11 Ocak 2012 Çarşamba

Yaşamak; Umutlar Anılar Birikimler Yükler ... BİZ ...

Yaşam nedir?  Uzun ince bir yol mu, inişli çıkışlı engebelerle dolu?

 Ya zaman...  Geçip giden, biz arkasından bakarken...

Geçmiş... Anılar yığdığımız, geri dönemediğimiz zamanlar...

Geri dönmek...  Gerçekten kaç kişi ister ki geri dönmeyi..?

Yeniden çocuk olsak, düşe kalka büyüsek... Çok sıkıcı ...  Yeniden konuşmayı yürümeyi, okuma yazmayı, yanmamak için sobaya dokunmamak gerektiğini deneyerek öğrenmek. Ve daha nicelerini öğrenmek defalarca tekrar ederek.  Off! Ya büluğ çağı, kişilik oturana kadar yaşanan kararsızlıklar - uyumsuzluklar... Tam bir kabus.  Hem bedenen ve hem de ruhen ne depremler yaşar çocuk da, kimse farkına varmaz.

Büyümek içinse bütün bu uğraşlar... E büyüdük işte. Hem de çok büyüdük. Yaşlandık bile.

O halde nedir çocukluğumuza geçmişe duyduğumuz özlem,  yeniden bu deneyimlerden geçmek hiç de cazip olmadığına göre..?

Saflığa, doğallığa, tazeliğe,  gözlerdeki o canlı pervasız ışığa,  hemen hergün yeni birşey araştırmanın ve keşfetmenin insan ruhuna kattığı hazza, geleceğe yani bilinmeyene duyulan sonsuz merak ve heyecana, ve hayallerimize  özlem duyuyoruz sanırım...  Hangi ortamda yaşıyor olursak olalım sınırsız hayallerimiz vardı hani.  Gerçek dünyayla tanışalı; " piyangodan para çıkarsa bahçe içinde havuzlu bir ev alırım" ya da  "yurt dışına tatile giderim" den öteye geçemiyor genelde hayallerimiz.  Bir film yıldızı olmayı hayal edemeyiz artık mesela.

Yaşanmışlıklar biriktirdik bir ömür. Acılar - sevinçler,  umutlar - umutsuzluklar,  coşkular - hayal kırıklıkları biriktirdik, bir de sevgiler nefretler.  Beynimizin yüreğimizin bir köşesinde paslı sandıklarda saklı duruyor hepsi. Hatırlamak istediklerimizi çıkarıyoruz ara sıra,  döküyoruz ortaya,  teselli buluyoruz. Ya hatırlamak istemediklerimiz...  Onları taa diplere itekliyoruz en günyüzü görmeyecek karanlık köşelere.  Unutuyoruz, öyle sanıyoruz...

Yalnızca beynimiz yüreğimiz mi taşıdı bu birikimleri, yalnızca onlar mı yoruldu taşıdığı bunca yükün ağırlığından..?  Ya bedenimiz, gözlerimiz  yüzümüz ellerimiz kolumuz bacağımız...  Onlara da ağır geldi  zaman.  Sessizce feryat ettiler, ince - kalın, yumuşak - derin çizgilerle.  Hayat,  yeni bir çentik attı,  yeni izler bıraktı  vücudumuza her yaşanmışlığın ardından. O izlerdir değil midir, bizi bugünlere taşıyan, bizi biz yapan..?

İnsanın yaşamını belirleyen seçimleridir derler.  Bize sunulan başka seçenekler de olmuştur zamanında.  Onları tercih etseydik bugün hayatımız nasıl olurdu, bunu bilmemiz hiç mümkün değil.

Seçtiğimiz hayatı yaşıyoruz engel olamadığımız gelişmeler dışında, öyle ya da böyle.  Nereye kadar devam edeceğini, nerede son bulacağını bilmeden.

Ve aynı hayatı yaşıyoruz;  hem bugünkü bizler,  hem dünkü o çocuklar...

11 yorum:

Asuman Yelen dedi ki...

Çınar' cım, ben güvenle, emin olarak ve ısrarla ve hiç tereddütsüz ve...ve...ve...kendi çocukluğuma dönmek ve etrafımı sarıp sarmalayan beni koruyan sevgi ve güven kozasının içinde sonsuza kadar kalmak isterdim. Kirlenmeden ve yıpranmadan. Her ortamda her vesileyle tekrarlar dururum bu ümitsiz dileğimi. Şimdi olduğu gibi.
Çok güzel bir yazıydı. Yüreğine sağlık.
Sevgiler...

laleninbahcesi dedi ki...

geçmişe özlemi, ölüm korkusu ile bağdaştırıyorum ben..Sanırım sonlara gelindiğini hisettikçe nostalji tutkusu başlıyor galiba.

sevgimle

parıldayan çiçek dedi ki...

Selam,
Yaşama bakışınızı dikkatle okudum.Yaşamak nedir diye bazen sorguluyorum.Bu hayatın dışında hayat yok Yaşam dediğin bu.Anılar,kırgınlıklar,mutluluklar.Çok şey beklemeden fazla da kurgulamadan olayları değerlendirmek.Küçük şeyleri abartıp mutlu olacağız.Çocuklar gibi merak duygumuzu kaybetmeyeceğiz ...Sevgiyle kalın.

Esin Bozdemir dedi ki...

Yaşama dair düşüncelerini okurken bir an kendi duygu ve düşüncelerimin yansımalarını ve izdüşümlerini görür gibi oldum sözlerinde...

zaman zaman 'ah çocukluğum!' dediğim olur...ama ne tamamen o günlere geri dönmek isterim ne de bu günümden şikayetçi!..yaşamın içinde gönüllü ve zorunlu seçimlerim(iz!) ile halden hallere girerken bir de 'ya tersi olsaydı nasıl olurdu!' düşüncesini kendime sorsam dahi!..hayatın akıl almaz sürprizleri ve kime neyi, ne zaman göstereceğinin bilinmezlikleri içinde yol alırken...aslında hepimiz "bir garip yolcu!" değil miyiz ki bu hayatta!..

o geçmişte yaşanılanların!ve büyük riskleri göze almanın!..( iyi-güzel, kötü ve unutulmaz!!!...) bedellerini bir zaman sonra ilerleyen yaşlarda ve yıllarda karşılığını bambaşka bir şekilde alacağını bilse insan!..yine aynı gözü karalılıkta olur muydu acaba!..dediğimde olur çoğu kez ama "pişman değilim!.."diyorsa(k)sonuçlarına da katlanır insan!..
İnsan yaşamadan bilebilse keşke!..doğru hangisi!pusulanın hangi yönü!..ve geleceğin bilinmezliklerini!..

sonra farzet ki öğrendin!bildin ve tanıdın bu hayatın sırlarını!!..rotan doğrudur!...nereye kadar sürecek aydınlığın! ferahın!..mutluluğun!.. sonra birde bakmışsın yokkk öyle sonsuza kadar!...aniden bir tufan çıkar!..fırtınalar kopar ve senin tüm ezberlerini bozar!..hiç bilmediğin bir (uçurumun dibinde!hayvan kanunlarının içinde!..karanlıklarda... vs...)hayatın ortasında kalıvermişsin!..
anlarsın ki boştur ve boşunadır her şey bu hayatta!...

hayatın içinde yaşanılan nice güzel, coşkular, sevinçler, anlar!... bir başka yönü bu yaşamın...onlar ki terazinin kantarında hep daha mı az!? yoksa daha mı çok!?.. kimimiz öyle, kimimiz böyle yaşayıp gidiyoruz işte..ve bildiğim(iz)hepimizin tek bir hayatı var bu evrende!..ve bir de nihayi olan kaçınılmaz bir son(u)!..

dağıtabilsem keşke herkesin gönlüne göre güzellikleri!..seçimleri!..şifaları!..keşke...ben bugün kanat takıp melek olsam ve diyar diyar dolaşıp dağıtsam herkesin dileklerini gönüllerince...:))

ayh ayh ayh...bir dokundun ve ben binlerce laf ettim karışık ruh hallimce:))insanlık hali işte:))kafa ütülsedimse affola:))

iyi haftalar dilerim,
sevgilerimle Çınarcığım...

Çınar dedi ki...

Asuman Yelen; karşılaştığımız her durumda bizi, yaralarımızı saracak büyüklerimiz vardı çevremizde. Onlara güvenimizden, kendimizi güvencede hissediyor olmamızdan olmalı o günlere özlemimiz.

Teşekkürler canım.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

laleninbahcesi ; bunu itiraf etmekten hoşlanmıyorum ama sanırım haklısın:)

Sevgiler

Çınar dedi ki...

parıldayan çiçek ; hoşgeldin

Ne güzel demişsin, küçük şeyleri abartıp mutlu olacağız ve merak duygumuzu kaybetmeyeceğiz ki hayatla bağımızı kopatmayalım ve dert etmeyelim ufak şeyleri kendimize.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

E S M İ R'im; bir garip yolcuyuz hayat içinde. Bilinen o menzile doğru gidiyoruz ama yolumuza ne çıkacağını ne yapacağımızı önceden kestiremeden. Acaba geleceği önceden bilsek nasıl olurdu diye düşünürüm ben de bazen ve geleceğin bizim için sır olmasının Tanrı'nın en büyük lütfu olduğuna karar veririm. Yaşadığımız bazı olayları hayal etmeyi bile yüreğimiz kaldıramazken, başımıza geldiğinde pekala da katlanabiliyoruz. En sevdiklerimizi kaybettiğimizde dünyanın sonu gibi hissedip sonrasında yaşama devam edebildiğimiz gibi.

Öyle ya; rota doğru, hayat tam da istediğimiz şekilde gidiyor olsa da bunun devamlılığını kim garanti edebilir? Hem yalnızca bizim için herşeyin yolunda gidiyor olması ne kadar mutlu edebilir ki bizi? Bizim dışımızda gelişen acı olaylar açlık sefalet yolsuzluk ve ufukta görünen karanlık bu kadar çökmüşken insanlığın üstüne, ne kadar sürer bizim mutluluğumuz...

Keşke sen bir melek olsan... Ama sen bir meleksin zaten :) değil mi ki; böyle güzel düşüncelerin var ve yalnızca kendin için değil herkes içindir gönlündeki dileklerin...

Kafa ütülemek de ne demek; uzun güzel yorumunla mutlu ettin beni. ( Bak bir kişiye uzandı bile ellerin:))

Sevgiler

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çocukluğumuzumu özlüyoruz?
yoksa!
üstümüz başımız kirli ama gerçekte tertemiz olmayımı?
hayaller bile pırıl pırıl olur çocuklukta.
istediğin güzel bir elbise veya ayakkabıdır hayal.
Melek dönem bitince insan oluruz ya hayaller bile kirlenmiştir artık.
Off Çınar'ım yaşadığım ama yaşanmış saymadığım yılları derleyip toplayıp denize atsam ki! o bile kabul etmeyebilir, dönüp çocukluğuma sığınıp hep orada kalabilsem:(

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Keşke, keşkesiz bir geçmişimiz olsa.
Teşekkürler Çınar hanım,çok güzeldi.

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

çınarım,
neden bilmem ama, ben arkama dönüp bakmayı hiç beceremiyorum şu hayatta..

Orda yaşadığım orada kalıyor,hatırlamak istediğimde zaten onlar benden önce davranıp çıkageliyorlar...umursamıyorum, geldiği gibi gidiyorlar !

Bugünüm çok kıymetli benim aslında ! Biten giden değil de, ertesi gün yaşayacaklarım, bugüne katacaklarım çok kıymetli.
bana sunulan, benim sunacaklarım,bana katılan, benim katacaklarım çok yaşanası..
Umut etmekmi , hayata tutunuşmu ayakta kalmayı öğrenmişlikmi artık ne denirse.......

ama geçmişle kavgam yok !

ben seninkileri de alıp :)
herkesinkileri de toplayıp, uzayın boşluklarına fırlatmaya gidiyorum :))))
artık kocaaaman nefesler alın diye...

sevgiler canım.....