7 Ocak 2015 Çarşamba

ALO KAYSERİİ! ÇIK ARADAN ...




Teknolojinin gelişme hızı başımı döndürüyor.

Daha dün değil miydi şehirlerarası telefon konuşması yapmak için saatlerce beklediğimiz..?

 (Ooo ! Dün dedim ama hesap ettim de, 40 yıldan fazla zaman geçmiş  😁 Hayret o kadar olmuş mu..? Oysa dün gibi sahiden de. ;) )


Bekleyip bekleyip de uykumuz gelip yattıktan sonra mesela gece saat üç de zır zır öten telefon sesiyle yataktan fırladığımız zamanlar...


Telefonun öteki ucundaki ses;


- Alo Kayseri bekliyor musunuz efendim..?


- Bekliyordum da bağlanmaz artık diye iptal ettirmiştim hanımefendi.


- Kayseri numaranız hazır. Konuşun lütfen.


- Aman hanımefendi bağlamayın lütfen. Yaşlılar, bu saatte uyanmasınlar...


demenize kalmaz, cazur cuzur kanal sesleri arasından seslenirdi, mesela yaşlı anneniz - babanız telaşlı, nefes nefese aynı zamanda da uzun süredir duyamadığı sesinizi duymanın heyecanıyla. Araya başka konuşmaların karışması ve kanalın o kendine has, kuş cıvıltılarını (!) andıran cızırtıları arasında ne kadar duyuyorsa sizin sesinizi artık. Sizse mutlusunuzdur yine de çünkü kaç gündür bu görüşmeyi yapmak için bekliyor ama bir türlü gerçekleştiremiyorsunuzdur. Kanal arızalı, kesintili ya da çok yoğundur hep. Bu nedenle şehirlerarası memuresiyle aranızda şöyle bir konuşma geçmiş olması olasıdır. 


- Beyefendi sabah yıldırım bir İstanbul istemişsiniz ama kanallar arızalı olduğu için bağlayamıyoruz, iptal ediyorum. İsterseniz daha sonra tekrar yazdırabilirsiniz.

 ( yazdırmak mı ne demekti? Konuşmak istediğiniz şehir, konuşmak istediğiniz yakınınızın telefonu ve sizin telefonunuzun kaydedilmesi ve sıraya konulması.) Bunun için 03 Şehirlerarası servisini aramanız gerekirdi. 

ve;


- Buyrun şehirlerarası, ben (mesela) 123 derdi, o yumuşacık ama mekanik ses. (Her memurenin bir numarası olurdu, okulda olduğu gibi ve aboneyle görüşürken numarasını bildirmek zorundaydı. Numarayı söyememenin cezası vardı.)


- Bir Adana yazdırmak istiyorum hanımefendi. Acele olsun. (Normal, acele ve yıldırım olmasını isteyebilirlerdi aboneler. Ücretlendirme ona göre yapılırdı. Eğer yıldırım konuşma isteği fazlaysa, normal konuşma isteyenlerin o konuşmayı gün içinde gerçekleştirmeleri çok zor, hatta imkansız gibi bir şeydi. )


-Adana acele  konuşuyor çok beklersiniz efendim.


-Öyle mi? Peki acele olsun o halde. Ne kadar beklerim?


-Takriben 2-3 saat...

 Demişse eğer memure taa sabahtan, bu, muhtemelen telefonun başında akşama kadar bekleyeceksiniz demekti. 

Şehir merkezlerine ulaşıp aboneyi istediği telofon numarasıyla buluşturmak bir derece kolaydı da, ilçelere, köylere ulaşmak eni konu uğraş isterdi... 


-Mersinn alocumm...


Gürültülü kanalda çağrıya ses veren, kesik kesik derinden bir ses duyulur,


- Ankara kulağımı patlattın, söyle arkadaşım.

 (Zaten cızırtılı kanallarda karşı merkeze sinyal göndermek rahatsız edici olabiliyordu tabii.)

Ayrıca kanallarda;

 Ankaraa çık aradan. 

Mersinnn!!! Bir Silifke bağlar mısın?

Bana bir hat versene...

 Alocuum, yarım saattir bekliyorum, uyudun mu? 


gibi diyaloglar yaşanabilirdi.

Evinde telefon olmayanların (Ki bir çok evde yoktu.) başka şehirlerdeki yakınlarıyla telefonla konuşması ise daha zordu. PTT merkezine gider saatlerce ayakta beklerlerdi telefonun bağlanması için.

09 Beklemesin Servis açıldığında çağ atladık sanmıştık. Dile kolay (mesela) İstanbul'la konuşmak istiyordunuz, kendi telefon numaranızı, görüşmek istediğiniz İstanbul numarasını veriyordunuz santral memuresine;


- Bir dakida efendim. diyordu ve siz daha telefonda beklerken


 bağlayıveriyordu görüşmek istediğiniz kişinin telefonunu. Mucize gibi... 


Şimdi kulağımıza yapışık gezdiğimiz akıllı mı akıllı telefonlarımızla; yatarken, otururken, evde, işte, okulda, yolda, durakta hatta yemek yerken bile sürekli konuşuyoruz, bu kadar çok konuşurken aynı derecede yalnızlaştığımızı fark etmeden. Yanı başımızdakini görmüyor, selam vermiyor, yakınlarımızla karşılıklı oturup sohbet etmiyoruz...

nurten y tartaç 


(Bir sonraki yazımda, 01 Bilinmeyen Numaralar Servisi'nin (118) kardekslerden bilgisayarlı sisteme geçişini anlatmak istiyorum.) 









6 yorum:

Handan dedi ki...

Ah zamanda yolculuk yaptırdın bana:-)

Bir de sokaktaki tek telefonlu evsen, koşarak gidip komşuları telefona çağırmak vardı, Resmiye Teyzee, Almanya'dan arıyorlar, koş:-)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Biz ne kadar sağlam bir kuşağız ki yaşamımızın yıllarında bu kadar hızlı bir değişime kolaylıkla uyum sağlıyoruz.
02 arıza servisi :))
Tel. arızası yazdırıcaktım araya karışan bir erkekle 43 yıldır beraberim...

Çınar dedi ki...

Handan; evett bir de o vardı di mii :) Bir iki derken isyan ederdi artık telefonlu komşu, konu komşuyu telefona çağırmaktan :)

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Yaşamın kıyısında; aaa arıza memuru muydu eşin? Meslektaş sayılırız yani :)

Allah daha uzun yıllar birlikte elele olmak nasip etsin canım.

Sevgiler

Hamiyet Akan dedi ki...

Geçmişe götürdünüz bizi :) Evimize telefonun gelmesini hatırladım şimdi ne büyük heyecandı. Harika bir yazı olmuş.

siyah kuğu dedi ki...

Telefon ahizesini bir kaldirirsin iki kisi konusuyor . biri bizi dinliyor misali:) cok hos bir yazi olmus sevgiler