biraz
YanıtlaSilSevgiler
ayşegül'üm; teşekkürler canım benim
YanıtlaSilÖptüm
JİVAGO; teşekkürler
YanıtlaSilSevgiler
Ben şimdi gelebildim Çınarcığım..
YanıtlaSilBurada kalmıştım..
Böyle daha mı zevkli ne? :))
Beklemeden hemen devam...
Çok heyecanlı. Number3'e geçiyorum şimdi..
Sevgiler...
Zeugma'm; teşekkürler canım:))
YanıtlaSilSevgiler