2 Aralık 2009 Çarşamba

ANNE OLMAK 3 - 4




Oğullarına evlatlık olduğunu nasıl söyleyeceklerdi..? Sabahlara kadar gözlerine uyku girmiyordu karı kocanın. Konuştular, ağlaştılar geceler boyu. Bir evlatlık mıydı Sarp? Hayır! O canlarının içi yavrularıydı. Hasta olduğunda başucunda bekledikleri, burnu kanasa, onların taa yüreklerinin kanadığı yavruları. 

Anne baba olmak nasıl bir şeydi ki başka..? Sadece dokuz ay karnında taşımaksa annelik, bir tek bunu yapmamıştı Sevgi teyze Sarp için.
 Ya baba olmak... Düşününce; canın lazım dese oğlu, İsmail amca vermeye hazır değil miydi..? Oğlum! dedikçe bir oğul daha dökülmüyor muydu dudaklarından? Şimdi, “Sen bizim oğlumuz değilsin.” diyeceklerdi. 
Ya giderse, ya ailesine, kardeşlerine dönerse, unutursa Onları..? Artık bunun bir önemi yoktu. Önemli olan Yavrularının doğru yolu bulmasıydı onlar için. “Varsın bize kızsın, isterse tamamen unutsun, yeter ki ona bir şey olmasın. Canı sağ olsun.” dediler ve karar verdiler gerçeği söylemeye.

Sarp’ı hastaneden çıkarıp eve geldiklerinde, “Seninle konuşmamız gerekiyor oğlum.” dedi babası. Anne babasına çektirdiği sıkıntı ve üzüntünün farkında, başı önde oturdu karşılarına Sarp. 

“Oğlum…” dedi İsmail amca, yutkunup, boğazını temizleyerek. Getiremedi sözünün arkasını. Yaşlar boşaldı koca adamın gözlerinden. 
“Sen…” dedi neden sonra “Sen bizim öz oğlumuz değilsin. Bunu konuşmanın, sana gerçeği söylemenin vakti geldi. Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan aldık seni küçücük bir bebekken. Ama..”

 “ Biliyordum...” dedi delikanlı. “Biliyordum... Ne zaman söyleyeceksiniz diye bekliyordum…”

 Beyninin ta derinlerinde gerçek mi, rüya mı olduğunun ayrımına varamadığı iki kelime çakılı kalmıştı çocukluğundan beri. Gene de küçükken gördüğü kötü bir rüyanın etkisinde kaldığını ve unutamadığını düşünüyordu her aklına geldiğinde. Bir çocukla kavga etmiş, çocuk ona “ Sen evlatlıksın.” demişti. Bu bir rüya Daha doğrusu bir kabus olabilirdi ancak... 
Ama değildi demek ki... 
“Biliyordum.” dedi tekrar. Yerinden kalktı, gözyaşlarını kolunun tersiyle sildi ve kapıyı çarpıp gitti Sarp.

On gün boyunca hiç haber alamadılar evlatlarından. Aramadıkları yer, sormadıkları arkadaşını bırakmadılar. Yoktu hiçbir yerde. Perişandı karı koca. Öğrendiği gerçeği kaldıramayıp, başına daha kötü şeyler getirmesinden, yanlış işler yapmasından endişeleniyorlardı oğullarının. 

Öyle ya! Bir evin tek evladı olarak el bebek gül bebek büyümüştü. Bu yaşına kadar üstüne titreyen, istediği her şeyi anında yerine getiren, her nazına, kaprisine katlanan, kayıtsız şartsız güvendiği, anne baba bildiği iki insan, iki yabancıydı. Şimdi başka kime yanaşabilir, kime güvenebilirdi ki? Kendisini yapayalnız, terkedilmiş ve değersiz hissediyor olmalıydı. 

 Oğullarına yaşattıkları bu travmayı düşündükçe kahroluyordu karı koca. Şimdiden gerçeği söylediklerine pişman olmuşlardı.
 Sarp şu kapıdan giriverse, sarsalar çocuklarını sıkı sıkıya, yalan söyledik deselerdi... Çok kızmıştık son zamanlardaki vurdumduymaz, gözünü budaktan esirgemez hallerine. Hiç öyle şey olur mu? Sen bizim canımız, biricik oğlumuzsun deselerdi... Evlatlarının duyduğu bu gerçek nedeniyle çektiği acıya son verebilirler miydi..?
 Ama Sarp günlerdir eve gelmiyordu. Nerededir, ne haldedir hiç bir fikirleri yoktu.


Devamı Var

nurten y tartaç

***


ANNE  OLMAK

4. Bölüm

 

Bir gün elinde annesinin en sevdiği çiçeklerden koca bir demetle çıkıp gelmişti Sarp. Anne ve babasının ellerini öptü, af diledi binlerce kez. Her zaman bakımlı ve şık olmaya özen gösteren delikanlının, günlerdir üstünden çıkarmadığı anlaşılan kıyafeti kirli, saçı sakalı birbirine karışmış, gözlerinin altı torbalanmıştı. Sanki dünyanın yükünü taşıyormuş gibi omuzları çökmüştü

“Çok üzdüm sizi biliyorum. Beynimi bir kurt kemiriyordu yıllardır... Ya rüya değilse, ya ben gerçekten evlatlıksam diye. Oysa şimdi bunu öğrenmek, evet! önce çok üzüldüm ama sizden ayrı kaldığım bu süre içinde düşündüm ve bu gerçeği öğrenmek sanırım beni kendime getirdi. Rahatladım sanki. Benim size yaptıklarıma öz anne baba katlanamazdı. Beni hiç incitmediniz. Hakkınızı nasıl ödeyeceğim bilemiyorum ama söz veriyorum bir daha sizi üzmeyeceğim.” dedi Sarp.

Sarılıp ağladılar, öpüp kokladılar birbirlerini.

Öz anne babası olsa daha çok sevebilir miydi onları Sarp..? Ve daha fazla nasıl sevilebilirdi bir evlat?

“Sen...” dedi babası “ Bizim canımızsın. Sevgilerin en yücesiyle sarıp sarmaladık biz seni. Tek isteğimiz kendine zarar vermemen. İnsanca yaşaman. Ne mutlu bize ki, yanlışını anladın… Ama yaşlanıyoruz artık, bize bir şey olursa hayatta yalnız kalmanı istemiyoruz. Dört kardeşin var. Onlarla tanışmalısın.”

 “Hayır istemiyorum, benim tek ailem sizsiniz.” Dedi delikanlı. Öyle sert tepki vermişti ki üsteleyemedi karı koca. 

“Pekii! Nasıl istersen öyle olsun.” dediler.

Ama Sevgi teyzeyle İsmail amca karar vermişlerdi. Kardeşleriyle, annesiyle tanıştıracaklardı oğullarını. Sarp’a haber vermeden, ailesini bulmak için Ankara’ya gittiler… 

 Eski kayıtları incelettiler, adres araştırdılar ve sonunda Sarp’ın gerçek ailesine ulaştılar.

 Onu ailesini görmeye ikna edememişlerdi ama kardeşleri Sevgi teyzeleri gördüklerinde o kadar mutlu olmuşlardı ki, hep birlikte onu görmek için İzmir’e gittiler.



nurten y tartaç


Devamı Var…



19 yorum:

sufi dedi ki...

Çınarcım;
Hikayenin devamını sabırla bekliyoruz sevgilerimle.

aysegul dedi ki...

Canım Çınar ablacığım;çok ama çok
akıcı ve edebi yazıosun.Bunun gerçk
bi hikaye olmadığına inanmak çook
isterdim.Sonu iiye gidio..Sevgilerr

papagan dedi ki...

Çınar hanım tasarımlarımı beğendiğiniz için çok teşekkür ederim. Yazdığınız hikayelere bayıldım , kaleminiz çok güçlü. Çok başarılısınız.

Zeugma dedi ki...

Sarp doğru yolu buldu Allahtan..
Belki de arkadaşlarının çocukluğunda evlatlık olduğunu söylemeleri onu bu tür olumsuz hareketlere itmiştir.
Benliğini bulmak için çabalarken..
''Gerçek mi değil mi?'' diye düşünürken düşmüştür o çılgın hayatın içine..
Hız tutkusu da bu yüzden gelişmiş olabilir..
Çok güzel ve akıcı yazıyorsun yine Çınarcığım..
Ve yine yumuşacık satırlarla..

Devamını ben de merakla bekliyorum..
Sevgilerimle...

Çınar dedi ki...

@ sufi ; teşekkürler canım

Sevgiler


@ ayşegül; beğenmene çok sevindim canım benim, Sevgiler


@ papagan; hoşgeldin, ben de hikayelerimi beğendiğin için mutlu oldum. çok teşekkürler

Sevgiler

@ içindeki şüphe sürekli isyana itmiş Sarp'ı. Neyse ki Ona sunulan karşılıksız sevgi doğru yolu bulmasında yardımcı oldu.

Çok zarifsin canım, teşekkürler

Sevgiler

aslan dedi ki...

Sarp'ın ve ailenin gerçek hikayesi,
gittikçe daha ilginç olaylara gebe gibi gözüküyor.Kaleminize sağlık,
devamını bekliyoruz.

Dostlukla...

Çınar dedi ki...

Aslan Bey; çok teşekkürler

Sevgiler

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sonun iyi olacağı hissi var içimde
Dilerim Sarp kardeşlerinle ve kendisini çok sevem ailesinle tüm içindeki fırtınayı dindirir.
Sevgiler...

MELİS dedi ki...

Bayramınızı kutlarım.Geç kaldığım için kusura bakmayın.
Sarp'ın hayat hikayesi ile hayattan
verdiğiniz buruk ders de çok
etkileyici:)

Sevgiler

Çınar dedi ki...

Nur'cum; :) dilerim canım...

Sevgiler

Çınar dedi ki...

MELİS; ne demek kusura bakmak,çok teşekkür ederim canım benim. Senin de geçmiş bayramın kutlu olsun.

Sevgiler öptüm

nalan dedi ki...

devamını merakla bekliyorum çnarcığım

Çınar dedi ki...

nalan;teşekkürler canım

Sevgiler

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

HAYATIN İNSANA KATTIĞINI HİÇ BİR ŞEY KATMIYOR.
EVLAT SONSUZ DERİNLİĞİ OLAN BİR DENİZ.
VE EVLADA YAPILAN CÖMERTLİK, NE SONSUZ !
Merakla takip ediyorum sevgili Çınar'ım.

Çınar dedi ki...

birdutmasali; en karşılıksız en içten sevgidir evlat sevgisi herşeylerine katlanmamız da bundan değil midir? Bunun için doğurmak gerekmediğini de Sevgi Teyzemlerde gördüm ben. Büyüme çağında çok zorladı Sarp onların sabrını, sonunda sevgi galip geldi...

Sevgiler canım

Balkahveden sevgiyle dedi ki...

Bu bügün okuduğum ikinci harika öykü.Bu ve benzeri olayları yaşayan nice sarp'lar var..
Ne ince ayardır o söylesen olmaz söylemesen olmaz.
Sonunu merak ettim doğrusu.
Kaleminize sağlık

Çınar dedi ki...

Balkahve; çok teşekkürler.
Hemen yazıyorum:)

Sevgiler

Yazmak Keyiftir dedi ki...

Sevgili Çınar !

Her iki tarafında doğru ve güzel adına çırpınışları kendi içinde bulundukları ruh hali itibariyle. Son derece temiz anlatmışsın. Sarp ın gidişi ve geri dönüşünü.
Sevgiyle.

Çınar dedi ki...

Ali Bey; beğenmen beni mutlu eder. Çok teşekkürler

Sevgiler