1 Şubat 2015 Pazar




                                       STILL ALICE                                 


İnsan beyni milyarlarca bilgiyi depolayan ve yeri geldiğinde bu bilgileri ilintili olgularla eşleştirip hatırlatan muazzam bir organ. Beyin; gelişmiş ve çok sistemli çalışan bir bilgisayardır diyebiliriz sanırım. Bir hatırlama organı olduğu gibi, aynı zamanda unutma organdır da beyin. Ve unutmak bence insana bahşedilmiş en güzel özelliktir. Bizde derin izler bırakmış ve aynı yoğunlukta hissetmeye devam edecek olsaydık, acısına dayanamayacağımız anılarımız, yaşanmışlıklarımız vardır hepimizin geçmişinde. Neyse ki zamanla unuturuz bazı şeyleri. Ya da unutmayız da ( ki; beyinde hiçbir bilgi yok olmazmış.) bilinçaltımızda en kuytu, en tozlu köşelere itekleriz hatırlamak istemediklerimizi. En olmadık zamanda karşımıza dikilip paslı bir bıçak gibi kalbimizi deşelese de o anılar, zamanla etkisini yitirir, eskisi kadar canımızı yakamazlar. Geçmişimize ait bazı olay, anı veya kişileriyse hiç hatırlamayız.

Normal şartlarda beynin öğrendikleri ve hatırladıkları yanında unuttukarı çölde kum tanesi kadarmış. 

Unutmanın hastalık derecesinde olduğu, hastalık olduğu durumlar var bir de. 


Alzheimer   ...


Alzheimer genel olarak yaşlılarda rastlanan bir unutkanlık (bunama) hastalığı. Ama bu hastalık daha genç yaşlarda da görülmekte. 

İşte genç sayılabilecek bir yaşta Alzheimer'a yakalanan Alice'in yaşadıklarını anlatıyor " Still Alice " filmi. Güzel bir film. İzlemenizi öneririm...

***
Birgün sizin için önemli olan isimleri, kelimeleri, anları unutmaya başladığınızı düşünün.

En sevdiklerinizin, eşinizin, çocuklarınızın ismini ve hatta bir gün kendi isminizi bile hatırlayamadığınızı bir düşünün.

Hergün yürüdüğünüz yolda kaybolduğunuzu, kendi evinizde banyonun yerini bulamadığınızı, hergün yaptığınız rutin işleri yapmayı unuttuğunuzu, hangi gün, ay ve yılda olduğunuzu hatırlayamadığınızı düşünün...

Eş ve çocukların gözünde, gittikçe ağırlaşan bir tabloda seyreden bu hastalık karşısında yaşadıkları; panik, endişe, korku ve bıkkınlığı görmek çok üzücü olmalı...

Hastalığın başlangıç aşaması, yani henüz bazen unutup bazen gündelik hayatı devam ettirebilirken yaşananlar ve kendi beyninde olup bitenin farkında olup ama buna engel olamamak ve kabullenmek gerçekten çok zor olmalı. 

***

Alice Howland, ünlü bir dilbilim profesörüdür. Kendisine Alzheimer başlangıcı teşhisi konduğunda tüm hayatı değişecektir.

Ve bu hastalıkla başetmenin yollarını arayacaktır.

Filmin başrollerinde: Julianne Moore, Alec Baldwin oynamakta.


6 yorum:

dilekce54.blogpot.com dedi ki...

Unutmadığım şeyleri nerede saklıyorum acaba zira buaralar hatırlamak zor oluyor benim için :(

Çınar dedi ki...

Dilekçe ; farklı bir dönemden mi geçiyorsun acaba Sevgili Dilek? Ben de unutkanlık yaşamıştım bir ara ama geçti :)

Geçmiş olsun

Sevgiler

Zeugma dedi ki...

Unutkanlık, yapacak çok fazla işi olmaktan, çok düşünmekten kaynaklı gençlerin de sıklıkla yaşadığı bir durum. Ama Alzheimer bambaşka. ebek bakmaktan daha zorlu bir süreç yaşatıyor hasta yakınlarına.
Filmi en kısa zamanda seyretmek istiyorum.
Ellerine sağlık, kısa ama öz, bilgilendirici bir yazı olmuş.
Sevgiler..

Zeugma dedi ki...

Panel'den Yerleşim'e girip Blog Kayıtları kutucuğuna tıkla ve Paylaşım Düğmeleri butonuna işaret koy lütfen.
Bu yazıyı Google+1 e gönderecektim, bulamadım..

Çınar dedi ki...

Zeugma; Alzheimer, temelde unutmakla ilgili olmakla birlikte, unutkanlıktan çok farklı bir hastalık elbette, senin de söylediğin gibi. Alzheimer hastasının bakımı gerçekten çok zor bunu yakın iki arkadaşımda izledim. Hele hastalığın ileri aşamasında artık evde bakımın mümkün olmadığı bir hastalık bu. (Bu konuda bir yazı yazmıştım geçmişte ama bulamadım sanırım silmişim.:))

İkinci yorumunda söylediklerini yaptım becerebilmiş miyim :)

Yine birşey öğrendim senden tekrar teşekkürler canım

Sevgiler

Zeugma dedi ki...

Paylaştım bile.
Tabii ki olmuş. Tebrikler:)