2 Mayıs 2011 Pazartesi

RADYO GÜNLERİ

Arkası yarınlar olurdu eskiden radyoda.  Tv nin olmadığı hatta akla hayale bile gelemeyeceği yıllardı o yıllar.  Radyo da şeytan icadıydı bazıları için zaten.  Öyle ya;  küçücük bir kutu yapmışlar içine bir yığın adam tıkmışlar konuşturuyorlar.  Olacak şey mi..?

Bizim “çocuk saati”ni iple çektiğimiz,  kulağımızı radyonun mikrofonuna yapıştırp tek bir kelimeyi bile kaçırmadan dinlediğimiz gibi büyükler de arkası yarınları pür dikkat dinlerlerdi.

Benim canım,  çakır gözlü  yumuşacık yanaklı Anneannem'e dayım bir radyo almıştı. O'da duvara radyonun sığacağı kadar minik bir raf yaptırmış, İşli dantelli bir örtüyle süslemiş üstüne radyosunu yerleştirmişti büyük bir özenle.  Diğer büyükler gibi hiç kaçırmıyordu Anneannem de artık arkası yarınları. Bi farkla;  O durumu iyice abartırdı.

Anneannem teyzem ve dayımlar,  koskoca bir bahçenin ortasında, birbirine bitişik  üç evde otururlardı.   Her fırsatını yakaladığımızda ,   koşa koşa  oraya giderdik kardeşimle.   Anneannemi ve O’nunla olmayı çok severdik o başka ama sadece o değildi bizi oraya çeken.  Bir kere; tüm kuzenlerle o geniş bahçede oyun oynamayı severdik.   Ama en önemli neden;  meyve ağaçlarıyla dolu bahçenin hemen hemen her mevsimdeki dayanılmaz cazibesiydi.   Ağaçların ikramı,  daha yaz başında erik ve kayısı çağlasıyla başlar, yaz sonunda sapsarı ayvalarla son bulurdu.    Yemememiz için yasaklar konulan çağlaları çaktırmadan ceplere doldurmak…   İşte o bahçede olmanın en cazip yanı buydu …

Yine; son lokmamızı yutmadan evden fırladığımız gibi, soluğu Anneannem’de almıştık o gün de.

Hayret,  herzaman bizi kapılarda karşılayan Anneannem yok ortalarda.  İçeri daldık merakla.  Bir de baktık ki;  bahçeye bakan pencerenin önündeki küçük sedirinin üstünde, ellerini göğsünde bağlamış başı önde kara kara düşünüyor.

“Anneanne neyin var hasta mısın” dedik.

“Kör olasıca herif, Fadime(?) yi bir dövdü bir dövdü canını çıkardı kadıncağızın” dedi nemli gözlerle.

Allah Allahh kim ki bu kadın..? O’nu canını çıkarana kadar döven herif..?

“Kim kimi dövdü” dedik telaşla

“İşte arkası yarın daki Fadime var ya hani…  O’nu dövdü kocası”

“Eee İşte diyosun ya, arkası yarın.  Oyun o.  Gerçek değil kii…”

“Gerçek olmaz mı hiç..?  Kadın nasıl ağladı, nasıl bağırdı imdaaat !  diye... ”  diyor da başka birşey demiyor.

***

Canım Anneanneciğim o kadar etkilenmiş ki  olaydan,   çocuk aklımızla epeyce uğraşmamız gerekmişti ikna etmek için, radyoda duyduklarının gerçek olmadığına …

Sevgili  Gülsen Hocam’ın   teknoloji ile ilgili güzel yazısı anımsattı bu anımı gecenin bu saatinde :)

5 yorum:

cenebaz dedi ki...

Her sabah 10-10.30 arası arkası yarın bizde de kaçmazdı. Hele ilk okulda hep öğlenci olduğumdan hep dinlerdim annemlerle birlikte arkası yarınları. Arkasından okul radyosu başlardı, Pınar Abla, Dikkat Vedat Beyamca gibi tiplemeleri vardı. Perşembe akşamları da radyo tiyatrosu. Daha neler neler, sabah nostaljisi oldu bu bana:)

Sittirella dedi ki...

Çok severdim arkası yarınları.
Çıt çıkmadan-çıkaramadan dinlerdik :)
Hey gidi günler...

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Nostalji yaparak bu güzel anılarınızı paylaştığınız için teşekkür ederim. Ben de cumartesi
çocuk saatini, "ali babanın bir çiftliği var" şarkısını severdim. Hâlâ radyo tercihimdir. Tesadüfen
benim post konum da siyah beyaz televizyon.:)

İyi bir hafta dilerim.

Esin Bozdemir dedi ki...

Sevgili Çınar,

Benimde çocukluğumda vazgeçemediğim radyo programlarındandı "Arkası Yarınlar", "Radyo Tiyaroları", "Çocuk Piyesleri"...evde babaannemle birlikte ve bazı zamanlarda okul arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde öğrencilere yönelik olan o çocuk programlarını takip eder ders çalışırdık...

çocukluk anılarımda önemli yer tutan radyo ile ilgili anılarımın yer aldığı bir yazım vardı önceden yayınladığım belki ilgini, çekebilir:) http://izlerveyansimalar.blogspot.com/2010/08/babaannemle-birlikte-yasadgm-donemlerde.html

beni de yeniden çocukluğuma götürdüğün bu güzel anı paylaşımın için teşekkür ederim canım...İyi geceler dilerim..sevgilerimle...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Ben de zaman zaman radyodaki arkası yarınları düşünürüm:)
ne güzeldi, görsellik yok ama ses tonlarının beyne aktardığı hayaller görsellikten daha güzeldi.
Aaaah Çınar'ım güzel günlerdi.
Ananenin ruhu şadolsun canım.