11 Ekim 2012 Perşembe

AHH! BU ŞARKILAR OLMASA...


Hiç aklımda yoktu karamsar şeyler yazmak.  Çok da güzeldi ruh halim. - Her şeye rağmen. -
"Amann!" demiştim kendi kendime.  " Boşversene be Çınar. " Oyun oynuyorlar bunlar. Yok öyle savaş mavaş  aslında akıllarında.  Deli mi bunlar,  sen düşünüyorsun da  devleti yönetenler bilmiyorlar mı savaş ne menem birşeydir..?   Bilirler elbet; savaşın,  benim diyen ne devletleri tarihe gömdüğünü.  Bilirler; dün dünyayı titretenlerin, bugün yargılanmakta olduğunu insanlık vicdanında.  
Üzülme sen... Ellerinde tahta tabancalar, komen oynuyor aslında koca koca amcalar...

" Ohh!" dedim  " Yaşasın! " işte geldi benim mevsimim.  Sabahtan beri incecikten yağan yağmur yıkamış, pırıl pırıl yapmış ağaçları, yaprakları, çimleri.  Sonbahar renklerini daha bir canlı sermiş gözlerimin önüne,  bildiğinden;  ne çok sevdiğimi bu mevsimin sarısını yeşilini, hafiften turuncuya dönüşlerini. Mis gibi toprak kokusunu...  Ve ufka yayılmış kızıllık, gri bulutlarla dans etmekte. Belli; yeni bir şölen sunacak günbatımı gönlüme.

Unutmaya hazırdım herşeyi birkaç saat de olsa.  Zamları, savaş tamtamlarını, zalimi-zulmü, haksızlık ve adaletsizlikleri. Kelebekler uçuyordu içimde, ben kanatlanmak üzereydim. Çarçabucak bir çay hazırladım, çıktım balkona.  Günbatımına çevirdim yüzümü. Bastım radyonun düğmesine...
...

Herşey ne de güzeldi... "Ahh!" bu şarkılar olmasa ...

Hep  senin sevdiğin şarkılar nasıl da sıralanmışlar ardı ardına...

Canım Annem yine düştün aklıma ...