12 Ocak 2010 Salı

ÇAT KAPI

 

 

Komşuluk  ilişkileri çok farklıydı eskiden çokk. “Akşam müsaitseniz size geleceğiz oturmaya” diye haber verilir mesela ve çoluk çocuk gidilirdi komşuya ‘oturmaya’. İkramlar basit sohbetler koyuydu.

 

 

Ya da;  kapı çalınır bir bakarsınız, komşu toplamış tüm aileyi oturmaya gelmiş. Hiç yadırganmaz mutlulukla karşılanır konuklar,’Allah ne verdiyse’ çıkarılır ikram edilirdi.  Öyle misafir gelecek diye bir gün önceden başlanmazdı pasta börek hazırlamaya.

 

 

Çat kapı gidilen ziyaretlerin yanında,  'çat'  bile demeden gelen komşular da olurdu:)  Her yerde olur muydu böylesine aşırı samimiyet bilmiyorum ama Babamın öğretmenlik yaptığı bir kasabada hatırlıyorum,öyleydi.  Kapılar kilitli olmazdı.  Evin beyi rahat,  giymiş çizgili pijamalarını uzanmış camın önündeki divana, üstüne sıcacık güneş vurmuş.  Kış günü soba çıtır çıtır yanıyor, üstünde fokur fokur kaynayan çaydanlığın sesi.  Hanım, almış eline örgüsünü dizinde bebeğini uyutuyor mesela değil mi?  Kapı ‘pat’ açılır,  "huu komşu napıyon,sesin çıkmadı bi bakem dedim... Derr ve sobanın kenarına kıvrılıp oturuverir. ' Aaa sen de nerden çıktın’ denmez.  Yalnızca, ev sahibi  şöyle hafifçe yerinden kalkar ‘hoşgeldin’ der,  başlanır sohbete.  Evin beyi yattığı yerden doğrulur, oturur olduğu yere, sohbete katılır o da…

 

 

Oysa şimdi;  apartman ya da asansör kapısında komşuyla karşılaşmışsanız, nezaketen, hafifçe bir baş hareketiyle ‘iyi günler’ dilersiniz birbirinize.  Bunu bile yapmadan, yanınızdan geçip giden…. komşularınız da vardır.  Birçok komşumuzun adını bile bilmeyiz.  Akşam ailece bir komşuya ‘oturmaya’ gitmek ise nerdeyse tarihe karıştı.

 

 

Biz ne zaman uzaklaştık bu kadar, yanıbaşımızdaki yaşamlardan, komşularımızdan?  Gerçekten; koşuşturmanın,yaşam şartlarının ağırlaşması nedeniyle, sosyal ilişkilere zaman bulamaz mı olduk ?  Yoksa;  evde, bilgisayar tv gibi oyuncaklarımızın  olması, insan ilişkilerine gerek duymamamıza mı neden oluyor..?

26 yorum:

bilge dedi ki...

merhabalar komşuluk ilişkileri büyük şehir dışında devam ediyordur ama sanki eski tadı tuzu yok artık eskiden dediğiniz gibi çat kapı gelinir bir iki kelam edilir dertler paylaşılırdı..insanlar maalesef gittikçe yalnızlaşıyorlar bu bizim biz insanların suçu ..dostlukla..

Çınar dedi ki...

bilge; hoşgeldin mutlu ettin. Ne yazık ki büyük şehirlerde neredeyse tarihe gömüldü komşuluk ilişkileri. Haklısın gelecekte, yalnız mutsuz yaratıklar haline dönecek insanoğlu.

Sevgiler

Zeugma dedi ki...

Ayne bu şekilde oluyor günümüzde gerçekten..
Oysa ben komşularım arada, yarım saatliğine hatta on dakikalığına da olsa gelse,bir görünse hal hatır sorsa, bir fincan kahve içsek isterim..
Nerde efendim? Dediğin gibi selamı nazlanarak verenler var aralarında.
Günlerce öncesi hazırlanmalı misafirlikler hoşuma gitmiyor.

Şimdi yemek sonrası aile ziyaretleri bile önceden haber vermeli ve kadın günleri gibi pasta börek servisli maalesef..Ne gerek varsa..
O yüzden de herkes olabildiğince kaçıyor.
Nerede kaldı samimiyet, dostluk, cansıkıntısı yüzünden iki kelama ihtiyaç duyma olayı?
Gitgide bunlar da kaybolacak gibi duruyor zaten..
Eline sağlık Çınarcığım..Dertli olduğum bir konuya el atmışsın..

Sevgilerimle...

Nazlı dedi ki...

bir yılı biraz geçti bu eve taşınalı..yakınlarımızdan başka apartmandan gelen yoktu..oysa önceki evde..sabah işe giderken alt komşum kapıyı açar hemen elimen bir poşet verir "bunu işyerinde sabah çayıyla ye mutlaka soğumasın" der kucaklar uğurlardı beni..

bu evde önceki evin özlemini çekerken bi hafta sonu kapı çaldı açtım bir hanım..vaktiniz varsa size uğramak istiyorum birazdan hoşgeldin demek için dedi..yan dairedeki komşummuş..nasıl sevindi isem "birazdan olurmu şimdi gelin lütfen" demiştim:)
bir kitap okumuştum, uzunca bir ismi vardı..tam ismi olmayabilir ama şöyleydi sanki "bir maniniz yoksa akşam annemler size gelecek" gibi..
bu yazdığın o kitabın çekirdek hali..nasıl güzel özetlemişsin içindekileri, içimizdekileri..
sevgiler..

nazlı:)

Çınar dedi ki...

Zeugma; şimdi nazlanarak isteksiz de olsa bir 'merhaba' deniyor. Zamanla tamamen yok olacak korkarım dostluklar komşuluklar.

Yıllar yılar sonra, konuşma özeliklerini yitirip, birbirlerini görünce korkup kaçar mı dersin insanlar? Ya da evlerden yürütülür belki bütün işler ve tüm zamanını pc başında oturarak geçiren insanoğlunun vücut şekli değişir. Uzun kollar kocaman eller kısacık bacaklı küçücük ayaklı garip bir yaratığa dönüşür belki de insanoğlu. Ne dersin?:) Yine abarttım :)))

iyi geceler canım

icimdeki yolculuk dedi ki...

ah ah eskide kaldı herşey sadece akşam ziyaretlerimi bütün mahalle yazın piknik deniz için geziler düzenlenir cümbür cemaat gidilirdi.
kimin ne işi varsa el birliği ile yapılırdı.mevlüt mü boyamı sarmamı vs.şimdi selam vermekten aciz hale gelmişiz ne acı:(((

Çınar dedi ki...

Nazlı'cım; eski apartmanındaki komşun ne kadar iyiymiş. Çok aramışsındır herhalde onun yokluğunu.
İnsan aynı apatmanda çat kapı girebileceği bir arkadaş bir komşu arıyor.
Evet o isimde (ya da çok yakın) bir kitap vardı.

Sevgiler canım

Çınar dedi ki...

içimdeki yolculuk (funda); haklısın bir de öyle imece usulü yapılırdı birçok işler ve toplanıp hep birlikte gidilirdi gezmelere. Çocukluğumda, sahurda üç beş komşunun toplanıp birinin bahçesinde bazlamalar gözlemeler yapıp hep birlikte yediklerini hatırlıyorum. Biz küçük olduğumuz için uyandırmazlardı. O eğlenceli ortamı kaçırmamak için bir de yapılanları sıcacık yemek için uyuyor gibi yapıp tam yemeğe başladıklarında uyanır sofraya otururduk:)

Sevgiler canım

aysegul dedi ki...

Canım Çınar ablacığım,valla ben komşu filan çekemiyorum.Hafta arası
adnancığımla yedi yıldızlı oteller,
hafta sonu behlülcüğümle özel aşk
yuvamız,gündüzleri dernek faaliyetleri filan...inan ablacığım hiç vaktim kalmıyor.
Bide halk tipi insanlar,hizmetçiler
filan çok sinirimi bozuyor.Off en
iyisi bu ay sonu ben Paris veya Londra yapayım.

Hadi görüşmek üzere şimdilik baay:)

sünter dedi ki...

Canim cinarim,
kücük kasabalarda hala var. Bizzat yasadim 4 ay boyunca.
Hemde ayni senin yazdigin cümleyle "huuyyy napiyonuz bakem:)"
valla ayni cümle:)
Gün icinde kimin gelip kimin gidecegi hic belli olmayan, her kahvaltimizi alt komsu ayselle yapan:) gecerken ugrayan,hele birde o kasabanin o gün pazari varsa illaki köyden gelen bir tanidik yada akraba ile karsilasirsin. Sen daha kalkmadan onlar gelmis bile:)

Ben idare ettim de Ayci kafayi yiyecekti nerdeyse:)

Ha birde özel bir konu konusacak olsan günde üc kez kesilir.Gelen giden yüzünden.
Bir yere gitmeye kalksan tüm mahalle bilir sorarlar cünkü
"nereye gidiyon?"
"gezmeye"
"ana ne cok geziyon sen öle"
"he napim gezmeye geldik"
"iyi hadi gez bakem"

ertesi gün yine ayni diyaloglar:)

Güzel ama güzel oldugu kadarda yorucu oluyor:)
ama özlemisim be yazarken farkettim:)

Öpüyorum seni

Çınar dedi ki...

ayşegül; :))) yakışırrr... Gez anacım gez. Senin gibi 'çılgın Bediş'e de bu yakışır zaten. Komşu da neymiş?
Hele Bihter, o da kim oluyormuş ki? bizim çılgın ona beş basar valla:))))

Ee şu garip halk kadınına bir kart atarsansanız artık gittiğiniz yerlerden şereflendirirsiniz efendim:)))

öptüm baay...

Çınar dedi ki...

sünter;:)))))) Ay sen çok yaşa emi nasıl da güldüm.
Benim çocukluğumda kaldı o komşuluklar. Şimdi kahve içmeye geliyorum derken bile 3 saat önceden haber veriliyor.
Bazısı, asansör kapısında karşılaşıyorsun da selam bile vermiyor. Düşün ne durumda ilişkiler.

Şimdi anlattığın kadar içiçe bir samimiyeti kaldırabilir miydim bilemiyorum. İnan buralardaki de hiç hoş değil. Benim arkadaş çevrem çok geniş bu nedenle gerek hissetmiyorum ama komşuluk ilişkilerinin tamamen yok olması insanları yalnızlığa itiyor.

"Nereye gitcen bakem bugün":)))))

Sevgiler canım

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Hatırlarım çocukluğum ve genç kızlık dönemlerimden...Annem sabah kapıya anahtarı takardı dışardan..İsteyen komşu açar girerdi" kahve yaptım gel "veya "kahve içmeye geldim"diye.Şimdi kilit üstüne kilit kapılarda...

Çınar dedi ki...

Dalgaları Aşmak; insanın kendisini, kapıya anahtarı dışardan takacak kadar güven içinde hissetmesi ne güzel bir duygu!

Geçen gün üç delikanlı ellerinde bir lop top bir likit ekran tv ve birinin elinde de başka birşeyler tam da mesai saatinde, sakin sakin sitenin içinde giderlerken güvenlik görevlileriyle karşılaşınca ellerindekini fırlatarak kaçmışlar. Kimse kimseyi tanımadığı için site sakini sanmışlar önce. Onlar kaçınca farketmiş güvenlik görevlileri hırsız olduklarını. Artık kat kat kilitle bile güven içinde olamıyoruz ne yazık ki.

Sevgiler canım

nalan dedi ki...

ben sabahtan akşama dek kapanmayan bir kapısı olan bir evde büyüdüm :)
çok geceler anahtarı kapıda unutup da yattığımızı bilirim, sabah okula gitmek için kapı açıldığında fark ederdik ancak !
komşuluk durumlarından bahis etmiyorum bile ama özellikle korku hakim değildi yaşantımıza. sağımıza solumuza manyak var mı diye bakmazdık :(

Çınar dedi ki...

nalan; Benim çocukluğumda da aynen öyleydi evimiz.
ya şimdi? kilitli kapıların ardında bile ödümüz kopuyor. Kapı çalınınca emniyetini çıkarmadan konuşur olduk gelen yabancılarla. Yakında, öyle yalnız kalacağız ki, kendi gölgemizden de korkar olacağız. Yine abarttım galiba. Felaket tellalı gibi oldum:)))

Sevgiler canım

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

ah çınarcımm
ne güzel bir yaraya parmak basmışsın..
artık günümüzdeki meşguliyetler,
sosyal hayat, faaliyetler buna müsade etmiyor ki
ne çocukların dersaneleri biterdi
ne spor faaliyetleri
ne hocaları
nede alınacak verecekleri !
ben bu dönemleri yılları önce kapattım.
en azından şimdi haftada 2 gün de olsa evimde dostlarla çata çat :)
olmasada mış gibi yapmaya çalışıyorum.
AMA DEDKLERİN BURNUMDA TÜTTÜ.
Keşke yaşamın kıyısında gelsede anlatsa.
dün bunları konuşuyorduk kendisiyle KARŞILIKLI !

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Ahhh Çınarcığım ahhh ! Babaannemin kapısı ben bildim bileli hep aralıktı.Hem de apartman dairesi.Kapatalım babaanneciğim dediğimde " aaa olur mu kızım komşulara ayıp olur" derdi. Bu düzen kendisi vefat edene kadar böyle sürdü.Gelen " huuu Ayşanım" der girerdi içeriye.Kimsenin aklına hırsız,sapık yada benzeri birşey gelmezdi.İnsanların ve hayatların tümünde masumiyet ve samimiyet hakimdi.Nasıl ve neden değiştik bilemiyorum.Toplumsal değişimler çok kısa süreli olmaz ama bu değişim nedense 15-20 yıl gibi kısa denilebilecek bir süre içerisinde gerçekleşti. Özlüyorum o günleri Çınarcığım,çok özlüyorum.

Sevgiyle kalın.

Çınar dedi ki...

birdutmasali'm; bizim de haftada bir gün çata çat günlerimiz var aslında:) ama kapı komşusu samimiyeti yok:(

Aa Nur'la mı beraberdiniz dün? bak çok kıskandım şimdi. şaka şaka,şöyle buluşsak bir gün konuşsak doyasıya geçmişten gelecekten:) Ne güzel olurdu...

Sevgiler canım

Çınar dedi ki...

ÇOBAN YILDIZI'm; birçok alışkanlığımız aile büyükleri gittikten sonra unutuluyor. Onlarmış birçok şeyi hayatımızda tutan.

Ben de özlüyorum, o samimi içten güven dolu ilişkileri dostkuları...

Sevgiler

Özgür dedi ki...

Avrupalılaştık. Televizyona, bilgisayara suç atmaya gerek yok hiçte bile. Bende de bilgisayar var ,evde televizyon var ama misafir geldiğinde ikiside kapatılır.
Bizim mahalle de on yıl öncesine kadar aynen böyleydi. Herkesle selamlaşılırdı yolda sokakta. Şimdi öyle değil. Niye? Çünkü binalar yapıldı. Eski gecekonduların bir tanesi bile kalmadı. Ne oldu şimdi, tüm mahalle öküz olduk. Hiç kimseyi tanımıyorum. Çocukken toplanıp gece 12ye kadar dokuz aylık oynadığım arkadaşlarımdan eser kalmadı.
Moderleşiyoruz ya, bir arsaya birden fazla aile oturabilecek ya, gecekondu da oturan insanlar banal ya. Hiçte şikayet etmeye hakkımız yok bizim. Biz kendimiz istedik bunu.
18 yaşıma kadar gecekondu da yaşadım. Özlüyorum o zamanları...

Saygılar..

sufi dedi ki...

Bir tadı tuzu vardı eski zamanların.Eskiden kırk yılda bir gelen ağır misafirler misafir odasında ağırlanır.O sair zaman ellenmeyen misafir odalarının tozlarını almak bana kalırdı.Şimdilerde misafir odaları isim değiştirip salon oldu herzaman yaşanılan uzanılan TV izlenen çekirdek fıstık atıştırılan hergün yılbaşı gibi geçen...Ancak nerede kaldı eski kapı komşuları birlikte tarhana, turşu, salça yapılan? Nerede kaldı o kadınlar; çocukların yanında şifreli konuşup şen kahkahalar atan ?Sevgilerimle.

Çınar dedi ki...

mr_lonely; ben öküz olmayayım dedim, 80 inin üstünde bastonla tir tir titreyerek zor yürüyen, güvercinleri besleyen bir amcaya "Günaydın amca" dedim, demez olaydım. "Bana bir bayan bulsana" dedi amca. Neye uğradığımı anlamadım "nasıl yani" dedim. "ben evlenmek istiyorum bir hanım yok mu tanıdığın" dedi. Ne diyeceğim bilemedim. "şey... olur görürsem söylerim" diyecek oldum. Döndü senin adın ne, kocan var mı, nerde oturuyosuna çeviriverdi sohbeti. Nasıl kaçacağımı şaşırdım ordan.

Yani anlayacağın insanlar bi tuhaf olmuşlar insanca bir yaklaşımı bile kaldıramaz hale gelmişler.

Biz de gece 12 lere kadar sokakta kız erkek karışık oyunlar oynardık arkadaşça samimiyetle.

Haklısın herşeyi biz bu hale getirdik:((

Sevgiler oğlum

Çınar dedi ki...

sufi; tüm mahalle toplanılır kimin ne işi varsa birlikte yaparlar arkasından da çaylar börekler bir güzel oturup yerlerdi.

Hele de o şifreli konuşup kıkırdaşmaları, annelerimizle arkadaşlarının. Bu konuda bir post yazabilirim. Çok meraklıydım ve sürekli kovarlardı yanlarından ama ben gene de çok şey duyardım:)))

Sevgiler canım

Fatma FINDIK dedi ki...

Bu sehirde doğdum, burada büyüdüm. Anılarım burada ama umarım ki en tez vakitte gideceğim bu sehirden.. Kendi minik kasabama.. Ben yazdıklarınızı yasadım, ucundan, kıyısından da olsa ve kendime dogum günümde yazdığım gibi; bir hayat ısmarlamaya karar verdim. Söyle, sabahları açıp camı havayı yüzümde, ciğerlerimde hissedebilecegim, radyonun durmadan çaldığı,yaptıgım keklerden gelene gecene ikram edebileceğim ve bunun için yargilanmayacagim bir hayat ismarlayacagim kendime.. Hayalim gercek olursa, çok mutlu olurum. Çok özendim yine..
Yüreğiniz dert görmesin..
Sevgiler..

Çınar dedi ki...

fatmafındık; benim de bir köyüm var'Hadi gel köyümüze geri dönelim' başlıklı yazımda resimlerle anlattım özlemimi, köyüme ve doğal yaşama. Ahh keşke mümkün olsa dönmek ,orda yaşamak ama olmuyor işte, her dönemde birşeyler engel büyük şehirden uzaklaşmak için:( Oysa ne güzel olurdu samimi, sanki bir aileymişcesine yaşamak...

Umarım hayallerin gerçek olur.

Sevgiler canım