19 Aralık 2011 Pazartesi

GÜNÜN UYANDIRANLARI ...

"Aaauğuuoo !!!  Auvvvdıooafff !!!"   Bir gülümseme yayıldı yüzüme, gözlerim kapalı.  Büyüyor diye geçirdim içimden.  Sesler henüz kelimelere dönüşmedi ama büyük gayret içinde, olacak, yakındır. " saat 08 00 olmalı.  Babasının kucağına kurulmuş;   baba asansörü çağırmış, annenin çıkması bekleniyor sanırım. Her sabahki gibi. Ve gürültüyle kapanan asansör kapısının sesi , uzaklaşan aaooğuavv sesleri...  İçime neşe veriyor bu minişin, her sabah ve her akşam aynı saatlerde apartmanı çınlatan hayat dolu, 'taze' çığlıkları.

Merdiveni tercih etmiş aceleci ayak seslerinin bir bayana ait olduğuna karar veriyorum.  Önce tok tok tok, uzaklaştıkça tık tık tık  diyen sesler,  bence tupuklu bir ayakkabı ya da çizmeden geliyor.

Şu, hiç susmayan, sanki, saatlerdir son hızla akıp duran suyun sesi bir küveti dolduruyor olmalı.

Derinden gelen  çocuk ağlamasının ve birkaç kişinin sabah sohbetinin,  dışardan gelen korna seslerine karışması.

Gözlerim hala kapalı, bedenim kımıldamamakta dirense de beynim güne başladı çoktan, dolaşıyor evin içinde. İşe bulaşık makinasını boşaltmakla başlamalı.  Makinaya sığmayıp elde yıkanmışları da yerlerine kaldırmalı.   Misafir ağırlamayı severim.  Hele de;  hoş sohbet, derin hukuk ve edebiyat bilgisi olan,  kendisine ait,  o güzel  şiirlerden  ya da  ezbere bildiği  ünlü şairlerin  şiirlerinden,  güzel ses tonuyla ve hakkını vererek okumakta hiç nazlanmayan, yakın siyasi tarihimizle ilgili bilgilerinden zevkle faydalandığım/ız/ ve geçenlerde 81. yaşgününü kutladığımız dayıcığımla sohbetin tadı dünyalara bedel tabii.   Ama arkadan mutfağı toparlayıp, tabak çanağı yerlerine yerleştirmek çok sıkıcı diye geçiriyorum içimden...  Çok yorgunum aslında, bugün hiçbir şey yapmasam...  "Önce nefis bir ziyafet çeksem kendime..." Olmaz..!   Dün tüm kurallar çiğnenmişti. Bugün  çok az yemeliyim ve  dışardan gelen, sitenin,  "öz" simitçisinin  "simiiidiiyee! " diye bağıran  tok ve davetkar sesine kulaklarımı tıkamalıyım.:)

Hemen karşımızdaki okulun kararsız; /belli ki zamansız uyarı/ diye düşündüğüm, bir kez çalıp susan  teneffüs ziline kulak kesiliyorum bu kez yattığım yerden.  Zil dediysem; o bizim zamanımızdaki gerçek zil sesi değil şimdikiler.  Şimdilerde hareketli melodilerle teneffüs ya da ders saati duyuruluyor öğrenci ve öğretmenlere.  Arada da anonsla;  " Sevgili çocuklar,  şimdi ders saati,  lütfen sınıflarınıza..." diye uyarıyor mekanik bir ses çocukları kibarca.   Okuldan gelen bu sesleri çok nadir duyuyor olduğumu farkediyorum hayretle. Çocuklar  orada okurlarken; her teneffüs, öğretmenler zili, müdürün konuşması, öğretmenlerin  yüksek tonda ikazları, hepsini duyardım oysa.  Artık bunların beni ilgilendirmediğini düşününce bir rahatlık sarıyor benliğimi.  Sanki;  oğullarım karşıdaki okulu yeni bitirmişler, ya da ben bunu,  şu anda farkediyorum.

   Gözlerim açılmıyor, bedenim yatağa yapışmış  direniyor ama  çoktan mesaisi başlamış beynim didikleyip duruyor kalk diye...

Nihayet kendimi yataktan spatulayla sıyırıp;  günün ortasından bir yerden de olsa,  bugün de katılıyorum hayata, kaldığım yerden...

8 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Sevgili Çınar, yazını okumaya başlarken "Aaauğuuoo !!! Auvvvdıooafff !!!" önce ambulans mı acaba dedim!..sonrasını okuyunca:))güldüm:)) benzer güne uyanışları yaşıyorum hemen her sabah bende!..ama şu sıralar bu seslerin yerini biraz daha fazlaca ambulansın telaşla bağıran can hıraç sesleri almakta!..yüreğim ağzımda 'kimbilir hangi canlar yanmakta' diyorum o anlarda!..hastaneler 'hele ki düşünen adam da! yakınımızda olunca!..büyük alışveriş merkezleri de ona keza!..ambulans sesleri, itfaiyeler, apartman içindeki belli periodlardaki ayak sesleri, simitçiler zaman zaman trafik polisi devriye gezen araçları, gelen-giden araba sesleri içinde...güne erken uyananlardanım bende!..artık şehir taşıyamamakta bu yükü!..direniyoruz elbirliği ile...

yazın gülümsetti beni, kalemin dert görmesin..hayata direnmekteyiz Çınarcığım...bayıldım şu spatula espirine bu arada:))sevgilerimle...

aysema dedi ki...

Apartman hayatının gelgitlerini ne güzel anlatmışsın. Çok az oturdum ben apartmanda.
Burada, dünyanın ortasında sessiz bir adada yapayalnızmışım gibi sessizlik içinde yaşıyorum. Kuş sesleri bazen bozuyor bu sessizliği. Bir de karşı apartmanın çatısına konan şaşkın martıların görüntüsü çarpıyor gözlerime...

Ayağa kalkıp hayata karışmak gerek Sevgili Çınar, doğru söylüyorsun.

Çınar dedi ki...

E S M İ R'im; yakınımıza hastane yapıldığından beri burda da ambulans sesi çok duyulmaya başladı. Bu ses gerçekten de insanın içini sızlatıyor içinde yaşanan acıları düşündükçe. Hele de o ses her seferinde geçmişe götürünce insanı.:((

Ben de genelde erken başlarım güne ama bu sabah sessiz evimde çevrenin sesini dinlemek ilginç geldi:)

Teşekkürler

Sevgiler

Çınar dedi ki...

aysema'm; özendim sessizlik içinde yaşıyor olmana. Sitemizin içi sakindir genelde ama apartmanda oturunca ister istemez başkalarının hayatına kulak misafiri olunuyor insan bazen böyle:)

Kuş sesleriyle uyanıyor olmanı ise eni konu kıskandım:) Hele martılar... Ne güzel bir ayrıcalık.

Sevgiler

Balkahveden sevgiyle dedi ki...

Sevgili çınar,
Bu dünyanın en güzel dokunuşu bir bebeğin teninde gizlidir diye düşünüyorum.O nasıl bir koku nasıl bir ipeksiliktir.Ve nasıl aşkla doluyor yüreği insanın.Ve bizim yaşayıp bitirdiklerimizi şimdi bir başkası yaşıyor,döngü bu heralde.
Bu çocuklar büyüyünce blogger olurlarsa hangi anılarını yazacaklar çok merak ediyorum,zillerini nasıl bir duyguyla anlatacaklar:( Sevgiler

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Yaşamın gerçek seslerini aktarışını çok sevdim. En güzel sesleri duymuşsun yada hoşuna giden duymak istediklerini. Bebek ağlaması,okul zili,hayata koşturan bir kadın ve simitci:)
çok çok hoşuma gitti Çınarcım.
Bize hastahane yakın ve akşama kadar ambulans seslerine devamlı "allah yardımcın olsun,allah kuvvet versin,dayan"
demem beni çok üzüyor.
Bende bebek sesi istiyorum:)))

Çınar dedi ki...

Balkahve'm; sana tamamen katılıyorum Sevgili Balkahve, bence de dünyanın hem en güzel dokunuşu, hem de en güzel kokusu bebeklerde. Onlar hayatımızın yaşam kaynağı, geleceği, umudu. Bu nedenle olsa gerek çığlıkları bile çok güzel geliyor kulağa.

Gelecekte zilleri nasıl olur bunu nasıl anlatırlar bilemiyorum ama daha kötü bir dünya ve yalnızlık olacaktır anlatacakları korkarım:((

Sevgiler

Çınar dedi ki...

YAŞAMIN KIYISINDA; duymak istediklerimi seçmiş olmalı kulaklarım NUr'cum. Site içinde olduğumuz için kapı pencere kapalıyken fazla gelmese de, bizim de yakınımıza hastane yapıldı ve son zamanlarda burada da ambulans seslerini çok duyuyoruz. Her defasında dualar ediyorum ben de içindeki hastalar için.

Gell! Bak benim karşımdaki genç çiftin şahane bir kız bebekleri var çınlatıyor apartmanı her sabah- akşam, şen sesiyle:) Ya da bildir kızlarına bu isteğini bir dilekçeyle :))) Ya ama senin bebeklerin daha küçük değiller mi? Ben istesem neyse:)))

Sevgiler