12 Kasım 2010 Cuma

YABANCI -2-



Şehre geldiğinde ilk bulduğu otobüse attı kendini, arkasından biri kovalıyormuş gibi...  Bir an önce uzaklaşmalıydı buradan, bir an önce. Belki geldiğinden beri boğazını sıkan o elden kurtulurdu böylece.  Daha otobüs hareket etmeden kapattı gözlerini, güzel bir düş görmek umuduyla.  Kim bilir belki annesinin elinden tutmuş,  köy yolunda görürdü kendini yine. 


Gözlerini açtığında hava çoktan aydınlanmıştı. Hafifçe yerinde kıpırdandı, esnedi, saçlarını düzeltti parmaklarıyla.  Manzara değişmiş, otobüs çoktandır çıplak, taşlık dağların, tepelerin, eteğinde tek tük ağaçların olduğu geniş Orta Anadolu düzlüklerinde ilerliyordu. Taa ilerlerde bir yerlerden kopup gelen, kah yaklaşıp kah uzaklaşarak yılan gibi kıvrım kıvrım uzayıp giden dereyi takip etti uykulu mahmur gözlerle. Dereyi görmüyordu aslında ama iki sıra halinde söğüt ve kavak ağaçlarının kıvrıla kıvrıla vadinin ortasında uzayıp gidişi, ağaçların arasından akıp giden bir dere olduğunu düşündürüyordu. 


"Ablam nasıl da benziyor Anneme..."    "Yok canım! bana öyle geliyor. Daha beş yaşındaydım nasıl hatırlayabilirim ki yüzünü o kadar ayrıntılı..."  diye geçirdi içinden.   


Köyden kaçar gibi uzaklaşırken , Ablası, "bacım!" diye seslenmişti arkasından nemli gözlerle, sıcacık. "Hemen gitmesen... Yemek hazırladım. Karnını doyur yola çıkmadan önce..."  Arkasını dönmeden "Aç değilim. Teşekkür ederim" demişti tıslar gibi.  


Tekrar kapattı gözlerini, dişlerini sıktı hırsla  "Bacımmış"  "bunca yıl sonra ne bacısı ne kardeşi, yeni mi geldi aklınız başınıza?"  "Nefret ediyorum! Nefret ediyorum hepinizden..." yanaklarından süzülen yaşlara engel olamadı. Ağladığı için bu kez de kendine öfkelendi...


Ankara'nın, ağzını kocaman açmış, önüne gelen her şeyi bir çırpıda yutuverecek devlermiş giıkbi duran sık ve çok katlı binaları görünmeye başladığında yerinden doğruldu, çantasından tarağını rujunu çıkardı, üstüne başına çekidüzen verdi.  Eve uğramadan doğruca hastaneye gitmesi gerekiyordu. Mesai başlamak üzereydi.


DEVAMI VAR



10 yorum:

WarhaWk - Cenk dedi ki...

Hikayenin 1.-2.bölümlerini tekrar
okudum Sevgili Çınar Abla.
Yıllar önce arkadaşlardan duyduğum,
kimliği iki kültür arasında sıkışmış bir meslek lisesi hocasını anımsama sebeb oldu
hikayeniz.İsmi Ayşe Hocanım'dı.
Belki hatırlarsınız,eskiden Kızılay'dan Ulus'a giderken TRT
binası yakınında Kız Meslek Lisesi
vardı.Delikanlılar okul dağılırken önünde sıraya girerdi,meslek liselerinin hocaları ve öğrencileri pek makbul sayılmazdı o dönem.Ayşe Hocanım bol makyajı, şuh magazin görünümüyle hikayenizdeki gibi parçalanmış
bir ailenin kızıymış.Kendisinden 15 yaş genç bir delikanlısıyla ilişkiye girip,ulus pavyonlarının gülü olmuş.Geçenlerde hürriyet gazetesinde meçhul bir trafik kazasına kurban gittiği haberini okuduk.Umarım hikayenizin sonu buna benzer bitmez.
Ellerinize sağlık çok güzel kaleme almışsınız.

Saygılar , Cenk

Çınar dedi ki...

Ne yazık ki, anlattığın ve benzer hikayeler o kadar çok ki cenk'ciğim.
Öykümün sonunu bilmiyorum gerçekten. Yazdıkça, olayların gelişişine göre değişecek. Umarım sonu iyi olur :)

Teşekkürler

Sevgiler

aslan dedi ki...

Cenk gibi hikayenin tamamını okudum Çınar hanım. Diğer yaşanmış öyküleriniz gibi, bununda akıcı
biçimde ele alışınız, gelecek için bir roman veya öykü yazarı olacağınız intibasını daha öncede yazdığım gibi ben de güçlendirdi. Şimdiki gençlerin ve yönetmenlerin anlaşılmaz, kopyeci, yamacı yazışlarının iyi bir matah gibi topluma üryan'ca arz edilmesinden sonra kaos ve kargaşa yaşayan topluma, toplumcu yazarlık deneyimlerinizin devamlı olmasını diliyor ve hikayenin üçüncü bölümünü merakla bekliyorum.

Bayramda şehir dışında olacağımdan
şimdiden sizin ve ailenizin bayramını kutlarım.

Dostlukla...

♥ŞANSLI♥ dedi ki...

Ama oldumu şimdi::)en kısa zamanda devamını bekliyorum.
Sevgiler:)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çınar'cım,
devamını yazmana sevindim. Bu ara sesin soluğun da çıkmıyor merak ediyorum iyinisin?
Beni sorarsan ben pek iyi değilim, niye mi? bilmiyorum canım...

Çınar dedi ki...

Aslan Bey; ahh, ne güzel şeyler yazmışsınız. Beni yüreklendiren, kendimi 'birşey':) sanmama neden olan yorumunuza çok teşekkürler.

Biz de ailece, ailenizle güzel bir bayram geçirmenizi dileriz.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

ŞANSLI'm; :)) en kısa zamanda devamı geliyor.
Teşekkürler canım.

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Nur'cum; oğullarım evdeler, yani çok çok meşgulüm:)

Neyin var acaba canım, neden kötü hissediyorsun.

Öptüm

sufi dedi ki...

Umarım bayramdan sonraya kalmaz hikayenin devamı!
Bir çırpıda okunuyorsun haberin ola sevgilerimle.

Çınar dedi ki...

sufi'm; bayramdan sonraya bırakmamaya çalışacağım söz:) çok teşekkürler canım

Sevgiler