4 Aralık 2009 Cuma

ANNE OLMAK 4





Yıllardır görmemiştim Sevgi Teyzemi. Ürkek, tedirgin zile basarken; bir an, iki genç kadın geldi gözlerimin önüne. Bir sırrı paylaşırken yakaladım Onları hayalimde. Ve bana kızıyorlardı yine tatlı sert, ”Laf dinleme! Çık dışarı, kardeşinle oyna.” diye, bir taraftan da kıkırdayarak. Anneciğimin ölüm döşeğinde sayıkladığı ”Sevgi’yi çağır gelsin.” dediği ama yıllar sonra izini bulduğum, iyiliği güzelliğiyle anılarımı süsleyen, Canım Annemin can dostu çocukluk arkadaşını görecek olmanın heyecanıyla düşüncelere dalmışken, Güzel, incecik, şık bir genç kızın “Buyurun!” diyen sesiyle kendime geldim. “Anne misafir geldi.” diye seslendi genç kız içeriye. ”Aman aman kimler gelmiş... Kızım mı gelmiş benim..?” diye neşeli sesi geldi önce. Sonra şişman, yaşlı ama gözleri, gülüşü hatırladığım kadar güzel Sevgi Teyzem geldi kapıya. Çocukluğumdaki gibi beni şımartarak, kendimi hala on yaşımda hissettiren anaçlığıyla.

Uzun uzun konuştuk… Evin her yanını süsleyen iki küçük çocuk resmini gösterdi.” Bak bunlar benim torunlarım. Sarp’ın çocukları.” Sapsarı saçlı, mavi gözlü, şirin mi şirin, biri kız biri oğlandı resimdeki çocukların.

Aldığı eğitim sayesinde ileri derecede yabancı dili olan Sarp üniversiteyi yarım bırakmış, turist rehberliğine başlamış. Rehberlik yaptığı sırada İngiliz bir kızla tanışıp evlenmiş, İngiltere’ye yerleşmişler. Sarp şimdi çok zengin olan kayınpederinin fabrikasında yönetici pozisyonunda çalışıyormuş. Ağzından bal damlıyordu Sevgi Teyze’nin, Sarp’ın eşini ve onun ailesini anlatırken. “Koskoca şato gibi bir evde yaşıyorlar hep birlikte. Evde bana ait bir oda hazırladılar. Namaz kılıyorum diye oradan bir seccade, bir tesbih almış koymuşlar odama. Benimle konuşabilmek için kızın annesiyle babası Türkçe kursuna bile gittiler. Çat pat konuşuyoruz. İki üç yılda bir uçak bileti yolluyorlar gidiyorum yanlarına. Her gün telefon eder Sarp. Üstüme titriyor. Bir zamanlar bizi çok üzdü ama şimdi dünyanın en iyi evladı. Allah razı olsun...” dedi, keyifli, gururla gülerek…

Bu arada benim gözüm, bize çay pasta ikramı yapan, arada Sevim Teyze’ye Anne! diye seslenen genç kızda. Hem muhabbetin koyuluğundan, hem de kızın yanında “Bu da kim?” demeyi hoş bulmadığımdan, soramadım bir türlü. Genç kız “Anne dersim var. Gidebilir miyim?” diye izin isteyip evden çıkınca, “ Merak ettin değil mi? Anlatayım” dedi…

Sarp rehberlik yaptığı için artık eve arada bir gelmeye başlayınca sıkılmış karı koca evde yalnız kalmaktan. Bu böyle olmayacak biz bir de kız evlat edinelim deyip İzmir çocuk yuvasına gitmişler. Zaten sık sık çocukları ziyaret ettiklerinden yuvada onları herkes tanıyor, sevip sayıyormuş. Yaşlandık artık bebek bakamayız, okul çağında bir çocuğa koruyucu aile olmak istiyoruz demişler ve sonrasında da Selma’yı yuvadan alıp evlerine getirmişler. Getirmeye getirmişler de çocuk sabahlara kadar ağlıyor yanaşmıyormuş bir türlü kimseye. Nasıl sevdirsek kendimizi diye düşünüp, çareler arayıp dururken çocuk yuvasından aramışlar bir gün...
nurten y tartaç

Devamı Var…

12 yorum:

Zeugma dedi ki...

Detaylar çeşitlendi ve çok ilginç gerçekten Çınarcığım..
Şu an bir tahminde bulunamayacağım.
Ama Sarp'ın onlardan çok uzaklara gitmesine biraz üzüldüm..
Devamını merakla bekliyorum canım..

Sevgilerimle...

aysegul dedi ki...

Off yaa çok hüzünlendim yine.Bir
birinden ayrılan kuzuların ağlaması
gibi iki kardeşin ayrılığı di mi
Çınar ablacığım? Sevgi hanımın iki
kardeşi birleştirme kararına alkış:))..Sevgilerrr

Çınar dedi ki...

Zeugma; o kadar memnun ki hayatından Sevgi Teyze. Sarp sadece kendisiyle değil, tüm ailenin herşeyiyle ilgili o kadar uzakta olmasına rağmen. Neredeyse her sene de tatile geliyor.

Sevgiler canım benim

Çınar dedi ki...

ayşegül;:) Birbirinden ayrılan kuzuların ağlaması,çok tatlısın...

Sevgiler canım öptüm

Özgür dedi ki...

Cennet işte böyle insanların ayağının altında...

Kolay değil başkasının bilinçsizce doğrurup sokağa attığı bir çocuğu almak, kendi çocuğun gibi sevmek adam etmek. Hele o sen bizim çocuğumuz değilsin açıklaması. Bu insanlar bir tane değil bir sürü çocuğu büyütüp adam etmişler.
Hikaye kurgu belki ama, var böyle insanlar. İnanıyorum ben hala var bunlardan. Kıyıda köşede kaldılar bir yerlerde saklanmıyorlar bizim kör gözlerimizle artık onları farketmemizi bekliyorlar.
Evet körüz biz..

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Haydaaa,
Yaşamın içine yaşamlar dolaştı.
Böyle insanların var olması ne güzel Çınarcım.
Nasıl bir duygudur! nasıl bir yürek bu!
Saygıyla eğilirim önlerinde.
Devamını çok beklettirme!
Sevgiler..

MAVİ TUTKU dedi ki...

Vay canına, müthiş. Ablanın yemeden içmeden kesilmesi, kardeşten ayrılması, sonra birleşmesi.. Çok duygulu

Çınar dedi ki...

mr_lonely; haklısın oğlum,cennet böyle insanların ayaklarının altında.

Bu öykü kurgu değil, Annemin çocukluk arkadaşı Sevgi Teyzenin, tamamiyle gerçek öyküsü...

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Nur'cum; haydaaa :))))
Öyle Valla hiç abartmadım yazarken aynen böyle oldu...

Sevgiler canım benim

Çınar dedi ki...

Onuncu Köyün Adamı;:) çok teşekkürler


Sevgiler

Yazmak Keyiftir dedi ki...

Sabırla herşey hal oluyor. Her şey sabır isyansa çok zarar veriyor. Ben de Sap ın uzaklara düşmesine üzüldüm ama sahneye ne kadar enteresan karakterler çıktı. Birazdan geri kalan son kısmını okuyacağım. Allah sonunu hayır etsin. Roman mı olacak nedir
Sevgiyle

Çınar dedi ki...

Ali İkizkaya;:)) Aminn