13 Aralık 2012 Perşembe

SİZ SİZ OLUN ...



Gelip gidip derdini anlatıyorsa bir dostunuz, bir süre sonra sadece dinlemekle kalmayıp fikrinizi de söylemeye başlarsınız doğal olarak. Her ne kadar nam salmışsanız da dostlar ahbaplar küçük ve büyükler arasında, ahkam kesmeden iyi  dert dinlediğiniz  konusunda :) ve ağlama duvarı gibi görünseniz de karşıdan bakınca, insansınızdır ya nihayetinde,  mantığınız ve duygularınız  isyan etmeye başladığından, dayanamaz konuşursunuz konu hakkında. Bunca yıllar içerisinde edinilmiş deneyimleriniz sayesinde, eleştirileriniz nalına da mıhına da olsa da,  kıyısından köşesinden dahil ediliverirsiniz konuya.  İşte bu andan itibaren durum tehlikeli bir hal almaya başlar. Artık dostunuz, sadece içini boşaltmak, rahatlamak için derdini anlatmaktan öte, "hıı! sence de öyle değil mi? Haksız mıyım? Söylesene sen olsan ne yapardın Çınar? " gibi sorularla konunun göbeğine yerleştiriverir sizi.  Daha dikkatli konuşmak gerektiğini anlarsınız o zaman neyse ki...

Konu; boşanma aşamasına gelmiş bir evliliktir.  "Aman! iyi düşün. Herşeyi eni konu ölçüp biçtin mi? Yapabilecek misin bunca yıldan sonra ? " dersiniz, demek istediklerinizin ötesine geçecek anlamlar barındırmaması için kelimelerinizi özenle seçerek.  Çünkü bilirsiniz ki; onay beklemektedir verdiği kararın doğruluğu üzerine.  Çok haklıdır aslında.  Bırakın yirmibeş yılı,  yirmibeş günü birarada nasıl geçirdiklerine şaşarsınız  bunca yıllık arkadaşlığınız sırasında  zaman zaman eşiyle ilgili anlattıklarını dinlediğinizde.  Yaşadıklarından çok etkilenir ve bir kadın olarak isyan edersiniz,  her konunun iki yüzü olduğunu artık çok iyi bilecek bir yaşta olmanıza rağmen. 


Şahit olduklarınız vardır aslında arkadaşınıza hak vermenizi gerektiren. Dayak yemektedir bu kendi dünyalar güzeli, salak kadın. (bu kendisi için sürekli kullandığı sıfat. Benimle ilgisi yok )  İki kere kulağını patlatmış, defalarca vücudunu ezikler çürükler içinde bırakmış, son olarak da kolunu kırmış olan kocasına boşanma davası açmıştır ve kesinlikle geri dönmeyeceğini söylemektedir.  İçinizden, "çok geç bile kalmışsın.  Neyse ki, başına daha büyük birşey gelmeden kurtulacaksın." deseniz de, "emin misin? " diye sorarsınız israrla " Deli misin be Çınar? Öldürse dönmem artık, tövbe. "  der o da israrla...


Duyarsınız ki; geri almıştır boşanma dilekçesini. "Hakkında hayırlısı olsun"  derken, içinizden O'nun adına kaygılanmaya devam edersiniz...


Yanılıp da ileri geri konuşmadığınız için aklınızı sevmiş :) ve ataların  "karı kocanın arasına girilmez"  sözünün ne kadar doğru olduğuna birkez daha şahit olmuşsunuzdur...





14 yorum:

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...


Bu konuda konuşulacak niceee şeyler var bilirsin Çınarcığım !!!

ama susma hakkımı bende kullanmak istiyorum
Hemde fena halde önyargımı kullanıp ! ''böyle kadınlara ''
canım kanım olsa değeri olmaz diyerek !!


AFFOLA !

NzlGl dedi ki...

Birkaç kere fikrimi söylemiş sonra en kötü insan ilan edilmiş biri olarak yine akıllanmadım.
Susmam gereken yerde yine fikrimi söylerim yine kötü olurum:(

Esin Bozdemir dedi ki...

Özel hayatlara asla karışılmaması ve karıştırılmaması taraftarı oldum hep!Çünkü artık ben de iyice anladım ki -istisnalar olsa da!- insanoğlu karmaşık bir varlık!dengesizlik, tutarsızlık, iradesizlik ve değişebilirlik gösterebiliyor!.sonuçta herkes tercih ettiği hayatı yaşıyor!yoldan dönmek de yola devam etmek de sadece ve sadece kendi iradesi ile olmalıdır!.. Bu anlamda ilşkiler noktasında olası, o ince sınırların! aşılmasına yönelik mesafeleri ayarlamak da yine tarafların elindedir öyle olmalıdır!.(anlatılanların dışında bambaşka bir dünya da yaşanabilir! bunu ancak o çatının altındaki 2 kişi bilebilir!)

Atalarımızın sözleri değerlidir!kulak ardı etmemek gerek!siz doğrusunu yapmışsınız:)

sevgiler, esenlikler dilerim...

siyah kuğu dedi ki...

Selamlar , yuvamı bulup geldiğiniz için çok mutlu oldum bende sizi ziyarete geldim ,öncelikle çınar ismini çok seviyorum , hikayemde çok düşündüm bu ismi kullanmayı çok düşündüm.
konuya gelince şöyle düşünmek lazım , sahip çıkacak kimsesi olmayabilir ve kendi kendine sahip çıkabilme güzüde yoksa geri dönmek kolay gelmiştir.
Bir çok kadın elin evini silip süpürürüp beş kuruş paraya tamah edeceğime kendi evimi silerim sopamıda yerim başkaları itip kakacağına kocam iter kakar diye düşünen insanlar var onlarada saygı duymak lazım ,fakat şu varki böyle insanlar artık kendilerine yardım eli uzanmayacağınıda bilmeliler.

Bazı kadınlar eşleri için, ölsün kurtulayım diyor sonra bir an geliyor dayanamıyorsunuz ve sizde aa böyle yapacaksa ölsünde kurtul diyorsunuz ancak size dönüp aa kocam için böyle deme evimin direği diyebiliyor .
Bir kaç zaman sonra yine eşi için öyle dediğinde hiç bana söyleme sorun senin sorunun. ip atlayanın elindedir ister atla istersen un ser:)
Haksızmıyım ? kelimeside aslında haksız bir yanı olduğunu bilirde birilerinin onu haklısın diyerek vicdanını kandırmasıdır:) çokmu yazdım ne:)) Bol muhabbetler, sevgiler.

Çınar dedi ki...

Bir Dut Masalı - nUnU ; anladım :)
çok haklısın "kendi düşen ağlamaz" demek dışında söylenecek birşey yok böyle durumlarda.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

NzlGl ; :)) Çok iyi niyetlisin ve iyi niyetinin kurbanı oluyorsun demek ki:)
Susmak mı, fikrini söylemek mi daha doğru bilmiyorum ama böyle durumlarda tarafsız davranmanın ( yönlendirmemenin) en iyisi olduğunu düşünürüm ben.

Sevgiler

Çınar dedi ki...


E S M İ R ;

"istisnalar olsa da!- insanoğlu karmaşık bir varlık!dengesizlik, tutarsızlık, iradesizlik ve değişebilirlik gösterebiliyor!."

tam da bu nedenle, bunu artık yıllar içerinde edindiğim deneyimlerimden anladığımdan, özellikle evlilik ilişkilerinde akıl vermek, yol göstermek ne kadar tehlikeli biliyorum. Bu nedenle de bana yansıyan kadarıyla arkadaşımın yaşadıkları beni ne kadar üzse de O'nu dinlerken/konuşurken/ çok dikkatli davranmaya özen gösterdim hep. İyi ki de öyle yapmışım. Asla, dedikten kısa bir süre sonra eşiyle barıştı. (Kocana dönmelisin yanlış yapıyorsun da demedim ama. İçimden de olsa onayladım ayrılma fikrini aslında.)

İyi mi yaptı..? Bana sorarsan..? Asla... Çünkü her duyduğumda şiddetin dozu artıyor. Bu da beni O'nun adına korkutuyor.

Ama bu O'nun hayatı ve karar vermesi gereken tek kişi de O.

Ve dediğin gibi bir evlilikte gerçekte ne yaşandığını ancak o iki kişi bilir...

Sevgiler

Çınar dedi ki...

siyahkuğu ; hoşgeldin Siyah Kuğu. Senin ismin de çok güzel :)
Ben de seviyorum Çınar ismini:) Ve ulu çınar ağaçlarını:)


:))) sıcak içten yorumun için teşekkür ederim öncelikle.

Haklısın aslında, dışardan ahkam kesmek çok kolay. Herşeye boyun eğip oturan pekçok kadının, arkasında güvenip sığınabileceği kimsesi yok.

Senin de dediğin gibi;

"Bir çok kadın elin evini silip süpürürüp beş kuruş paraya tamah edeceğime kendi evimi silerim sopamıda yerim başkaları itip kakacağına kocam iter kakar diye düşünen insanlar var onlarada saygı duymak lazım ,fakat şu varki böyle insanlar artık kendilerine yardım eli uzanmayacağınıda bilmeliler."

diye düşünenler de var belki. İşte böylelerini anlamam mümkün değil.


(http://nurmer.blogspot.com/2012/02/kadinin-adi.html )

Yukarıda daha önce yazdığım bir yazımın linkini veriyorum. Yine koca dayağı yiyen iki kadını anlatmıştım o yazımda. Birisi arkadaşımın evinde çalışan temizlikçi kadındı. Kocasının evini temizlemek yerine başkalarının evinde hizmetçilik yapmayı tercih etmişti ve bununla gurur guyuyordu. Yaşam hikayesi ve dik duruşuyla beni çok etkilemişti. Okursan çok sevinirim:)

"Bazı kadınlar eşleri için, ölsün kurtulayım diyor sonra bir an geliyor dayanamıyorsunuz ve sizde aa böyle yapacaksa ölsünde kurtul diyorsunuz ancak size dönüp aa kocam için böyle deme evimin direği diyebiliyor ."

:)))) Evett bir de böyleleri var ama işte öyle duayla falan olacak şeyler değil bunlar:(

"hiç bana söyleme sorun senin sorunun. ip atlayanın elindedir ister atla istersen un ser:)"

:))) di mi ama çok haklısın.

Hiç çok yazmamışsın. içten samimi ve böyle bir konuda bile keyifli yazmışsın. Teşekkürler

Sevgiler

Gülen Tezer dedi ki...

Kadın böyle sevilmekten hoşlanıyor demek. Kocası o; hem sever hem de döver, kolunu kırar, kafasını yarıp gözünü patlatır. Sonuca hiç şaşırmadım. çok yakından bilindik bir öykü bu benim için Çınar'ım ama artık o kişiyle görüşmüyorum. Sonra yine gelecek yine anlatacak yine zamanımı ve eforumu çalacak. Gitsin başkasına anlatsın derken kocası 51 yaşındayken o meçhule giden o gemiye.
Ben artık başkasının derdini kendiminmiş gibi algılamamaya çalışıyorum; başarıyor muyum, hayır :D Öpüyorum canım Çınar'ımı..

Çınar dedi ki...

Gülen Tezer Üstün ; kuzucumm nihayet geldin seni buralarda görmek ne güzel. Karşısında biri üzgün ve çaresizken duyarsız olabilir mi ki insan..? Hele de sen. Hem de kendi derdin kadar üzülürsün sen başkalarına, bilmez miyim..?

Öptüm canım

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Yazınıza ve değerli dostların yorumlarına ne bir eksik ne bir fazla aynen katlıyorum Nurten hanım.

Nazım Hikmet'in kadın üzerine yazılmış bir şiirini anımsadım.

Bu güzel postunuza ve yüreğinize teşekkür eder, ailece güzel bir hafta sonu dilerim.

Sevgiler

gülsen VAROL dedi ki...

Keşke o hanım benim arkadaşım olsaydı ya da bana sığınsaydı bir dost olarak... onu asla niyetinden vazgeçirmezdim.. üstüne üstlük kocasını (şayet karşıma dikilise) evire çevire eşşek sudan gelinceye kadar döverdim ve de polise teslim ederdim..
O zaman ne olurdu biliyor musun Çınar? Tanrı cennetinden bana bir yer ayırtırdı!! :))

Çınar dedi ki...

Mehmet Osman Çağlar; teşekkürler Mehmet Bey.
Nazım Hikmet'in bir şiirinde dediği gibi; kadının yeri, kocasının gözünde öküzünden sonra gelmekte hala ne yazık ki:(

Sevgiler

Çınar dedi ki...

hasret senfonileri ; canım hoca'm, asla niyetinden vazgeçirmedim. Hatta eline karakolun numarasını da ben ve bir arkadaşım tutuşturduk ne olur ne olmaz, zor durumda kalırsa arasın diye. Kolu kırıldığında avukatını durumdan haberdar etmesi için zorlayan da bendim. Ama iki kişinin arasında geçenleri tam olarak bilmem mümkün olmadığından, olayın üstüne üstüne gidip körüklemek yerine, tarafsız dinlemeyi uygun gördüm her zaman. ki; ilerleyen zaman içinde davranış biçimi ve konuşması tamaman değiştiğinde, verdiği kararda iradeli bir duruş sergileyemeyeceğini de anlamıştım. (Polisin uzaklaştırma verdiği kocasını kendisi eve getirdi mesela.)

Yıllar önce bir arkadaşıma; madem bu kadar acı çekiyorsun ve artık dayanacak gücün kalmadı, boşan o halde. Bu hiç de alın yazısı değil , gençsiniz ikiniz de yeni ve daha kendinize uygun hayatlar kurabilirsiniz demiştim. Daha sonra boşanmalarını ben istiyorum diye dedikodu yaptığı çalınmıştı kulağıma.
Ailevi konularda dinler ve fikir veririm ama bunu yönlendirme biçiminde yapmamaya gayret ederim .

Siz zaten cennetliksiniz kii :)

Sevgiler Hoca'm