5 Aralık 2009 Cumartesi

ANNE OLMAK 6





 

 

 Çocuk Esirgeme Yurdu’ndan arayan görevli, “Bir sorunumuz var.” demiş.  

Siz Selma’ya koruyucu aile oldunuz ama onun bir yaş büyük bir de ablası var biliyorsunuz. Kardeşi gittiğinden beri ağlayıp duruyor. Yemeden içmeden kesildi. Kardeşini istiyor, hiçbir şeye ikna edemiyoruz.

“Ne yapabiliriz ?” demiş Sevgi teyze ve İsmail amca.

“Böyle olmayacak hastalanacak çocuk, ya Selma’yı getirin ya da ablasını da alın.” demişler.  

Şaşırıp kalmış karı koca ”Bu yaştan sonra iki çocuğa birden nasıl bakarız, ne yaparız..? Onlara bir yuva verelim derken bu işin üstesinden gelemezsek ne olacak? Birkaç yıl sonra genç kız olacaklar ve biz daha da yaşlanacağız, ya iyilik yapalım derken... ” falan diye düşünmüşler, doluya koymuşlar almamış boşa koymuşlar dolmamış ama bu kara kara bakan, buğulu gözlü yavruyu geri vermeye de kıyamamışlar.

 “Neden olmasın? Biz kalkarız bunun da altından, ayırmayalım iki kardeşi.” demişler sonunda ve ablasını da alıp gelmişler eve.

Abla kardeş çok mutlu olmuşlar bir arada olmaktan ama bu sefer de aralarında kardeş dayanışması kurup, karı kocaya hiç yanaşmamışlar hatta cephe almışlar.

Yemek saatinde hazırlanan masaya oturmuyorlar, yemekten sonra mutfaktan kuru ekmek alıp odalarında yataklarının arkasına saklanıp orada yiyorlarmış.

Önceleri ilgilenmiyor görünmüşler olmamış, birlikte yemek yemeleri gerektiğine ikna etmek için yollar denemişler, olmamış. Bir süre masada onlar için de tabak hazırlayıp bırakmaya başlamış Sevgi teyze unutmuş gibi.

Onlar mutfaktan çıkınca iki kardeş gizlice tabaklarını götürüp odalarında yiyorlarmış yemeklerini. Bir gece buzdolabından meyve alıp saklı saklı odalarında yerken izlemişler. Bakmışlar olacak gibi değil, bir psikologa danışmışlar.

 “Çocuk yuvasında yemek salonunda yedikleri için buzdolabı ve mutfak onlara yabancı kavram. Evin her bölümünün onlara da ait olduğunu hissettirin çocuklara.” demiş psikolog.

 Bir gün çocukları almış karşısına uzun uzun konuşmuş, anlatmış Sevgi teyze, “Burası sizin eviniz. Evdeki her şey bizim olduğu kadar sizin de. Bu buzdolabındaki her şey de sizin, istediğiniz zaman istediğiniz kadar alıp yiyebilirsiniz.” demiş.

”Çocuklar bir süre sonra onlarla yemek yemeğe alışmışlar nihayet. Çok uğraşmışlar çocuklara kendilerini sevdirmek, aileden olduklarını hissetmelerini sağlamak için…

*

“Ablası öyle böyle okulda derslerini başarıyordu ama Selma çok başarısızdı. Öğrenme güçlüğü var dedi doktor.” diye anlatmaya devam etti Sevgi teyze...

 

Devamı var

Nurten y tartaç

16 yorum:

  1. Her bölümünü çok duygulanarak okudum ve bu son bölümde tutamadım artık gözyaşlarımı.
    İnsan! insan olmak işte bu, sevgi yüklü,duygu yüklü, yüce gönül.
    Çınarcım dünya sanırım bu iki insan gibi olanların üzerinde duruyor. Hayran kaldım lütfen görürsen yada konuşursan sevgilerimi, saygılarımı iletirmisin. Şimdi şuralarda olsa sıkıca sarılasım geldi.
    seninde ellerine sağlık canım.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  2. Nur'um; gerçekten de onlar ve onlar gibi insanlar üzerinde duruyor sanırım dünya.

    Daha çok uzadı diye yazamadım bazı şeyleri. Evlat edindiği kızkardeşlerin, bir de yurda verilmeyen bir akrabaları taraafından büyütülüp evlendirilen ablaları varmış.Onu bulmuş, kardeşleriyle tanıştırmış ve yıllardır o da Sevgi Teyzelere gelip gider hatta günlerce kendi evlatları gibi onlarda kalırlarmış.Onun çocuklarından da torunlarım diye bahsediyor.

    Kızların babalarını da bulmuş, adam köprü altlarında yaşayan bir ayyaşmış. Kızların görüşmesini istemiş ama onlar reddetmişler babayla görüşmeyi.

    Gittiğimde görüşürüm mutlaka ve sevgilerini ileteceğim...

    Sevgiler canım benim

    YanıtlaSil
  3. Vallahi süper hikaye. Ne diyeyim. Bu aralar cümle kuramıyorum.
    Hikaye kurgu değil gerçekmiş. O zaman dua edelim bizde. Allah cennetini böyle insanların mekanı haline getirsin inşallah.

    YanıtlaSil
  4. mr_lonely: amin oğlum, amninn:)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Çınarcım;
    Sevgi teğzen ve İsmail amcanın hayata kazandırdığı bu 3 genç uğruna verdikleri emekler ve hizmetlerin karşılığında allah mekanlarını şu hayatta cennet etsin.Bu tür gerçek hikayeler; insanın taaa yüreğinin en hassas yerine dokunuyor, sevginin ince naif parmaklarıyla.Sağlık ve mutlulukla yaşayın herbiriniz inşaallah sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  6. Çınar hanım,hani bazı ana babalar vardır;tanırsın,bilirsin,
    sevgilerinin gücünü hissedersin de konuşamazsın,duygularını
    gösteremezsin; hani bazı hikayeler
    vardır;her insanın kendini bulduğu,
    hayatından kesitler taşıdığı, gözünde canlanır da hani yorum
    yapamazsın..işte bu yaşamakta olan
    öyküde onlardan...

    Elinize,yüreğinize sağlık!
    Dostlukla...

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Çınarcığım,
    Hikayenin son satırlarındaki görüşlerine aynen katılıyorum.Çok güzel bitimlemişsin gerçekten.
    Bu insanlar bakıp büyüttükleri, kendi canlarından kabul ettikleri bu üç çocuk için birçok gerçek anne babanın yaptığından daha fedakarca davranmışlar.Biraz zorluca olmuş ama emeklerinin karşılığını son derece güzel almışlar.
    O kadar güzel yazdın ve anlattın ki yazan ellerin dert görmesin. Çok çok güzeldi.
    Öpüyorum seni canım..
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  8. sufi'cim; ne güzel dileklerde bulunmuşsun diline gönlüne sağlık canım teşekkürler.

    Sevgiler bizden size...

    YanıtlaSil
  9. aslan bey; çok güzel yorumlamışsınız ben anladım sizi. Teşekkürler

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  10. Zeugma'm;güzel, beni yine şımartan yorumun için çok teşekkürler canım benim.

    Sevgiler,öpüyorum ben de...

    YanıtlaSil
  11. Az bile yazıyorum.
    Ve senin asla şımarmayacağını biliyorum sevgili Çınarcığım..

    İyi geceler diliyorum.
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  12. Zeugma'cım; çok tatlısın tekrar teşekkürler

    İyi geceler canım

    YanıtlaSil
  13. Sen bi tanesin Çınar ablacığım.
    Off yaa seni çok ama çook seviyorum
    veee iyi hafta sonları diliyorum.
    Sevgilerrr :))

    YanıtlaSil
  14. ayşegül'cüm, Ben de seni çok seviyorum canım kızım:) Sana da iyi hafta sonları.

    Sevgiler,öpüyorum seni

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Çınar !
    Sevgi Hanım mutludur ve İsmail Bey de bunu mutlaka biliyordur. Bu nasıl bir gönlü bolluk ki Sevgi Hanımlar kimleri basmışlar bağırlarına. Kah gözlerim doldu kah gözyaşlarımı sevincim kuruttu. Vallahi sanki karşımızda bir Kemalettin Tuğcu mu çıkıyor nedir. Yalnız sen de nasıl bu tarz bitmez hayata dair hikayeler var. İyi ki varsın ve bizlere anlatarak oturup düşünmemizi sağlıyorsun.
    Ellerine ve yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  16. Ali Bey; Hangimizin hayat hikayesi roman değildir ki?

    Bunlar alıştırma kendi ailemin romanını yazacağım bi 600 sayfa kadar olur:)) Kemalettin Tuğcu modunda

    Sevgiler

    YanıtlaSil

Yorumunuzu buraya yazabilirsiniz...